-İstersen tüm mücevherlerini ve gerdanlığını geri verebilirim, dedi.
Fatıma, yeni bir sınavla karşı karşıyaydı. Eşi Ömer b. Abdülaziz’in yanında sade yaşamaya alışmıştı. Sadece ik i elbisesi vardı. Temiz olanını giyip kardeşini ziyaret gitmişti.
Birden ayağa kalktı. Kardeşine şöyle cevap verdi:
-Allah, Ömer’e rahmet etsin. O yaşarken vazgeçtiğim bir şeyi ölümünden sonra da alamam, zaten benim onlara ihtiyacım yok…
Fatıma’dan kardeşine tokat gibi bir cevap… Yezid, ne diyeceğini bilemedi. Ama Fatıma, ikinci sınavını da kazanmış oldu.
ACI HABER BİZANS SARAYINDA
Ömer b. Abdülaziz, Resulullah (sav)in izinden giderek komşu devlet başkanlarına mektuplar yazıp onları islama davet ederdi. Bunların en önemlisi de Bizans İmparatoru III. Leon’a gönderdiği mektuptur.
Halife Ömer, İmparatordan hem elindeki Müslüman esirleri serbest bırakmasını talep etmek hem de kendisini ve halkını islama davet etmek üzere Adul’âlâ b. Umra Baykanlığında bir heyet göndermişti. Gerisini Cûde es-Sahhar’dan dinleyelim:
“Heyet, imparatorun huzuruna girmiştir. İmparator, b aşında tacıyla tahtına oturmuş, sağında solunda patrikler ve derecelerine göre devlet erkanı sıralanmıştır. Heyet, tercüman vasıtasıyla kendilerini tanıttılar ve halifenin talebini ona ilettiler. İmparator da onları güzel karşıladı ve uygun cevaplar verdi. Heyet, görüşmelerin sonunda oradan ayrıldı.
Birkaç gün sonra İmparator, haberciler vasıtasıyla onları huzuruna çağırdı. Heyet, huzura girdiğinde imparatorun tacını çıkartıp tahtından inerek yere çöktüğünü gördüler. Önceki haşmetinden, heybetinden eser yoktu. İmparator, onları karşılayınca:
-Sizi niçin davet ettiğimi biliyor musunuz, diye sordu.
-Hayır, bilmiyoruz.
-Araplar nezdindeki maslahatgüzarım şu günde, şu saatte
Arapların Salih kralı vefat etti, diye bildirdi.
Heyet, bu haber üzerine hıçkırarak ağlamaya başladılar.
İmparator, onlara şöyle dedi:
-“Ona ağlamayınız. Kendinize ağlayınız. Eminim ki o, geriye bıraktıklarından daha iyi bir yere gitmiştir. Onun bütün haberleri bana geliyordu. Onda Rabbi ile ilişkisinden başka bir şey görmedim.
“Dünyayı terk ederek uzlete çekilmesinden itibaren Rabbine kulluk edip manastır hayatı yaşayan bir rahibe şaşmıyorum. Ben, dünya ayaklarının altıyken tıpkı bir rahip gibi yaşayan kimseye şaşmaktayım, gıpta etmekteyim. Hayır ehli insanlar, şer ehliyle birlikte fazla yaşayamazlar”
Kara haber tez duyulur derler ya bu acı haber de aynı gün ta Bizans Sarayı’na ulaşmıştı. İmparator, sözlerinin sonunda Bizans’ta tutsak tutulan bir müslümanı serbest bıraktığını ifade etti. “Bu kişiyi o Salih Hükümdar hayattayken teslim etmek isterdim. Ancak Ömer’in vefatından sonra verebiliyorum” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.