"Çaresizseniz, çare sizsiniz" vecizesini duymayan yoktur. Ancak bu söze modern tabirle aforizma desek daha doğru olur. Zira söylem güzel, eylemde sıkıntı var. "Vecize" dediğimizde o, söylem ve eylem birliği olan özlü söz gibi geliyor bana. Aforizma ise slogan sözler gibi sanki.
Müslümanlar olarak Hz. Peygamberin irtihalinden bu güne genellikle söylemlerimizde boğulduk. İtiraf edelim. Düne göre bu gün de böyleyiz, yarın da bu güne göre öyle olacağız muhtemelen.
İslam Tarihi portalı yazarlarından Öğr. Gör. Cuma Karan, bu ortak derdimizi dile getiriyor. "İtiraf Ediyorum….Utanıyorum!" başlıklı yazısından bazı pasajları sizlerle paylaşmak isterim.
Buyurun malumun ilanı hallerimize:
Nerden başlasam bilmiyorum… O kadar kendimle çelişen, dinimle örtüşmeyen ayıplarım, kusurlarım var ki, içim dışıma çevrilse ortaya çıkacak olan ilahi kameradaki kayıtlarımdan utanıyorum.
Sulh, selamet, barış anlamına gelen bir dinin mensubu olarak, yaşadığım coğrafyamı kan-revan gölüne çevirişimden utanıyorum.
…
Örtü için nice bedeller ödenmişken bu gün bu farzı bir "tarz" olarak gören Müslüman kadınımızdan, örtmeyen örtüsünden utanıyorum.
Eşarbıyla ayakkabının uyumunu düşündüğü kadar, yaşantısıyla inancı bir biriyle ne kadar uyumlu diye dert edinmeyen Müslüman bacımdan utanıyorum.
Dinimi kaynağından, ehlinden öğrenme, bunu çevremdeki insanlara ehli olarak anlatma, irşad amacı yerine; "hocam diplomamız elimizde olsun, ne olur ne olmaz, erkeğe güven olmaz," diyen diploma amaçlı 5 senesini harcayan, evlenmeden evleneceği kişiye güvenmeyen öğrencimden utanıyorum.
"Bu dönemde tek maaşla geçim olmaz" deyip ahlak, iffetten önce evlenecek kızın maaş ve babasından kalacak mirası soran, bu evlilikten de huzur ve saadet bekleyen zavallı gencimden ve onu bu gafletten uyandıramayan hocalığımdan utanıyorum.
Dışarı çıkarken güzel görünme adına, giyim kuşamına verdiği vakit kadar Kutsal kitabına vakit ayırmayan Müslümanlığımdan utanıyorum.
Herkese nasihat ederken kendi ailemi unutan sözde fedakârlığımdan utanıyorum.
…
Beni sabah namazına, camiye götürmeyen zayıf imanımdan, ahkâm kesip, devlet kurup devlet yıkan mücahitliğimden utanıyorum.
Ortadoğu, Filistin söz konusu olduğunda; "bırak onları be kardeşim, onlar bizleri arkada vurmuş, toprakları satmış diyen Yahudi tuzaklı tarihsel birikimimizden utanıyorum.
…
Faceebook'a bakmaktan, günlük okumalarını, virtlerini, tefekkürünü yapmaya vakit bulamayan, Müslümanların derdini dert edinmeyen Müslümanlığımdan utanıyorum.
…
"Emr olunduğun gibi dost doğru ol"(Hud, 112)diyen bir dinin mensubu olarak; eğrilerin, zikzakların kavşağı haline gelişimimizden, ikiyüzlü duruşumuzdan utanıyorum.
…
Müslüman olarak görünüp Müslümanca yaşamayışımdan, İman ettiğim halde gereğini yerine getirmeyişimden, hakkı, hakkaniyeti hakkıyla dile getirmeyişimden, bütün bunlara rağmen en iyi Müslüman söylemimden utanıyorum.
"Keşke dindarları ve âlimleri onların çirkin söz söylemlerine, haram yemelerine engel olmaya çalışsalardı"(Maide, 63) diyen Rabbimin emri ortada iken, engel olamadığım bunca çirkinlikten utanıyorum.
Affet Allah'ım bizi! Bütün bu yüzsüzlüğümüze rağmen, hak etmediğimiz bunca lütfettiğin nimetlerin varlığından UTANIYORUM. (http://www.islamtarihi.info/2017)
İtiraf edelim hem yukarıdakilerin hakikatini hem de:
"Çaresizseniz, çare sizsiniz" gerçeğini.
Vesselam..