"Askıda ekmek", "sepette ekmek" uygulamaları son zamanlarda yaygınlaştı. Takdire şayan bir yardımlaşma biçimi.
Ancak tasarruf tedbirlerinin gündemde olduğu bu günlerde ihtiyaç fazlası alınan ekmekler, maalesef çöplerde.
Aslında tasarruf kültürü geçmişten günümüze hep varolagelmiştir.
Geleneğimizde günü kurtarma yoktu, "sakla samanı gelir zamanı" idi. "İşten artmaz, dişten artar"dı. "Güvenme varlığa düşersin darlığa" ihtarı yapılırdı. 
Kemer sıkmak deyimi sonradan dilimize girdi. Ekmeği karneyle almak icadı da kıtlık yıllarının acı reçetesi.
İsterseniz buraya az bir dalalım.
II. Dünya savaşının hüküm sürdüğü 1940'lı yıllar, kıtlık, darlık ve yoksulluğun dip yaptığı yıllardı..
İsmet İnönü dönemi. Ülkeyi savaşa girmekten korumuş ama halkı çok bunaltmıştı.  "Geldi İsmet, kesildi kısmet" o günlerden kalma bir söz. Ekmek de karneye bağlanmıştı. Kaynaklardan öğrendiğimize göre Hitler, çok uyanık adam. Savaşın başlarında Türkiye'den iyi fiyat vererek bol miktarda zahire satın almış. Hele ki, nohut almamış. Halk nohuta hücum etmiş; her şeyini nohutla yapıp karnını doyurur/ihtiyacını giderir olmuş.
Ekmek karnesinin cemaziyelevveli I. Dünya Savaşı yıllarına gidiyor.. İttihad ve Terakkili dönem. Ekmeğin kalitesi düşmüş. Süpürge tohumları, mısır koçanları, biraz darı veya arpa, pek az da mısırla karıştırılıp öğütülerek ekmek yapılıyormuş.
(1916 ve 1942-46 yılına ait ekmek karnesi örnekleri için bk. https://www.kitantik.com /product/1916-Osmanli-Ekmek-Karnesi-Fisleri, https://www.yenisafak.com/hayat/tarihte-bugun-ekmek-karnesi-uygulamasi-baslamisti)
Ekmek, geleneğimizde kutsaldır. Bereketi ve merhameti de temsil eder.
Yeryüzünde bir besin maddesi olan ekmeğe hiçbir toplum, Türkler kadar değer vermez. Yere düşen ekmeği öpüp alnımıza koyarız. Bazı yörelerde, yeni doğmuş çocukları İblislerden korumak için yastığının altına ekmek konulurmuş. Keza damadın "harmanından ekmekli, davarından kurbanlı" olması makbul sayılırmış.
Ekmek, "yufka yürekli olmak", "ekmek parası kazanmak" gibi birçok deyime ilham kaynağı olmuştur.
Dahası vardır: "Ekmek çarpsın", "ekmek hakkı", "ekmek, aslanın ağzında", "ekmeğim haram olsun", "ekmek kavgası", "ekmeğini taştan çıkarmak", "ekmeğini yemek", "eli ekmek tutmak", "ekmek elden, su gölden", "oradan bize ekmek çıkmaz" denilir.
**
Tasarruf dediğimiz şey, her hususta tutumluluk demektir. Bol bulduğumuzda kıymetini bilmez, gereği kadar kullanmaz haddi aşarsak yokluğunda ya da azaldığında melül melül baktırır bizi. İster zengin, ister fakir olalım.
Toplu yemeklerde, lokanta, aşevi gibi yerlerde ekmek artıklarının ne yazık ki çöpe, peçete gibi atıldığını gözlemliyoruz. Sunulan yemeğin ve ekmeğin tamamını yemek neredeyse ayıplanıyor. Öyle bakışlara maruz kalınıyor ki gözler, yiyor bizi. Görmemişlik muamelesi yapılıyor.
Açık büfe ve serpme kahvaltılarda ki israf için ayrı bir parantez açmak lazım.
Mahalle aralarında çöp kutularına asılan ya da içine atılan ya da duvarların üzerine bırakılan ekmek artıkları..
Yapılan istatistiklere göre; dünyada her yıl 931 milyon ton Türkiye'de ise her yıl 18,1 milyon ton gıda israf ediliyor.  
Türkiye'de gerçekleşen gıda israfının %42'si evlerde çöpe giden yiyeceklerden kaynaklanıyor. Evlerden çöpe atılan kişi başı 93 kg gıda söz konusu, her gün israf ettiğimiz ekmek miktarı adet olarak 4,9 milyon ve bu sayılar bizi dünya genelinde kişi başına en çok gıdanın israf edildiği 3. ülke yapıyor.
            Türkiye'de yıllık gıda israfı, ortalama 10 milyon aracın bir yılda oluşturduğu CO2 emisyonu ile aynı etkiye sahip. Gıdaların yenilebilir hale gelme aşamasına kadar tonlarca litre su kullanılıyor. Dolayısı ile çöpe atılan her gıda beraberinde su israfına da sebebiyet vermiş oluyor. Çöpe atılan 1 kg etin yanında 15.500 litre, 1 kg domatesin yanında ise 184 litre su da israf ediliyor. (https://www.dunya.com/ sirketler/turkiyede-gida-israfi-buyuyor-kisi-basi-93-kg-gida-cope-atiliyor-haberi-)
Çok garip değil mi?
Hani tasarruf edecektik. Hayat çok pahalı, ekmek de içinde olmak kaydıyla temel ihtiyaç maddeleri alıp başını gitmişti diye yakınan dar gelirli bile böyle çoğu kere. Gerisini siz düşünün.
Ekmek nimetine saygısızlığın bu kadarına da pes doğrusu!
Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar bir TV kanalında yaptığı "Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. Ekmeği temel gıda maddesi saymıyorum. Bizim toplum ekmek ile doyduğu için böyle 20 sene başında yöneticiler duruyor" açıklama sonrası tutuklanarak cezaevine gönderildi… (9 Kasım 2022, https://www.ntv.com.tr/turkiye/ekmek-ureticileri-sendikasi-baskani-cihan-kolivar-tutuklandi)
Yunus Emre der ki;
Ekmek yiyip tuz basmak, namertlerin işidir 
Ekmek onu komaya, tuzun hakkı var ise. 
Sepette ekmek ister evde, isterse fırında çok daha enfes ve ahsendir. İyilik denizine dalan, boğulmaz. Kıymet bilmeyen, iflah olmaz.
Vesselam..