İnsanlar için en güzel anlardan birisi de Rahman’ı Rahim’e yönelerek dua ve ibadetle geçirdiği vakitlerdir. Dua; İnanan insanların Rabbimizin yüceliği karşısında ona yönelip, acziyetini ifade ederek gönül köprüsü kurmak suretiyle bir takım talep ve isteklerde bulunmasıdır.
Dua, sadece Allah’a yakarış olmayıp aynı zamanda, şeksiz şüphesiz Allah’ın iradesine teslimiyetin bir ifadesidir. Önce ki yazılarımızda, Rabbimiz Kur’an da dua edin dualarınızı kabul edeyim buyuruyor. Dualarımız neden kabul görmez sorusuna cevap arayarak, Kur’an-ı Kerim’in gönderiliş amacı 10’da, dua edip bir takım taleplerde bulunuyoruz ama acaba isteklerimiz bizim için hayırlı mı değil mi bilemiyoruz üzerinde. Kur’an-ı Kerim’in gönderiliş amacı 11’de ise sadece işimiz düştüğü veya darda kaldığımız zamanlarda değilde, normal zamanlarda Rabbimizin rızasını kazanma yolunda bir gayret gösterir ondan sonra dua edersek, hiç şüphemiz olmasın ki dualarımız karşılıksız kalmaz konusu üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda ise dualarımızın kabul görmesi için helal yollardan çalışıp kazanmaya, zekâtımızı vermeye ne kadar riayet edebiliyoruz? Veya aldığımız ücreti hak ediyor muyuz? Veyahut ta elimizin altında çalıştırdığımız insanların haklarını hakkıyla veriyor muyuz? Gibi soruların cevaplarını aramaya çalışacağız.
Peygamberimiz; “Bir lokma haram yiyenin 40 gün duası kabul olmaz” Bu gün tıbbi araştırmalarda yenilen bir şeyin kandan temizlenme süresinin de 40 gün olduğu ifade edilmiştir. Tavsiye veya dua ettiğimiz zaman onun etki ve tesir etmesi, duamızın karşılık bulması için önce haramlardan kaçınarak dinimizin gereklerini samimi bir şekilde yaşayıp Rabbimizin rızasını kazanacak bir yaşantımızın olması gerekir. O zaman dualarımız Rabbimizin katında bir anlam ifade eder ve karşılık bulur. Kur’an da “Ey iman edenler! Niçin yapmadığınız şeyleri söylüyorsunuz.” (Saff sur 2) “ Yine peygamberimiz “Bir mümin 40 gün helal yerse Allah onun kalbini nur ile doldurur. Kalbine nehirler gibi hikmet akar. Dünya muhabbetini kalbinden giderir”
Dinimiz alın terini ve emeği övmüştür. Tembelliğe ve miskinliğe ise asla yer vermemiştir. Yanlış olan ise çalışmalarımızın ibadetlerimize engel olmasıdır. Kur’an da; Hz Süleyman’a 40 tane kanatlı at verildiği bildirilir. Bir gün onlarla ilgilenip severken ikindi namazının geçtiğini fark edince, Rabbimle benim arama girerek ibadetlerime engel olan hiçbir şeyi istemem diyerek hepsini de elden çıkardığı bildirilir. Saad bin Ebi Vakkas “ Ey Allah’ın Resulü benim için dua buyurunda Allahu Teâlâ benim her duamı kabul etsin!” Peygamberimiz; “Dualarının kabul olmasını istiyorsan helal lokma ye.” buyurmuştur. Hz. Ebubekir, kendisine ikram edilen sütün haram olduğunu anlayınca, parmağını boğazına sokarak istifra şeklinde onu geri çıkarttıktan sonra “Rabbim elimden geleni yaptım. Midemde kalan zerrelerden sana sığınırım” diye dua eder. Abdullah bin Ömer ise “kambur oluncaya kadar namaz kılsan, kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsan haramdan kaçınmadığın sürece dua ve ibadetin sahibine bir faydası olmaz ”
