SUNUŞ
İslam toplumunda Müslümanlarla iç içe yaşadığımız için hep küçük meselelerle uğraşıldığını gördükçe canım sıkılırdı. Cemaatlerin, tarikatların, hocaların, şeyhlerin, dedikodularından, kısır çekişmelerinden bir sonuç çıkma yacağını bildiğim için hep uzak durmayı tercih ederdim.
Müslümana dışarıdan yapılan hücumlara, İslama ve İs lam toplumuna karşı açılan acımasız savaşa karşı Müslü manların tek bir yürek halinde olmamalarına bir anlam veremezdim. Bu halde bile anlamsız yorumlarla din adına taviz üretenleri, dini yozlaştırmak isteyenlere karşı koşar adım gidenleri hep yadırgadım. İslam adına konuşan ilim adamlarından el birliği ve gönül birliğiyle bu gidişe dur diyecek bir tavır bekledim, evet yıllarca bekledim. Ama olmadı, olmuyor... Birkaç cesur yürek çıkıyor ama sesini duyuramıyor. Kısık sesle de bir yere varılmıyor. İslam gerçeğini gür sesle, koro halinde haykıracak gerçek bilim adamlarına ihtiyaç var.
İnsan, bu ihtiyacı yurt dışında daha çok hissediyor. Oralara ülkemizin tanınmış alimleri, hatipleri gitmişler, konuşmuşlar, halkı coşturmuşlar. Ama oralarda kalıcı ve köklü faaliyetler yapılamamış. Oralardaki insanlar, hala yıllar öncesinin modası geçmiş sorularıyla karşı karşıya. Çocukluk yıllarımda batılıların sorduğu soruları ve İslam alimlerinin onlara verdikleri cevapları merak ve dikkatle okurdum. Sonra gördük ki o sorulan ülkemizde de gün deme taşıyanlar oldu.
Maria ile Luka Sordular Söyledik
İsviçre'nin Wetzikon kentinde bulunduğum sırada be nim de önüme bir dizi soru kondu. Bunlar, bize Zü rih'teki bir hastaneden gönderilmişler. Güya oradaki sağ lıkçılar hazırlamışlar.
Aslında bu sorular, ilk değildir. Hıristiyan mantığına uymayan konular, yıllardır İslamı eleştirmek için dile getirilmiş ve İslam alimlerinin önüne konulmuştur. Yüzyıl önce Osmanlı'nın Balkan Savaşları ve I. Cihan Harbi'yle uğraştığı yıllarda bile yine Hıristiyan dünyası, İslamda açık arama derdindeydi. İslama itirazlarını soru haline getiren Anglikan Kilisesi, o ortamda İstanbul'a "Şu soruları ce vaplandırın" diye uzun bir liste göndermişti. Padişah da bu konuyu Mısırlı alim Abdülaziz Çaviş'e havale etmişti.
O   da   soruların   hepsini   detaylı   olarak   cevaplamış  ve 1342/11918  yılında  Arapça  olarak  kitaplaştırmıştı. Bu kitabı 1923 yılında Mehmet Akif Ersoy Türkçeye çevirmiş ve yayınlamıştı. Aynı eser, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilk defa 1974 yılında bastırıldı. Sonraki yıllarda defalarca basımı gerçekleştirildi.
Yirminci yüzyılın sonlarında dünyada büyük değişiklik ler olmuştu. Seksenli yıllarda İran'da ABD'nin en yakın dostu Şah rejimini İmam Humeyni devirmişti. Yeni rejim, batıyı korkuttu. Ardından Sovyetler Birliği'nin dağılmasıy la pek çok Türk Devleti bağımsızlığına kavuştu. O yıllarda Afganistan'da istikrsırsızlık vardı. Taliban'ın yönetimi ele geçirmesi endişesi doğdu.
Bu gelişmeler üzerine Batı dünyası, yıllarca süren ko münizm tehlikesini atlatınca İslam dünyasını düşman ilan etti. Bunun sonucu olarak Avrupa ve Amerika'da İslam düşmanlığı arttı,İslamafobi yükselişe geçti.
Zira bu tartışmaların tarihi bir geçmişi vardır. İslama, Kur’anı- Kerime’e ve İslam tarihine Hıristiyan gözüyle bakarak kendi değer yargılarını üreten Leona Caetani, Dossy, Goldzhar, Bernard Lewis... gibi oryantalistle rin/İslam araştırmacılarının Hıristiyan dünyasında etkisi büyüktür. Bu önyargılarla Hıristiyan Batı dünyasında İslam ve Müslümanlar hakkında pek çok önyargı oluşmuştur. İşte bu ve benzeri sorular, o oryantalistlerin etkisiyle orta ya çıkmıştır. Hatta bu durum, oralarda ilahiyat doktorası yapmış olanlarda bile bazı zihin bulanıklıklarına yol açmış tır.
İşte bu sorular, böyle bir ortamda hazırlandığı için ba tının İslama önyargılı bakışını yansıtmaktadır.. Bize gelen ler sorular, belli ki rahip ve rahibeler tarafından hazırlan mıştı. Aslında bu, onların asırlardır devam eden inat ve ısrarlarının göstergesiydi. Buna rağmen biz ele bu soruları soğukkanlılıkla cevapladık. İşte bu çalışma, bu sorular ve cevaplarından hareketle ortaya çıktı. Maria ile Luka, sem bolik isimler.
Dilerdik ki bu soruları, bir komisyon ele alsın ve daha geniş çaplı cevaplandırsın. O an için bu mümkün olma yınca biz cevaplandırmak durumunda kaldık. Cevapların bir özetini de soruları gönderenlere ilettik.
Gayret bizden, Tevfik ve hidayet Allah'tan diyerek siz-leri sorular ve cevaplarla baş başa bırakıyorum.