Esed döneminde hiç sorun teşkil etmeyen Suriye'nin askeri kapasitesinin, Esed'in kaçmasından sonra İsrail tarafından yok edilmesi karşısındaki suskunlukları, ABD-İsrail ve Batının yeni Suriye yönetimine hangi gözle baktıklarını yeterince anlatıyor. Bugün ılımlı mesajlar vermek zorunda kalıyorlarsa bunun nedeni, yıllar boyu seyirci kalarak, on binlerce masumun katlindeki ortaklıklarından duydukları mahcubiyettendir. Değilse, devrimcilere karşı en ufak bir sempati duymuyorlar. 
2014 yılında Sezar kod isimli bir asker, Suriye'deki vahşeti gösteren binlerce fotoğrafla kaçarak Batıya sığınmıştı. Mezbahayı andıran mekanlarda, çırılçıplak üst üste yığılmış, işkenceden tanınmaz hale gelmiş 11 bin cesedin fotoğrafını basına verdiğinde, dünyada büyük bir infial uyandırmıştı. Ancak gündemde çok fazla kalması işlerine gelmedi ve kısa sürede unutturdular çünkü, rejimin tek alternatifinin bugün devrimi yapanlar olduğunu çok iyi biliyorlardı.
Nazilerin işlediği suçlarla ilgili benzer sahneler, aradan 80 yıl geçtiği halde hafızalarda taptaze iken, o fotoğraflar 8 Aralık Devrimi olmasa belki hiç hatırlanmayacaktı. Bu tarihten sonraki günlerde, adeta diri diri gömüldükleri yeraltındaki hücrelerden canlı çıkabilenlerin anlattıkları, hapishanelerden yansıyan o insanlık dışı manzaralar, yıllarca bilindiği halde bilmezden gelinen gerçeklerdi.
Her yıl bütün ülkelerin insan hakları karnesini çıkartarak, demokrasi sopasını az gelişmiş ülkelerin sırtından eksik etmeyen ABD ve Batı, yıllarca kimyasal dahil, her türlü silahla halkını katledip, varil bombaları ile milyonlarca (evet, şimdi yıkılıp, yeniden yapılmayı bekleyen milyonlarca) binayı moloz yığınına çeviren Baas rejiminin kanlı yüzünü çok iyi bilmelerine karşın göstermelik kınamaların ötesine geçmediler. 
ABD öncülüğündeki küresel emperyalizm, yıllarca gözlerinin önünde işlenen cinayete göz yummuş olmaktan dolayı 8 Aralık'ta, sanki gizli suç ortaklıkları açığa çıkmış gibi oldular ve kamuoyu karşısında zor duruma düştüler. O nedenle devrimin öncülerine açıktan düşmanlık yapmaya cesaret edemiyorlar ama Esed döneminde koydukları ambargoları kaldırmamakta direniyor, yeni yönetimi tanımamak için bahane arıyorlar. 
Şam'a ziyaret için sıraya gidiler, peş peşe geliyorlar ama devrimi yapanlar hakkında asla hayırhah düşünmüyorlar. Ahmed El Şara'nın sakalları fena halde batıyor, tek dertleri kurulacak rejimi nasıl vesayet altına alabilecekleri mevzusu. Yumuşak karın olarak gördükleri kadın haklarından dalıyorlar, Baas artıklarının yönetimde yer alması gerektiğini dikte ediyor, aksi halde ikinci Afganistan muamelesi yapacaklarını ima ediyorlar. 
Yeni yönetim ilk günden beri hiç kimsenin beklemediği kadar ılımlı mesajlar vermesine, kimseye zorla bir yaşam tarzı dayatılmayacağını söyleyerek, doğrudan suça karışmayan herkes için genel af ilan etmelerine rağmen bu açıklamalar beyaz adamı  kesmiyor. Sanki devrimi onlardan icazet alarak yapmışlar gibi AB'yi temsilen gelen Fransa ve Almanya Dışişleri Bakanları kurulacak rejimle ilgili adeta teminat istediler. 
Gazze'de yüzde yetmişi çocuk ve kadın elli bin kişiyi katlettiği halde İsrail'e arka çıkmaya utanmadan, Hamas'ın sivil yerleşim yerlerine ve okullara saklanarak oraları meşru hedef haline getirdiğini söyleyen bu Alman Dışişleri Bakanı kadından, ne Suriye'nin ne de başkalarının öğreneceği hiçbir şey yok. Gölge etmesinler yeter.    
Baas rejiminin yarım asrı aşkın dikta döneminde, özellikle de son 13 yılda bu ülkede neler yaşandığını çok iyi bilen bu haramiler, sırf İsrail'in güvenliği ve Esed ailesinin laik Batılı görünümlü olmasından dolayı vahşete gözlerini kapattılar, şimdi vicdanlarını rahatlatmak istiyorlar ama buna da batılı değerleri (!) izin vermiyor, bunlara göz yumarsak içki içmeyi yasaklar, kadınları şortla dışarı çıkartmazlar diye dertleniyorlar.
Hasılı hiç beklemiyorlardı, gafil avlandılar. Neredeyse gaipten bile haber veren istihbarat örgütlerinin basiretleri bağlandı, kör ve sağır oldular. ABD'deki yönetim boşluğu, Rusya'nın Ukrayna bataklığına gömülmüş olması, İran'ın direniş cephesi yalanının ilahi cezası olarak İsrail sopasıyla dövülmesi vs. 13 yıllık mücadelenin karşılığı 12 günde alındı. Mucize bu değilse nedir? Sahibine sonsuz şükürler olsun.