Öğrenmenin yaşı yoktur. Halk arasın da bilmemek değil öğrenmemek ayıptır derler. Kur'an-ı Kerimi dikkatle incelersek her yaştan insana eğitici, öğretici mesajların değişik şekillerde verildiğini görürüz. Bunun en güzel örneklerini de Peygamberimiz ve ashabı döneminde ki uygulamalar da görmemiz mümkündür.
Peygamberimize ilahi vahiy gelmeye başladığı yıllar da, içinde bulunduğu toplumda içki tüketimi çok yaygındı. Keskin bir şekil de bir celsede haram kılınsaydı belki birçokları bu alışkanlıklarını birden bırakamayacak ve günahkâr olacaklardı. Bundan dolayı orada bir tetriciliğin (yavaş yavaş- alıştıra alıştıra) üç kademede haram kıldığını görmekteyiz. İlk önce sarhoşken namaza yaklaşmayın ayeti. Son kademedeyse "Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?" (Maide 90-91) ayeti kerimeleri nazil olarak son nokta konmuştur.
Kur'an-ı Kerim'de zengin bir eğitim metodu vardır. Yüce Rabbimizin bazen de bir peygamberi konuşturarak onun dilinden mesajlar verdiğini görmemiz mümkündür. Lokman (as) ın dilinden "Hani Lokman oğluna öğüt verirken demişti ki: Oğlum, Allah'a ortak koşma, muhakkak ki şirk pek büyük bir zulümdür… Bana yönelenlerin yoluna tabii ol, sonunda dönüşünüz banadır. Oğlum, eğer yaptığın iş, bir hardal tanesi kadar bile olsa bir kaya içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde gizlenmiş bile olsa Allah onu ortaya çıkararak mizanına koyar. Çünkü Allah en ince şeyleri bilen, her şeyden haberi olandır. Oğlum namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelene sabret. Şüphesiz ki bunlar, uğurunda azim ve sebat edilmeye değer işlerdendir. Gururlanıp insanlardan yüzünü çevirme: yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve övünenleri sevmez." (Lokman 13-18) Yüce Rabbimiz; "Kendinizi ve ehlinizi cehennem ateşinden koruyun." (Tahrim 6) "Kendi Ellerinizle Kendinizi tehlikeye atmayın" (Bakara195) vb. ayetlere dikkatlerimizi çekmek suretiyle, bizleri uyararak, yaratılış amacımıza uygun yaşamak suretiyle hem kendimizi hem de ehlimizi (eşimizi, çocuklarımızı ve sorumlu olduklarımızı) korumamızı istiyor. Zira dünyada hiç birimiz ebedi kalıcı değiliz. Allah (cc) ın rızasını kazanarak, vâd edilen cenneti hak edebilmenin yolu, şekten ve şüpheden uzak, sağlam bir imanı, salih amellerle destekleyerek beslemekten, sorumluluklarımızı yerine getirmekten, haram ve kötülüklerden kaçınmakla mümkün olacaktır. Sen benim kalbime bak, benim kalbim çok temiz gibi sözler kendimizi avutmaktan başka bir anlam ifade etmez. Kalbin temizliği, şefkat ve merhamet duygularının sürekliliği, her türlü kötülüklerden, günahlardan korunmamız, salih ameller işlememizle mümkün olabilir. Kur'an ın deyimi ile salih amellerle süslenmeyen bir hayat, meyvesiz bir ağaca benzer ki Allah (cc) indinde bir anlam ifade etmez. Yine Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle, ibadetlerimiz eğer sorumluluk bilincimizi geliştirerek amacına ulaştırmak sureti ile hayatımıza yansıyorsa, ahlakımızı güzelleştiriyorsa, bizleri her türlü kötülüklerden ve günahlardan koruyup, kardeşlik ve paylaşma mekanizmalarımızı harekete geçirebiliyorsa Allah (cc) yanında bir anlam ifade ediyor demektir.
Ağaç yaş iken eğilir düsturundan hareketle her türlü terbiye eğitimi küçük yaştan itibaren, kademeli olarak verilmeye başlanırsa istenilen verim elde edilmiş, amaca ulaşılmış olur. İmam-ı Gazali çocuğa ilk öğretilmesi gereken Allah (cc) ın ismi celili ve kolay gelen esması (Allah'ın isimleri) olduğunu ifade ederek bu isimleri sık sık çocuklara telkin ve tekrar ettirmemizi öğütler. İslam düşünce sisteminde eğitim "Elest bezmi" anne rahminde çocuğa insan ruhunun üflendiği anda başlar. Bu eğitim ve terbiye metodu, sorumluluğunun bilincin de olanlar için ilk insanın yaradılışından itibaren kıyamete kadar devam edecektir. "Rabbin, insanoğlunun sülbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim' demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da: 'Evet şahidiz' demişlerdi. Bu, kıyamet günü, 'Bizim bundan haberimiz yoktu' dersiniz veya 'Daha önce babalarımız Allah'a ortak koşmuşlardı, biz de onlardan sonra gelen bir soyuz, yanlış yapanların yüzünden bizi helak edecek misin? Dememeniz için böyle yaptık." (Araf 172-173) Buyurur.
Ben deist veya ateistim diyenler, doğmadan önce kendilerine programlanan bilgiye ters bir harekette bulunduklarının farkında bile değillerdir. Bilmiyorlar ki ilahi mesajlar, doğru eğitimin hangi doğrultuda yürüyeceğine rehberlik etmektedir. Batı eğitim sistemlerinde olmayan ve bizde olan en önemli ilkelerden biri de her işimizde olduğu gibi eğitimde de her türlü tedbirden sonra duamızı edip, Allah'a sığınarak, ondan yardım talep ederek işimize başlamaktır. İşte o zaman, işlerimizin kolaylaştığını görmemiz mümkün olacaktır. Zira Cenabı Mevla Kur'an da; Ey Muhammed dua ve ibadetleriniz almasa idi, Rabbim sizlere ne diye değer versin de buyururken, Peygamberimiz de Dua müminin silahıdır buyurmuştur. İnsan eğitim ve terbiyesi diğer canlılara benzemez. Allah diğer canlılara bir takım şeyleri yaradılışlarında içgüdüsel olarak programlamıştır. Ama insanın büyütülmesi, gelişmesi, eğitim ve terbiyesi ise uzun bir zaman almaktadır.
Biz düşünce ve fikirlerimizi manevi değerlerimizden ilham alarak besleyebilirsek, Allah'ın (cc) izni ile istediğimiz neticeye ulaşmamız daha da kolaylaşacaktır.