Modern insan yorgun ve çaresiz, çok da mutsuz..
Çalışıyor, çabalıyor, gecesi gündüze karışıyor, kalkmadığı sabah namazı vaktinde iş, çalışma hayatı olunca yollara düşüyor.
Buna rağmen iki yakası bir türlü bir araya gelmiyor.
Ne yönden?
Hem bedenini, hem de ruhunu tatmin noktasında. Bedenleri de, beyinleri de rahat değil.
Beyin alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Sinan Canan, kendisiyle "modern insanın mutluluk arayışı" üzerine yapılan bir söyleşi de:
"Modern insan mutlu olamıyor. Çok çalışıyor, çok kazanıyor ama mutlu bir hayat süremiyor. Yaşadığımız hayatta çok çalışıyor, çok kazanıyor, kazandıkları yetmiyor, daha daha istiyor ve sonu gelmez isteklerden sonra mutsuz, huzursuz insanlar olarak hayatı tamamlıyor" der. (https://tr.linkedin.com/pulse/modern-insan-mutlu-olamıyor)
"Gönülsüz yenilen aş, ya karın ağrıtır ya baş" malum.
Sosyal hayatta karşılaşıyoruz; zoraki yapılan iş ile içten gelerek yapılan iş arasında ne kadar çok fark var.
Zincir marketlerde çalışanları izleyin. Uzun soluklu olan ve kalanlar, işin gereği koşturanlar.
Artık ustaları çıraklarla görebiliyoruz.
Bir gün sordum bir beyaz eşya tamircisi ustaya, "yanındaki çırağın nasıl" diye. "Öğrenmesi de, öğrenmemesi de kendine" dedi.
Bir çocuğu düşünün..
Bıraksanız akşama kadar dışarda oynamak ister, yorulma aklına gelmez.
Anne ve babasıyla kısa mesafe bir yere yaya gidecek olsalar; daha birkaç adım sonra "anne yoruldum, kucağına al" demesi kuvvetle muhtemel..
Birincisinde/oynamada istek söz konusu, ikincisinde ise isteksizlik.
İsteyerek yaptıktan sonra balyozla taş kırmak ile kalemle yazı yazmak arasında fark olmasa gerek. İkisinde de el çalışıyor ya hani.
İbadetler de böyle olmalı.
Sabah namazı için camiye/cemaate gitmek biraz değil epey bir nefisle mücadele ister.
Camiler bu mücadeleyi az sayıda verenlerle dolu; camiden sonra işine gücüne giden esnaf/usta kardeşlerimiz var.
Bunlar yorulmuyorlar; rızkımızı kazanıyoruz ama önce rızkı verene karşı görevimiz yapıyoruz diyorlar. Yorulsalar bile Rezzak olan Allah'ın huzuruna durmadan canları rahat etmiyor işte.
Mübarek Ramazan ayına bu sene de Mevla, çok şükür kavuşturdu bizleri.
Üzgünüm ki oruç yorgunları ile karşılaşacağız.
Oruç gibi bir derdi olmayanlar bahs-i diger; onlar kafalarına göre takılıyorlar.. Allah ıslah etsin.
İş yerlerinde, evde, trafikte, çarşıda, pazarda… özellikle sinirliliğini oruca bağlayanları göreceğiz. Sabırsız olacaklar. Pide kuyruğunda hakaretler, sataşmalar, kavgalar olacak ne yazık ki.
**
Yorgunluk fiziksel bir durum çoğu zaman. Zihinsel yorgunluk daha başka elbette.
Modern insanın hastalığı fizikselden çok zihinsel; fiziğinin/gücünün üstünde yükün altına girince harlayıp kalıyor. Zihin harlamasına çözümler ararken gayri meşru yolları da alternatif olarak sunuyor.
Meşru yetmeyince gayri meşru uzun vadede sorun getiriyor.
Doluya koyuyor almıyor, boşa koyuyor dolmuyor.
Öbür taraftan zoraki işlere kalkışması durumunda gönülsüz yapılan çalışmalar yüzünden bıkıp usanıyor.
Yorgunluklar böyle böyle başlıyor maalesef.
Oysa insan hayatta, keşke sevdiği işi yapsa.
Yaptığı işi sevse keşke. Sanki sorun kalmayacak gibi.
Modernite insana maddeyi bütün cazibesiyle sunuyor, günler icat etmiş mesela. Neredeyse 360 günün bir özel adı olacak.
Ecdadımızda 300-500 özel gün değil vakıf vardı canlıya hizmet için. Vakıflarda, başta insan olmak üzere her canlıya hizmet bilabedel iken özel günlerde bedelsiz hizmet, eşyanın tabiatına aykırı.
Ailede her birey, yekdiğerinden hediye beklentisindedir. Unutulur yada ihmal edilirse orada huzur arama, seyreyle curcunayı.
İlginçtir ki, Müslüman aileler de buna/modern kültüre alet olmada sakınca görmüyorlar. Ancak çocukları, kantarın topunu kaçırınca uyanıyorlar, geçmiş olsun o zaman. Zira çocuklarına bu sefer, güçleri yetmiyor.
Son derece kapalı anne, son derece açık kızı; son derece dindar baba, son derece dine lâkayt oğlu.
Haydi yorulmasınlar da görelim.
Allah başa vermesin; fizikselden öte zihinsel yorgunluk sıkıntı.
Vesselam..
NOT: 11 Ayın sultanı RAMAZAN geldi, hoş geldi; mübarek olsun. Başta Gazze'deki kardeşlerimiz olmak üzere mazlum dünya Müslümanlarının kurtuluşuna vesile olsun inşaallah.