Mavi kelebeğin temsil ettiği mana okuyucularımızca malum olsa gerek. Ancak yazımızın ilerleyen kısmında yine de onun dramatik öyküsüne yer vereceğiz.

2024 Temmuz ayı, hem tabiatı hem de içerisinde vuku' bulan olaylar bakımından ayrı bir sıcak geçiyor..

Bazılarına bir göz atalım:

7 Temmuz - Muharrem ayının(H.1446) ilk günü 

Hicri yılbaşı. Hicretin tarihte hangi şartlarda ve ahvalde gerçekleştiği ile hicrete neden ihtiyaç duyulduğu azıcık dini bilgiye sahip olanlarımız tarafından bilinir.

Yalnız şu kadarını söyleyelim Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v), artık Mekke'ye veda ederken "Sen ne güzel beldesin, bana ne kadar da sevimli geliyorsun. Şayet kavmim beni senden çıkarmasaydı; senden başka bir yeri yurt tutmaz yuva kurmazdım" diye üzüntüsünü dile getirir.

5 Temmuz 1993 - Başbağlar Katliamı

Köyü basan PKK'lı caniler tarafından köylülere tam 1,5 saat propaganda yapılır ve öldürülmek için seçilen erkeklere neden öldürülecekleri anlatılır. 2 Temmuz'da Sivas'ta çıkan olaylarda hayatını kaybedenlere karşılık katledilecekleri ifade edilir. Propagandadan sonda köyün tüm erkekleri kurşuna dizilir ve 28 kişi hayatını kaybeder o katliamda. Daha sonra köy ateşe verilir ve 214 ev, köy okulu ve köy camisi yakılır. Bu yangınlar sırasında da 1'i çocuk, 4'ü kadın, 5 kişi can verir.

O gün Başbağlar, toplamda 33 kişiye mezar olur. Katliamın ve kundaklamanın ardından köye bırakılan bildiride, "Sivas'ın intikamı alındı" deniliyordu.

11 Temmuz 1995 - Srebrenitsa/Bosna Hersek Soykırımı

29 yıl önce 1995 yılında, dünya milenyum çağına girmeye hazırlanırken, Avrupa'da yaşayan Boşnaklar Sırp katil sürülerinin saldırılarına uğruyor, dünya gözü önündeki bu katliama, bu soykırıma sessiz kalıyordu. Teknoloji bu kadar yaygın değildi ve olup-bitenlerin çok azını duyabiliyor, haberdar olabiliyorduk.

Srebrenitsa'da 11-22 Temmuz arası bir hafta on gün süren katliamda 8-10 bin Boşnak öldürüldü.

1992-1995 yılları arası 2,5-3 yıl süren Bosna savaşında binlerce kişi medeni dünya gözetiminde ne yazık ki katledilmişti.

Katliama imza atan Sırp askerleri, "toplu mezarlar" bulunmasın diye cesetleri çok uzaklara gömmüşler ve bölgenin bitki örtüsüne uygun bitkilerle üzerini örtmeye çalışmışlardı. Toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde manyetik değişkenlik taramasının yapılamaması için mezarların içine metal parçaları bile bırakmışlar. Böylesine profesyonelce ve ince hesaplar yapılarak planlanmış bir soykırımda, hesaba katamadıkları bir şey vardı, o da:

Toplu mezarların bulunduğu bölgede cesetlerin toprağı beslemesi sonucunda Artemis adında çiçeklerin oluşumu başlamıştı. Çiçeklerin çoğalmasıyla birlikte sadece bu bitkiyle beslenen mavi kelebekler de bölgede hızla çoğalmıştı. Bölgede yapılan araştırmalar sonucunda bu durumun dikkat çekmesi ve yerel basına yansımasıyla halk araştırmalara katılmış, öldürülen yakınlarının izinin peşine düşmüştü..

Mavi kelebekler takip edilerek 300 toplu mezar bulundu. Toplu Mezar Enstitüsü bu zamana kadar yaptığı çalışmalarda 20 bin kişinin cesedine ulaştı ancak yalnızca 18 bin kişinin kimliğini belirleyebildi. (https://www.milligazete.com.tr/haber/1654865/srebrenitsa-katliaminin-simgesi-mavi-kelebekler-nedir)

Cesetlerin parçalanmış ve yakılmış olması kimlik belirleme çalışmalarını zorlaştırsa da her yıl 11 Temmuzda belirlenen kimlikler aile yakınlarına teslim törenleri yapılıyor.

