Bu yıl yaz aylarının sonlarına doğru başladığımız eğitim-kültür yazılarına devam ediyoruz.
Bu seferki yazımız Anadolu irfanı diyebileceğimiz bir tabloyu ortaya koyacak.
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nu okuyucularımız tanır. Psikolog ve yazar, 16 Şubat 2021'de 83 yaşında vefat etti.
Ona ait bir gezi-gözlemini sizlerle paylaşacağım.
Buyurun okumaya:
"Ben Amerika'da 25 yıl kalmış bir insan olarak şöyle bir gözlem yapıyorum.
 Amerika'da hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım.
Beş dolar için gırtlağını kesebilir.
Eğitim orada gerçekten bir fark yaratıyor.
Eğitim düzeyi yükseldikçe, uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği sözü tutan, kişisel bütünlüğü olan bir insan olma yolunda ilerliyor.
İstisnalar kesinlikle olabilir ama genellikle böyle.
Türkiye'ye gelip baktığımda iki faktör görüyorum. Şehirleşme ve eğitim.
Türkiye'de şehirleşmiş ve eğitim görmüş insandan korkuyorum.
Kesinlikle insafsız, kendinden ve kendi yakınlarının çıkarından başka bir şey düşünmüyor.
Bu son derece kuvvetli bir duygu bende. İliğini sömürür bitirir, hiç acıma duygusu yoktur.
Ama şehirleşmemiş, okumamış, saf köylü olarak kalmışsa, onda değerler bilinci çok yüksektir. Sanki eğitilmiş Amerikalı..
Burada çok önemli bir gözlem var. Bunun üzerine düşünmek lâzım.
Benim analığım yörüktü. Annem öldükten sonra babam yeniden evlendi. Biz ona anne demedik, Ayşe teyze dedik.
Ben daha on yaşındayım, sapanla vicik dediğimiz küçücük bir kuşu vurmaya çalışıyorum.
"Vurma oğlum" dedi.
Ben:
"Sen ne bilirsin Yörük karısı" tavrı içinde;
"Ne var, parmak gibi küp küçücük kuş" dedim.
Analığımın cevabı:
"Yavrum! Canın küçüğü büyüğü olur mu? Allah her birine bir can vermiş. Vurma yavrum günah" dedi.
Şu derinliğe bakın.
Okuma yazması yok bu kadının..
Yıllar sonra bunun anlamını anladım. Anladığım zaman da ağlamaya başladım..
Konferanstayım, böyle gözyaşı dökerek ağlıyorum. Yanımdaki Amerikalı kadın:
"Ne oluyor bu adama" diye, meraklanmaya başladı.
O kadar mutluydum ki:
"Çok mutluyum" dedim, ağlayarak. Kendi kendime:
"Ya Rabbi! Çok şükür. Sağken bunun farkına vardım.."
Biz, bütün insanlar kardeştir, deyince sanki çok şey söylüyoruz. Kadın bunları aşmış. Canlardan oluşan bir aile, büyük küçük yok. Hepsi birbirine eşit. Onur eşitliği var.
Canın büyüğü küçüğü olur mu?
Allah hepsine can vermiş.
Şu bilinci görüyor musunuz?
Nereden geliyor bu?
Bu, tasavvuf kültüründen geliyor.
Eğer şehirleşme ve eğitim bu kültürümüzü ele geçirmemişse, hâlâ bu mayamızda var..
Ben zamanım olsa, hiç şehir yüzü görmemiş hiç okumamış köylülerin, özellikle yaşlı kadınların arasında zaman geçirip, onlardan bilgelikler öğrenmek isterim.
Bu topraklarda neler birikmiş. Ne insanlık deneyimleri var.
Bir de doğadan kopmamışlar.
Sürekli doğayla haşır-neşir hep, bilgeliklerini bilemişler. Kitap bilgisi değil bu.
Farkına varmış ve bir yere oturtmuş."
**
Gördünüz mü Anadolu irfanındaki can emniyetini?
Üzgünüm ama artık ABD ve müttefiklerinin okumuş/eğitim görmüşlerinden de korkuyoruz. Hem de çok korkuyoruz.
Zira onların "can emniyeti" diye bir dertleri yok. Hele de siyahîlere, hele ki İslamîlere..
İsrail uşaklarının yaptıkları ortada ve 1 yılını doldurdu.
Güçten anlıyor bu gün dünya.
Güçlü iseniz haklısınız.
Güçlü, daha güçlü olmalıyız.
Nankörlük yapamaz kimse herhalde, bu konuda/savunma sanayiinde ülkemiz hızla yol katediyor. Çok şükür.
Onların anlayacağı dil bu.
Vesselam..