Camiler haftası anısına:
Garantievler, 1985 yılında faaliyete geçmiş, cemaatle buluşmuş bir cami. Hâlihazırda geçmişten günümüze imam yönünden de şanslı olunca cemaat sıkıntısı çekmiyor.
İlgilisince bilinen "altı garip" meşhurdur. Cemaatsiz cami, bu gariplerin başında yer alır. İsterseniz o meşhur gariplere bir bakalım. 
Hadis yada kelam-ı kibar addedilen bir rivayette "Altı şey, altı yerde gariptir" buyrulur:
1. Mescid, kendisinde namaz kılmayan kavmin arasında gariptir.
2. Mushaf, okunmayan evde gariptir.
3. Kuran, fâsık kişinin kalbinde gariptir.
4. Müslüman ve sâliha bir kadın, zalim ve kötü huylu bir erkeğin elinde gariptir.
5. Müslüman ve sâlih bir erkek, söz dinlemeyen ve kötü huylu bir kadının elinde gariptir.
6. Âlim, kendisini dinlemeyen bir kavmin arasında gariptir.
Garip kelimesi TDK sözlüğüne göre "kimsesiz, yabancı…" anlamına gelir. "Zavallı olan, gurbette yaşayan, elgin, acayip" gibi anlamları da sözkonusu.
Evet, bu caminin gariplik diye bir sorunu yok, ben bildim bileli.
İbadete açılışından günümüzegörev yapmış Garantievler Camii imamları, dün görevlisi oldukları caminin bu gün sıkı/daimi cemaatleri. Bu pek çok camiye nasip olmaz. Belki zorunluluktan, belki başka gerekçelerden dolayı emekli olduğu yada ayrıldığı camiye neredeyse günde beş vakit giden/gelen çok azdır. Evi yakın dahi olsa. 
Bahsi geçen emekli hocalarımızın evleri camiye çok yakın. Tamam, ama cemaatin hocalara saygıda kusur etmemeleri, değer vermeye devam etmeleri, arkalarından olumsuz bir şey söylememeleri kadirşinaslık bir durum. 
Bu, geride hoş sada bıraktıkları anlamına gelmez mi?.
Hal-i hazırdaki imamın onlara karşı müsbet tutumu, mihrabı sık sık teklif etmesi, yaptıkları veya yapamadıkları şeyler yüzünden aleyhlerinde konuşmaması takdire şayan. Sonuçta aralarında sarsılmaz bir ilişki kurulmuş, samimiyet oluşmuş.
Camiye gittiğimizde önde imam, hemen arkada istisnasız kendilerine tahsis edilmek üzere boş bırakılan yerde bir önceki imamlar saf tutmuş namaz kılınıyor görürüz. Eski-yeni kaynaşması, harika bir görüntü.
Yukarıdan beriGarantievler camisinin ibadete açılışından günümüze hizmeti geçen Mehmet Can abimiz ile Salim Şener arkadaşımdan söz ediyorum emekli imamlar diye. Hal-i hazırdaki imam Cemal Yolcu kardeşim.
Camiler haftası vesilesiyle bu üç değerli hocamızın halef-selef ilişkilerindeki uyumu ile cemaatle kurdukları sıcak ilişkiyi örnek olarak paylaşmak isterim.
Mecitözü Fakıahmet Köyü'nden naklen gelen Mehmet hoca,Garantievler Camiinin kurucu imamı olur. Ancak cami, inşaat halindedir, kısmi olarak ibadete açılmış daha tam bitmemiştir. Mevsim kış, şubat ayı, yıl 1985.
 2000'li yıllara kadar devletin cami yaptığı görülmemiştir, vatandaş dernek kurar, hayırseverlerden toplar ve camiler öyle yapılırdı. Şimdilerde nasıl olduğu kamuoyunca malum; devlet-millet elele hallediliyor.
Cami inşaatını kucağında bulan Mehmet hoca, yardım toplamak için hayır sever, hayır sever dolaşmaya başlar. Bir gün ekip olarak Çorum eşrafından birisinin yazıhanesine gidip durumu arzederler, o da 15 Mayıs'ta gelin der ve ajandasına not alır. İyi bir meblağ alacakları izlenimi edinerek sevinirler.
Beklenen gün gelir ama iki gün sonra 17 Mayıs'ta hayırseverin kapısını çalarlar. Adam ajandasına bakar ve "yavrum siz gününü geçirmişsiniz" der. Az-çok bir miktar verir gönderir.
Cami, Mehmet hoca'nın gayreti, cemaatin gücü nispetindeki yardımlarıyla tamamlanır.Uzakta olan evini, cami yakınına taşır. Verimli bir hizmetinin arkasından 2000 yılının başında emekli olur.
Salim hoca, Çorum İHL'den mezun olmasının akabinde Ekim 1982'de Ortaköy Karahacip köyüne atanır. İlk görev yeri Karahacip'te iki cami vardır, okul arkadaşı H.Hüseyin'in de tayini oraya çıkmıştır. Çok mutlu olur. 
Cenazeler, ilk atanan imamların korkulu rüyasıdır. Ne yazık ki bu rüyayı görmeme şansları yoktur. Belirli süre bunun sıkıntısını yaşarlar.
Mehmet hocanın imamlığı dönemini hatırlamıyorum ancak Salim hoca'nın imamlık döneminde mahalleye taşındım ve Garantievler camiine cemaat oldum. Salim hoca, otoriter birisi idi.
Bir gece yatsı namazını kıldık, namaz bitimi açtı ağzını yumdu gözünü. Bir fırça atıyor, bir fırça cemaate. Yabancı uyruklu birisi,  cami çıkışı yardım istemiş, cemaatten birisi "niye dileniyorsun, çalışsanıza, gitsenize memleketinize" gibi şeyler söylemiş. Meğer Salim hoca ona kızmış, "kardeşim vermiyorsan, verme, verene de karışma" mealinde şiddeti sert sözler söylemişti.
2017 yılında sanırım sağlık nedenleriyle emekli oldu.
Salim hocanın peşinden hal-i hazırda imamlık yapan Cemal hoca, Binevler Camisinden naklen geldi. Mütevazı, güler yüzlü, işinin ehli. 
Yaz dönemi öğrencileri onun döneminde ziyadesiyle arttı. Cami cemaati keza fazlasıyla çoğaldı. 
Bir kez gelen cemaatini bile hafızasına kaydediyor, gelmeyenleri arıyor; bir sıkıntı, hastalık mı var diye. Haydi, camiye gelme bakıyım. 
Cumartesi günleri sabah namazı sonrası özellikle kış sezonunda simit-çay ikram ediyor cemaate.
İki şeyi Garantievler dışındaki camilerde kolay kolay bulamazsınız. 
Bir, farz bitişi koro halindekısa istiğfarın arkasından Allahümmeentesselamü okunur.
İki, namaz bitip dua ve aşırdan sonra vakte göre "Allah kabul etsin, hayırlı sabahlar/gününüz hayır olsun/hayırlı akşamlar/hayırlı geceler" temennisinde bulunur güleç bir yüzle.
Allah her üçünden de razı olsun.Sa'yü gayretlerinimeşkûr, zenblerini mağfur, amellerini makbul eylesin. Bizim de inşallah.
Hayırlı ve uzun ömür dileklerimizle..