Ömer b. Abdülaziz, vefatından önce yeni halifeye bir mektup yazmıştı. Yezid makamına oturduğunda hizmetçisi, mektubu takdim etti:
“Yezid, Allah’a karşı saygılı ol. İyi bilesin ki tökezleyince toparlanamayacağın ve asla geri dönemeyeceğin ecel gelmeden gaflete düşüp kendini perişan eyleme. Bu saltanatı terk ettiğinde insanlar sana methiye yazmayacaktır. Hesap vermeye mecbur olduğun makam ise yapacağın zulümlerden dolayı seni mazur görmeyecektir. Bunu böyle bil. Vesselam”
ÖMER’İN GİZLİ HAZİNELERİ İDDİASI
Ömer b. Abdülaziz’in ölümüyle Ümeyye oğulları, rahat bir nefes almışlardı. Artık yeni halife Yezid b. Abdülmelik döneminde o eski şaşalı dönemlerine dönebileceklerdi. Ancak halk, Ömer b. Abdülaziz gibi bir halife istiyorlardı.
Onun hatırları, özlemi ve sevgisiyle yaşıyorlardı. Bu durumda Ömer’i halkın gözünden düşünmenin yollarını aramaya başladılar.
Bir dedikodu, Ümeyye oğullarının imdadına yetişti. Bunu ilk duyan, hanedandan Ömer b. Velid idi. Güya Ömer b.
Abdülaziz, dindar görünümünün altında tam bir sahtekarmış.
Müslümanlardan aldığı kıymetli mücevherleri ve paha biçilmez incileri evinin iki odasın doldurmuş. Şimdi o odalar, kilitli tutuluyormuş.
Bu bilgiyi, araştırmaya bile gerek görmeden muhteşem sarayına yeni oturmuş olan, yeni halife Yezid b. Abdülmelik’e gitmiş, onu tam haşmetiyle tahtında otuyorken bulmuştu. Durumu ona ihbar etmişti.
-Ey Müminlerin emiri! Bu Ömer, kendisi için nefis mücevherler ve pahalı incileri evinin iki odasına doldurmuş, üzerine de iki kilit vurmuş…
Bu ihbar üzerine Yezid, derhal Ömer b. Abdülaziz’in eşi ve kendisinin kız kardeşi olan Fatıma’ya haber gönderdi:
-Kocanın kapalı iki odada mücevherler ve inciler sakladığı haberi bana ulaştı.
Fatıma, her haline kefil olabileceği Ömer için böyle bir suçlama karşısında hayret düştü. Eşinden kalan eşyaları bir bohçaya sarıp yeni halifeye gönderdi.
-Kardeşim, sana bir bohça gönderiyorum. Ömer, onun içindekilerden başka hiçbir şeye sahip değildi. Bunu böyle bilesin, diye haber yollamayı da ihmal etmedi.
Yezid, bohçayı açtı. İçinde kaba dokunmuş ve yamalı bir gömlek, kalın bir rida, iyice eskimiş bir cübbe vardı. Yezid, bunları görünce şaşırdı. Velid’in oğlu Ömer’in rengi sarardı.
Ama yılmadılar. Yezid, bohçayı getiren elçiye:
-Biz, bunları istemedik. Fatıma’ya söyle; biz evin kilitli iki odasında bulunanları istiyoruz, diyerek geri gönderdi. Elçi, durumu Fatıma’ya bildirdi. O da kardeşi Halife Yezid’e anahtarları gönderdi:
-Sana o iki odanın anahtarlarını gönderiyorum. Ömer’in rızası yok diye ben, o odalara hiç girmedim. Gel, odaları aç ve ne olduğunu gör.
Yezid b. Abdülmelik ve Ömer b. Velid, anahtarları ele geçirdikleri için sevinçliydiler. Ömer b Abdülaziz’in gizli hazinelerine kavuşacaklar ve onu aleme rüsva edeceklerdi.