İmamı Azam Ebu Hanife’yle ilgili şöyle ilginç bir olay anlatılır: Bir kadın çocuğuyla birlikte gelerek “Oğlum benden her gün bal istiyor. Benimde buna gücüm yok. Siz buna bir dua etseniz de bir daha benden böyle bir istekte bulunmasa; ” O da: “Şimdi gidin ve 40 gün sonra gelin.” Kadın çocuğunu alarak gider ve 40 gün sonra gelir. İmamı Azam çocuğa bakarak: “Evladım bir daha annenden bal isteme olmaz mı?” Çocuk: “Olur amca istemem.” İmamı Azam, beklemeye devam eden kadına “Gidebilirsiniz.” Kadın: “Hepsi bu kadar mı?” “Evet.” Kadın: “Peki madem hepsi bu kadardı da beni neden 40 gün beklettiniz?” O da: “ İnşallah bu çocuk senden bir daha bal istemeyecektir gidebilirsiniz.” Ondan sonra hakikaten çocuk bir daha annesinden bal istemez. Kadın merak ederek; “Efendim ben annesi olarak halimi arz ediyordum, çocuk anlamıyordu. Sizin sözünüz üzerine balın adını bile anmaz oldu. Bana nedenini söyler misiniz?” İmamı Azam; “O ilk geldiğiniz gün siz gelmeden önce bende bal yemiştim. Ben o çocuğa nasıl annenden bir daha bal isteme diyeyim. 40 gün ağzıma bal almadım. Ondan sonra çocuğa bir daha annenden bal isteme dedim. Yüce Rabbim de tesirini gösterdi.”
Hz. Ömer “Namaz kılıp, oruç tutsanız bile haram ve şüpheli şeylerden kaçınmadığınız sürece Allah ibadetlerinizi kabul etmez.” Peygamberimiz “Öyle bir zaman gelecek ki, ümmetimden bir topluluk şaraba değişik isimler vererek onu helal sayacak. Bir kısım insanlarda faizi alışveriş ismi altında helal sayacaklar.” (Ahmet bin Hambel, müsnet). İbrahim Desuki ise “Dilin haramı tattığı müddetçe kalbinin irfan ve marifetten nasip alacağını hiç zannetmem.” Kemale ermenin yolu, mideye gireni kontrolden geçer. Takvanın yolu da budur. Çalışan bir kişi çalıştığı kurumda veya özel sektörde yaptığı işi en iyi bir şekilde yerine getirip aldığı maaşı helal ettirmiyorsa veya işveren çalıştırdığı insanların emeklerinin karşılığından daha az ücret ödüyorsa, onlarda helaline haram katarak kendisi ve çocuklarına haram yediriyor demektir. Zekâta malik olduğu halde fakirin hakkı olan zekâtı vermeyende, helaline haram katıyor demektir. Biz eğer işimizi en güzel bir şekilde yapar, aldığımız maaş veya ücreti hak edersek veya işveren çalıştırdığı kimselerin haklarını verir, mağdur etmezse kazancımız bereketlenir, harcamakla bitmez. Eğer işimizi doğru düzgün yapmaz, aldığımızı hak etmezsek o zaman dualarımız da karşılık bulamaya bilir.
Geçmiş dönemde çocuğunun başkalarına rahatsızlık vererek, yaramazlık yaptığını öğrenen âlim bir zat çok üzülür ama çocuğuna hiç kızmaz, ona bir şey söylemez. Kendisini hesaba çekerek Allah’ım acaba ben nerde yanlış yaptım diye günlerce düşündükten sonra hanımına bu durumu arz eder. O da, bende bu çocuğa abdestsiz süt bile emzirmedim fakat hamileliğim döneminde falanca komşunun şöyle bir hakkı geçmişti deyip helallik dileyince çocuğun kendiliğinden o yaramazlıkları bıraktığı anlatılır.
Ey kalpleri evirip çeviren, dualara icabet eden, bizlere şah damarımızdan daha yakın olan, her şeyi yoktan var eden ve her şeyden haberdar olan, rahmeti gazabından çok olan, hesap günün sahibi, dertlilerin yegâne sığınağı olan yüce Rabbimiz, bizleri her türlü yanlış ve haramlardan koru. Kalbimizi dinin üzere daim kılarak, bizleri hakkı bilen, hakka tabi olan, hakkı yaşayan, duaları kabul olan muttaki kullarından eyle.
Not: Bir önceki yazımızda sehven Kur’an’ı Kerimin Gönderiliş amaçları 12 yazmamız gerekirken, 13 yazmışız.