Padişah, baş vezire sormuş
- Eğitim mi önemli, karakter mi?
Vezir hemen cevap vermiş:
- Karakter önemlidir sultanım!
Padişah, memleketin her yanına tellallar göndermiş:
- Duyduk duymadık demeyin… En iyi hayvan eğiticisine 100 kese altın ödül verilecek!
Yapılan elemelerden sonra bir kişi, "ülkenin en iyi hayvan eğiticisi" olarak padişahın huzuruna çıkmış. Padişah sormuş:
- Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretirsin?
- Altı ayda öğretirim padişahım!
Aradan altı ay geçmiş. Eğitici huzura alınmış.
Padişah sormuş:
- Öğrettin mi?
- Öğrettim padişahım!
Saray erkânı toplanmış. Hünerli kedi elinde tepsiyle servis yapmaya başlamış. Tam baş vezirin önüne geldiği zaman padişah sormuş:
- Ey vezir! Söyle bakalım, eğitim mi önemlidir, karakter mi?
Vezir, padişahın sorusuna cevap vermeden önce, kaftanının altında hazır tuttuğu bir fareyi yere bırakmış. Kedi, fareyi görünce tepsiyi attığı gibi farenin peşinden koşmaya başlamış. Altı aylık eğitim de boşa gitmiş. Vezir, padişahın sorusuna cevap vermiş:
- Karakter önemlidir padişahım.
Menfaat ve çıkar olan yerde karakter kendisini çıkarır. Atalarımızın deyimiyle bir insanı tanımak istiyorsan onunla ya yolculuk yapacaksın ya da ticaret yapacaksın. Alış veriş kişinin karakterini ortaya koymakta ciddi bir referanstır.
Eğitimin tanımı yapılırken istendik davranış değişikliği oluşturma süreci olarak tanımlanır. Bu istendik davranış sürecinde değişmesi beklenen davranış değişiklikleri sınav odaklı bir süreç olduğu sürece karakter üzerinde etkisi hemen hemen hiç olmayacaktır.
Hz Mevlana'nın sokakta kardeş gibi oynayan köpekler için söylediği,
-Sen bir kemik at aralarına da gör kardeşliği! cümlesi de yukarıda hikâyemizi tamamlamıyor mu?
Bütün dünya menfaatleri bir kemik parçası gibidir. Az büyük veya az küçük olmuş farkı yok. Sonuçta kemik… Köpekler, sırtlanlar, akbabalar… Verdiğiniz eğitim bir yere kadar işlevsel olacaktır. Bir süre sonra her şey kendi fıtratına dönecektir. Köpek, köpek olmaya, eşeğe de altın semer vursanız da eşek olmaya devam edecektir.
Onlar leş ile beslenen, leşte bir gıda lezzeti bulan mahlûklar olmaya devam edecektir.
Bir kişi karakterden ya da insan değerlerinden yoksun ise, o kişiyi giydiği şık kıyafetler ya da sosyete hayatı onu kurtarmaz. Aynı zamanda makam ve mevki ile insan değer kazanmaz. Makama değer veren kişinin karakteridir. Makamı alsanız da karakter devam eder. İnsanlık erdemleri arttığı sürece kişilik kazanılır. Şaşalı bir hayat, mal ve mülk ile para insana değer katmaz. Yani karakteri zayıf olan kişi ne olursa olsun yine aynı kişidir.
Verdiğiniz eğitim sizleri bir yere kadar değer katar. Hayatın içerisinde girdiğiniz andan itibaren eğitimden ziyade kişilik daha çok ön planda yer alır.
Bizi biz yapan, seçimlerimizdir. Hayatta yaptığımız seçimler, bizi dürüst, sözüne güvenilen, sorumluluk sahibi, sevgi dolu, saygılı, alçakgönüllü, adil… iyi karakterli bir insan yapabileceği gibi tam tersine, karaktersiz bir insan da yapabilir.
İnsan, her gün yaptığı seçimler, aldığı kararlarla kendi etinden ve kemiğinden kendi karakterini inşa eder. Halk arasında bir deyim vardır. Mayası sağlam olmak." Bu deyim çok önemlidir. Dolayısıyla karakterli bir anne-baba karakterli bir çocuk demektir.
Anlattığımız hikâyemizde olduğu üzere önünde bir fare gördüğünde her şeyi unutan kedi gibi, eline bir fırsat geçtiğinde çıkarının peşinde koşan, satan, eğitimli fakat karakteri bozuk insanlardan da Rabbim herkesi korusun!'
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…
Not: İslam aleminin Kurban Bayramını tebrik eder, ülke olarak sağlık ve huzurla nice bayramlar geçirmemizi Allah'tan niyaz ederim.