İki arkadaş yolda yürürken;

Birisi diğerine yağmur yağacak galiba, demiş.

Diğer arkadaşı hiç beklenmeyecek şekilde arkadaşına tekme tokat vurmaya başlamış. Arkadaşı ne olduğunu anlayamamış. Her tarafı kan revan içerisinde. Vurma işinde yorulunca;

-Neden bana vuruyorsun? Diyebilmiş arkadaşı.

-Sen bana ördek mi demek istedin? demiş.

Arkadaşı iyice şaşırmış.

-Nereden çıkarıyorsun, ben sadece yağmur yağacak galiba dedim, demiş.

-Peki, yağmur yağınca ne olur? Yağmurdan her taraf göl olur. Göl de kim yüzer? Ördekler. Demek ki sen bana ördek demek istedin demiş.

Komik gelebilir ama gerçeklik payını da unutmamak lazım bu hikâyede.

Havadan nem kapar olduk. Niyetler amele göredir sözünü unuttuk. Niyet okumaya başladık. Niyet okurken okumamız da iyi olmadığı için hep kötü niyet okuyucu olduk. Dostların samimi sözlerinden dahi kötü niyet okumaları çıkardık.

Dedik ya okumamız iyi olmayınca anlayışımızda ve anlamamızda da problemler ortaya çıkmaya başladı. Önce şu niyetimizi bozmadan ve oturuyorsak arkamıza yaslanıp bu arkadaş ne demek istedi acaba? diye kendi kendimize düşünmemiz gerekiyor.

Dost söyledi ise doğru söylemiştir ve dost söyledi ise acı da söylemiş olabilir ve yine dost söyledi ise bilirim ki benim ve toplumun iyiliği için söylemiştir demek için zaman kaybediyoruz.

Bazen yazılarım için de benzer eleştiriler geliyor dostlardan. Bu yazıda kimi kast ettin? Yazıdan değindiğin konu tam da günümüz konusu ile kesişiyor, buradaki galiba bu kişi, gibi niyet okumalar oluyor.

Bu tür serzenişlerden rahatsız olmuyor değilim. Oysa beni bilenler bilir. Kişiler üzerinde hiç bir zaman durmam. Eleanor Roosevelt’in “Büyük beyinler fikirleri tartışır, orta halliler olayları, küçük beyinler ise insanları” sözü benim için bu anlamda bir rehberdir. Bu kadar devlet memurluğum ve yöneticilik anlayışımda hiçbir zaman kişileri hedef alarak konuşmadım ya da işlem yapmadım.

Toplantılarda dahi ortaya konuşur, hali hazırda bulunan kişi ya da kişiler bundan payını alır. Ama hiçbir zaman isim vermem.

Oysa isimler ve makamlar geçicidir. Meseleleri konuşmak işin aslıdır. Kimin ne yaptığından ziyade ortaya konulan fikirleri tartışmak esas olmalıdır. Alınganlık yapmamak ve bilgi sahibi olmaya niyetli olmak da önemlidir

Bu biraz da nasip meselesidir. Problemleri ortaya koymak önemlidir. Problemleri konuşmak ve istişare etmek çok daha önemlidir. Problemleri ya da hataları konuşmak yanlış değildir. Tam aksine konuşmamak çok daha kötü sonuçları beraberinde getirebilir.

Siz problemleri ve hataları ortaya koyarsınız. Akıllı insanlar ve özelde yöneticiler bundan ders alırlar. Deyim yerinde ise nasibini alırlar. Ders almayanların ise zaten nasibi de yoktur. Sadece ortalığa kızarlar, hakaret ederler ya da bana ördek mi dedin diyerek şiddete bile başvurabilirler.

Arkadaşınızın söylediğinde kötü niyet arıyorsanız siz de bir problem var demektir. Çünkü yağmur her zaman yağmaya devam edecektir. Yağmur yağarken şemsiye de kullanabilirsiniz, şemsiyeyi ters tutarak nasibimi alıyorum da diyebilirsiniz.

Yağmur yağıyorsa size ördek denmediğini anlamanız için önce bilgi sahibi olmanız da gerekiyor. Arkadaşınız yağmur yağıyor diyorsa bunu iki şekilde yorumlamanız zor olmasa gerek.

Yağmur yağıyorsa bu berekettir. Yağmur yağıyorsa ve sağanak haline geldi ise tedbirinizi alın. Yoksa Goethe’nin dediği gibi: “Bir tartışma sırasında, kızdığımız anda gerçek için uğraşmayı bırakır, kendimiz için uğraşmaya başlarız”.

Sevgide kalın, sevgiyle kalın…