15 Temmuz 1099 - Birinci Haçlı Seferi

Birinci Haçlı seferi, 1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşen tarihteki ilk haçlı seferiydi. Katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından batılıların İslam âlemine yaptığı en büyük saldırılar ve Kudüs'ün de işgal edildiği seferdi.

Arap tarihçi İbn-i al Athir Al-Kamil 'fi'l Tarih' adlı eserinde haçlıların Kudüs'ü işgali ile ilgili şu notları kaydeder:

"Kutsal şehrin nüfusu kılıçtan geçirildi ve Frenkler bir hafta süren bir Müslüman katilamına giriştiler. Mescid-i Aksa Cami'nde yetmiş binden fazla kişiyi öldürdüler." (https://furkannesli.net/yazilar/temmuz-ayi-onemli-olaylari)

Batılılar; yaptıkları bu katliamlar yetmezmiş gibi utanmadan İslam'ın kılıçla yayıldığını, Osmanlılar'ın barbar olduğunu iddia edebilmişler, böylece âdeta kendi zulümlerini örtbas etmeye, ikiyüzlülüklerini gizlemeye çalışmışlardır.

15 Temmuz 2016 - Fetö hain darbe girişimi

Milletin tankı, tüfeği, uçağı yine millete çevrildi/kullanıldı; 252 şehit.

Reis'in dirayetiyle, halkın Reis'e arka vermesi, sel olup meydanları doldurması, tanklara-toplara-tüfeklere-uçaklara göğsünü germesi ile akamete uğratıldı. Yakın tarih; herkesçe malum.

16 Temmuz - Muharrem ayı(H.1446) 10. günü.

Aşure günü yani. Kerbela dramının yaşandığı gün.

Kısaca ifade etmek gerekirse Irak'ın Kufe kenti yakınlarındaki Kerbela Çölü'nde hicri takvime göre 10 Muharrem 61'de (10 Ekim 680) yaşanan üzücü hadise.

Emevi Devleti'nin 2'nci halifesi Yezid bin Muaviye tarafından Hazreti Hüseyin ve ehlibeytin şehit edilmesi, İslam tarihinde asırlardır dinmeyen bir acı olarak yer aldı, "matem günü" olarak yad ediliyor.

**

7 Ekim'de başlayıp hâlen devam eden Gazze katliamı da Temmuz ayı sıcaklığına sıcaklık katmaya devam ediyor.

İsrail işi o kadar azıttı ki kameraların altında soykırım yapmaktan çekinmiyor, rest çekiyor adeta dünyaya. Dünya kim?

Aslında dünya tavşana kaç, tazıya tut diyen, hâssaten üç maymunu oynayan kitle.

Mavi kelebekler Gazze sokaklarında uçmaya başlar yakında.

Resmi olarak şehit sayısı asker, çoluk-çocuk, kadın-erkek 40 bin dense de ya kayıpların sayısına ne demeli? Enkazın altındakiler ne kadar belli değil daha!..

Bugün Gazze'de olan Srebnenitsa katliamının tıpkısının aynısının bir fazlası.

Zira canlı yayında izliyoruz ve ses çıkaramıyoruz Müslümanlar olarak. Sözde insan haklarını savunan medeni dünya da seyrediyor büyük bir iştahla.

Medeni dünya mı; tüh olsun onlara. İslam ülkelerine mi; iki defa tüh olsun.

Şair Servet Yüksel'in diliyle:

Madden zirvedesin, mânen iflâsta, / Ey medenî dünya (!) bu nasıl zaman?

Vicdanlar târumar, akıllar hasta, / Dayattığın bu hayattan; "el-aman!"

*

Cennet kokan gülüşleri soldurdun, / Annelere saçlarını yoldurdun,

Bir kez daha insanlığı öldürdün, / Hak-hukuk bâbında çelişki yaman.

*

Ellerin kan dolu, işte eserin, / Huzurunu yağmaladın beşerin,

Vakti gelse gerek artık mahşerin, / Bu gidişle koptu-kopacak tufan.

Vesselam..