DEFNİ VE KABRİ
Ömer b. Abdülaziz, Kuran-ı Kerim’den Kasas Suresi 83. ayetini (İşte ahiret yurdu. Biz onu, yeryüzünde büyüklük taslamaktan ve bozgunculuk çıkartmaktan sakınan kimselere ebedi yurt kılacağız. Mutlu son, Allah’a karşı saygılı ve itaatkar davranan müttaki kimselerin olacaktır.) okuyarak ruhunu teslim etmişti. Eşi Fatıma yanına girer girmez acı bir çığlık attı. Mesleme b. Abdülmelik ve evde bulunanlar da odaya girdiler. Feryat ve figan asumanı sardı.
Münadiler, müminlerin emiri Ömer’in ölüm haberini ilan ettiler. Duyan ahali hayli üzüldü. Emeviler devrinde ilk defa adil bir halife görmüşlerdi. Bolluk ve refah içinde yaşamış Beşinci Raşit Halife Ömer b. Abdülaziz lardı. Bir daha öylesini görmenin çok zor olduğunu biliyorlardı.
Ümeyye oğulları ise çok mutluydular. Artık eskisi gibi lüks ve ihtişam içinde yaşayabileceklerdi. Ömer b. Abdülaziz, sağlığında bir mezar yeri satın alması için bir oğlunu görevlendirmişti. Oğlu da Hıristiyan bir din adamına ait bir yeri bulmuştu. Rahipten Halife Ömer için mezar yeri olarak buradan biraz toprak satın almak üzere geldiğini söylemişti.
Rahip, derhal Ömer’in huzuruna geldi. Halife, ona arazisinden belli bir miktar yeri mezar yeri olarak satın almak istediğini söylemişti. Rahip, “İki yıldır burada rahat ve huzur içinde yaşadık. Kabrinin benim toprağımda olması, benim için övünç kaynağıdır. Bu kadarcık toprağı parayla satmaya gönlüm razı olmuyor. Bunu bedelsiz vermek isterim” diye ısrar etti. Ancak Ömer, bunu kabul etmedi. Değilse bu kasabayı terk edip giderim deyince Rahip, satışı kabul etmek zorunda kaldı. Pazarlık sonucu belirlenen bedeli alıp ayrılmıştı. Böylece Deyrüssem’an mevkiindeki mezar yeri de belirlenmiş oldu.
Satın almış olduğu mezar yerini de önceden hazırlatmıştı.
Vasiyeti üzerine cenazesini Reca b. Hayve, Mesleme b. Abdülmelik ile birlikte yıkayıp kefenlediler. Deyrüssem’an’da defnedilecek mekana kadar kalabalık bir cemaat e şliğinde götürdüler. Orada cenaze namazını Mesleme kıldırdı. Sonra yine vasiyeti üzerine bu iki zat kabre koydular. Daha önceki üç halifenin (Adülmelik, Velid ve Süleyman’ın) kefen bağını çözmüş olan Reca b. Hayve, Ömer’in kefen bağını da çözdü.
Yüzünü açıp baktığında yüzünün apak olduğunu ve kıbleye yönelmiş bulunduğunu gördü. Rabim ne yücesin diyerek ilk toprağı attı.
Ömer b. Abdülaziz’i defnedip dönerken halk çok üzgündü. Sığındıkları babalarını kaybetmişler gibi b oyunları bükük kalmışlardı.
İbni Abdülhakem anlatıyor:
“Ömer’in elçisi Basra’ya gelince halk onu karşılamaya çıkardı. Çünkü her gelen elçi, ya fazla bir mal veya maaş dağıtır ya da hayırlı bir şeyler söyler ve fenalıktan vazgeçirmeye çalışırdı. Halk, onun gelişini birbirine söylemeye alışmıştı. Bu defa elçi, elinde mektupla Ömer’in ölüm haberini getirmişti. Halk, onu eskiden olduğu gibi karşıladı ama Ömer’in öldüğünü bildirince, başlarına gelecek büyük musibetten ötürü ağlamaya başladılar.”
Bir tarafta böylesine bir hüzün varken diğer tarafta da büyük bir sevinç vardı. Ümeyye oğulları ve çevresine çöreklenen asalak ekibi de yeni halife Yezid b. Abdülmelik’in dağıtacağı ulufelerin peşindeydiler.