Geçtiğimiz Perşembe günü Hitit Üniversitesi Ethem Erkoç Konferans Salonunda, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in doğumunun 115. Yılı nedeniyle "Necip Fazıl ve Gençlik" paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Meral Demiryürek Hocamızın yaptığı panelde, Necip Fazıl konferansları vesilesiyle Çorum'a daha önce de gelen araştırmacı yazar Muzaffer Doğan, TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı ve üstadın öğrencilerinden akademisyen araştırmacı yazar Bekir Oğuzbaşaran hocalarımız panelist olarak görev almışlardı.


Sunuculuğunu Öğretim Görevlisi Burcu Yakıştıran'ın yaptığı program, saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı. Daha sonra üstadın sesinden Gençliğe Hitabesini dinledik. Ardından Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Reha Metin Alkan Bey bir açılış konuşması yaptı. Adeta bir veda konuşması şeklinde geçen bu konuşma nedeniyle haliyle duygulandık. Sayın Rektörümüz sanırım Mayıs ayında görevi bırakıyor ve İstanbul'a dönüyor. Sayın Rektörümüze yapmış olduğu çok başarılı ve çok hayırlı hizmetler nedeniyle kendi adıma teşekkür ediyorum. Allah razı olsun kendilerinden. Bence bu hizmetleri ile doğduğu topraklara vefa borcunu ödedi. Kendisinden bu şekilde ayrılmak bizim için zor olacak ama biliyorum ki vefa libasına bürünmüş bu kıymetli hocamız ile irtibatımız devam edecektir.


Sayın Valimiz Mustafa Çiftçi de veciz konuşmasında Necip Fazıl'ın edebiyatımız ve düşünce dünyamızdaki önemine değinerek, programın hazırlanmasına emeği geçenlere teşekkür etti.
Panelin moderatörlüğünü üstlenen kıymetli hocamız Prof. Dr. Meral Demiryürek Hanımefendi yaptığı kısa açış konuşmasında Necip Fazıl'ın önemine değinerek, onun bir dönem nasıl yok sayıldığını hakkında yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin sayılarını yıl yıl vererek ortaya koydu. Bu güne kadar hakkında yüzlerce kitap, binlerce makale yazılmasına rağmen akademik alanda bugüne kadar toplamda kırk küsur tezin hazırlanmış olması çok acı gerçekten. Umarım Hitit Üniversitesi olarak Necip Fazıl hakkında yüksek lisans ve doktora tezleri yapılarak en azından Üstadın hatırası yaşatılır. 


Panelde ilk sunumu Mahmut Bıyıklı Bey yaptılar. Hayli heyecanlı geçen konuşmasında Bıyıklı, İngilizlerin bir tespihe benzettiği İslam âleminin imamesi olan Osmanlıyı nasıl yıktıklarını anlattı. Bize dayatılan Batılılaşma projesini bozan adamın Necip Fazıl olduğunu vurgulayan Bıyıklı "Necip Fazıl demek Türkiye demektir." dedi. 


Konuşmasının devamında; "Tıpkı Mehmed Akif'in Asım ile özleştirdiği bir gençlik özlemi onda Mehmet ve onun devamı niteliğindeki Sezai Karakoç'ta Taha ile devam etti. Asım, Taha ve Mehmetler 15 Temmuz'a karşı koydular."  diyerek Necip Fazıl'ın gençlere verdiği önemi anlattı.


Bu arada Üniversitemiz öğrencileri üstadın Takimdeki Deniz isimli şiirini seslendirdiler.
Panelde ikinci konuşmacı olan Bekir Oğuzbaran Hocamız da Üstad Necip Fazıl ile olan bazı anılarını aktardı. Necip Fazıl'ın Kayseri Konferansı sonrası dönüşte tren ile Sakarya nehri kenarından geçerken Kayseri'den aldığı coşku ile Sakarya Türküsü'nü yazdığını belirterek hayli önemli bilgiler verdiği sunumunun sonrasında Üstadın Sakarya Türküsü şiirini okudu. 
Son olarak konuşan Muzaffer Doğan da üstadın önemine değinen çok güzel bir sunum yaptılar. Necip Fazıl olmadan Türk düşünce tarihinin eksik kalacağını belirterek özellikle Necip Fazıl'ı tanımanın onun eserlerini okumaktan geçtiğini vurguladı. Gençlere okunması gereken üstadın kitaplarından en önemlilerini sayan Doğan, konuşmasını Muhasebe şiiri ile bitirdi.
Program sonrasında Sayın Valimiz ve Rektörümüz panelistlere günün hatırası olarak birer plaket verdiler. Daha sonra toplu halde fotoğraf çekildi.


Program sonrası Muzaffer Doğan ve Mahmut Bıyıklı hocalarımızı İstanbul'a gitmek üzere uğurladık. Öğleden sonra Bekir Oğuzbaşaran Hocamız ile Meral Demiryürek Hocamızın Fakültedeki odasında sohbetimiz devam etti. Sohbet esnasında ud ile sözleri Üstad Necip Fazıl'a ve bestesi Sadün Aksüt'e ait Acemkürdi Makamındaki Akşamı Getiren Sesleri Dinle eseri ve yine sözleri Necip Fazıl'a ve bestesi bendenize ait olan, Rast makamındaki Beklenen eserini yorumlamaya çalıştık.


Daha sonra Belediyemizi ziyaret ederek Başkan Yardımcıları Turhan Candan, Ahmet Yabacıoğlu ve Alper Zahir ile Necip Fazıl üzerine güzel bir sohbetimiz oldu. Akşam Bekir Oğuzbaşaran Hocamızı Kayseri'ye yolcu ettik.


Programın başında Üstad Necip Fazıl'ın sesinden Gençliğe Hitabesini dinledik. Sanki zaman tünelinde gibiydik ve Üstad kürsüden bizlere sesleniyordu. Her cümlesi, her kelimesi, her harfi ruhumuzda ayrı bir yer ediniyordu. Üstadı biz sesinden dinlerken bu kadar etkilenirken onu canlı dinleyen, onunla oturup kalkanların aradan yıllar geçmesine rağmen hala onun sesini, mesajını ulaştırmak, onun hatırasına sahip çıkmak adına yollara düşmesi, ilk günkü heyecanla onu anlatmaları beyhude değildi. Ölümünün üzerinden 36 yıl geçmiş, yaşasa 115 yaşında olacak bu adam, hasbiliği, Allah'a ve Peygamberine olan sarsılmaz bağlılığının bir karşılığı olarak Allah'ın bir lütfu ile hala adından bahsettiriyordu. Hala onun için salonlar doluyor, hala onun şiirleri okunuyor, fikirleri tartışılıyor, kitapları peş peşe baskılar yapıyordu.


Panelistlerin de dediği gibi Necip Fazıl demek Türkiye demekti. Onu anlamak bin yıllık bir tarihi ve medeniyeti anlamak demekti.


Üstadımıza doğumunun 115, vefatının 36. Sene-i devriyesinde tekrar rahmet diliyorum. Onun aziz hatırasına sahip çıkan, paneller, konferanslar düzenleyen, onu anlatan, onu yazan, onu okuyan tüm sevdalılarını yürekten selamlıyorum.
Not:
Bu panel seçimden birkaç gün önce gerçekleşmişti. Ardından seçim yapıldı. Sonucun ülkemize ve şehrimize hayırlar getirmesini diliyor, kazanan başkanlarımızı tebrik ediyorum.