ABD'nin yeni başkanı Trump ’ın akla ziyan, zulme destek mahiyetinde ki kabul edilmesi mümkün olmayan yeni söylem ve tavırları dünyada ki herkesi şaşırttı. Hakkında Birleşmiş Milletlerin bir başka ülkeye çıkışı durumun da tutuklama kararı olan, sözde bir başbakanına karşı son uygulamaları ise herkesçe malum.
ABD, Biden döneminde Siyonist katillere bütün askeri teçhizatları, askeri uçakları, ağır bombaları ve gelişmiş silahları, onun da ötesinde pilotları ve tecrübeli uzman askerilerini göndererek yaklaşık 15 aydan fazla bir süredir sürdürdüğü soykırım savaşında, 60 bin civarında insanın şehit olmasının zeminini hazırlamıştı. 100 binden fazla insanın yaralamasına, iki milyon insanın yerinden olmasına, yerleşim alanlarının yüzde doksanının da kullanılamaz derecede tahrip etmesine sebep olmuş ve buna rağmen ele geçirememişti. Şimdi ise Trump, Gazze’yi tehdit ve şantajlarla alabileceğini sanıyor. Trump’ ın, her tarafı harabeye çevrilmiş, enkaz yığınına dönüştürülmüş Gazze'yi o toprakların gerçek sahiplerinden tehditlerle alarak Siyonistlere teslim etme hesaplarının altında yatan gerçek o kâtillerin amaçlarına ulaşmalarını sağlamaktır. Bölge harabe bir mezarlığa dönmüş. Binlerce insan şehit olmuş. Binlerce insan sakat kalmış ve milyonlarca insan evlerinden, barklarından olarak sefil bir yaşama mahkûm edilmiş onun umurunda mı? Hayatı, dünyadan ibaret zannederek ahiret gibi bir derdi olmayanlardan merhamet ve adalet beklenir mi? Trump Gazze'de işgal rejiminin, arkasın da ki ABD ve batılı sömürgecilerin sürdürdüğü desteğe rağmen, diz çöktürülemeyen bir direnişin olduğunun farkında. Trump, bir alternatif vatan gösterilmesi, yıkılan evlerinin yerine orada evler yapılacağının vadedilmesi durumunda Gazze halkının gideceğini, Gazze'nin de kendilerine kalacağını, böylece işgal rejiminin bu cihetten rahatlatılacağını sanıyor ama yanılıyor. Oysa onlar bilmiyorlar ki direnen onurlu insanların, Gazze'den başka tek alternatif vatanları cennettir. ABD ile Siyonist katillerin ittifakıyla atılan ağır bombalar bile onlara vatanlarını terk ettiremedi. Onlar kendi öz yurtlarında kalarak mücadele etmek ile şehit olarak cennete göçmek arasında tercih yaparak bir başka seçeneğe asla razı olmadılar.
Uzun zamandır devam eden çatışmaları, katliamları, yıkımları, işgalleri ve gerginlikleri sona erdireceği iddiasıyla başkanlık koltuğuna oturan Trump, maalesef dünyadaki ekser çoğunluğu hayal kırıklığına uğratmıştır. Aklıselim ile değil, birilerinin yönlendirmesi ile hareket ettiği belli oluyor. Söylemlerinin tam aksine bir tavır içinde uluslararası ve bölgesel anlaşmazlıkların yeni savaşlara dönüşebilecek maceracı girişimleriyle dünyaya korku ve panik salma havasına girmiştir. Trump ’un şu anda yapmak istediği şey; evrensel insan hak ve özgürlüklerini, temel esas kabul eden değerleri ile beynelmilel hukuka savaş açmış olmasıdır. Askeri ezici gücü elinde bulunduran Trump, ABD’ nin gücünü kendi iradesini kabul ettirmek isteyen bir dünya liderliği hayali peşine düşmüştür.
Trump ‘ın Danimarka’nın egemenliği altında olan Atlantik adası Grönland’ı satın alma çağrısı, Kanada’yı ilhak etme önerisi, Çin’in hegemonyasını bahane ederek, Panama Kanalı’nı ele geçirmekle tehdit etmesi ve Gazze Şeridi’nde yaşayan iki milyon civarında ki Filistinliyi, Mısır ve Ürdün’e hatta bir kısmını Arnavutluk veya Endonezya’ya göndereceğim demesi birçok insanı tetirkin etmiştir. Akabinde ise Netanyahu ile düzenledikleri ortak basın toplantısında, “ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağını” söyleyerek, Gazze’lilerin de “başka bir yere gitmesi gerektiğini” ifade etmiş olması gerçekten akıllara ziyan söylemler olmuştur. Hem de Mısır ve Ürdün’e “almak zorundalar, almazlarsa sonuçlarına da katlanırlar” gibi tehdit vâri ifadeleri ise yenilir yutulur cinsten ifadeler olmadığını, vicdan sahibi tüm insanlık şahit olmuştur.
İsrail Başbakanı Netanyahu hakkında çıkarılan tutuklama kararı nedeniyle, Trump ‘ın Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) yaptırım uygulanmasını öngören başkanlık kararnamesini imzalaması da büyük tepkilere neden olmuştur. Slovenya, Lüksemburg, Meksika… Öncülüğünde yapılan ve İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada ve Brezilya’nın da aralarında bulunduğu 79 ülkenin katıldığı ortak açıklamada; “Bu tür tedbirler en ciddi suçların cezasız kalması riskini arttırırken, küresel düzen ve güvenliğin desteklenmesi için hayati önem taşıyan uluslararası hukukun üstünlüğünü aşındırma tehdidinde bulunmaktadır. Mahkemenin tarafsızlığını zedelemeye yönelik her türlü girişimden üzüntü duyuyoruz” denilmiştir. Trump ‘ın imzaladığı kararnameyle UCM’ nin, sorumlu olan yetkililerine ve ailelerine yönelik önemli yaptırımlar uygulanacağı belirtilmiştir. Bu yaptırımlar arasında “mal varlığı bloke etme”, “ABD'ye giriş yasağı” ve “finansal işlem yasağı” tedbirlerinin bulunduğu da ifade edilmiştir. Bu ise açıktan yapılan bir tehdit ve şantajdır.
Görünen o ki Trump ve Netanyahunun asıl amaçları Hamas’ı önce askeri güçle, sonra da siyaseten tamamen bitirmek. Önce Hamas’ı sonrada Filistinlileri bölgeden tamamen uzaklaştırmak ve topraklarını önce sahiplenmek sonra ise İsrail’e peşkeş çekmektir. Şu mesajı hiçbir zaman unutmamamız gerektiğini bir kez daha gördük; “Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Bizde sizdeniz diyerek onların dinlerine girmedikçe asla sizden razı olmazlar. Şüphesiz Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez.” ( Maide 51) Trump ‘ın bu saçma teklifine tüm dünyadan büyük tepkiler gelmiştir. Arap ve İslam ülkeleriyle Avrupa Birliği, Rusya, Çin bu teklifi delice ve saçma bulduklarını ifade ederlerken karşı beyanlarda devam etmiştir. Çünkü bu teklif beynelmilel hukuka, insan haklarına aykırı olduğu gibi açıkça da bir gasp ve bir soykırım sucudur. Bu sergilenen tutum ve söylemler dünyaya bir meydan okumadır. Bu günlerde güç zehirlenmesini ve insânî değerlere karşı açılan savaşı üzülerek izliyoruz.
Ben ABD’yim, ben Trump’ ım, güç bende, her şeyi yaparım, söylerim, evrensel hukuk kurallarıymış, insan haklarıymış, …tanımam demekten zevk alarak, güce tapanların hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.
Bu gerçekten hareketle, her şeyin her an olabileceğinin ihtimal dâhilin de olduğunu da unutmamak gerekir.