Hayat herkes için inişli çıkışlı zorlu bir mücadeledir. Çoğu zaman kafamızın içindeki sesleri susturmak için yüksek efor sarf ederiz. İnsan varoluşu aslında bu seslerle ilişkilidir. Sesle mücadele etme gücümüz hayatta kalma becerilerimizi de etkiler. Ayrıca hayattan beklentilerimiz, sosyal ve kültürel koşullarımız, gerçeklerin bizi durdurması çoğu kez mücadele edemeyeceğimizi düşündürtebilir. Çatışma terazisi bir kolu başarı, sevinç taşırken diğer kolu vazgeçişleri ve kendini sevememeyi taşıyarak dengede durmaya çalışır. Yaşadığımız çatışmalar hakkında bilgi sahibi olamazsak denge sağlayamayız. Sonuç olarak uykusuzluk, iştahsızlık, aşırı düşünme, depresyon gibi risklerle karşı karşıya kalabiliriz. 
Hayatı tam potansiyelle yaşayabilmek için sahneye çıkıp rakiplerle gerekirse savaşarak ya da anlaşarak mücadele etmek gerekir. İçsel çatışmalarla mücadele etmek sadece büyüyor olmanın bir gereği değildir. Aynı zamanda gelişim dönemlerinde yaşanacak olan krizlerin de önemli bir meselesidir. Hayatı mutlu yaşamak, özgür olmak mücadele etmeyi seçenlerin yanındadır. 
İçsel çatışmalarla mücadele edebilmek için ise kendimizi anlayarak işe başlayabiliriz. Bireylerin hayatın her anında kendileriyle empatik bir bağ kurmaya ihtiyaç duydukları açıktır. Empatik bağ kurabilmek için ise yaşadığımız duygunun ne olduğunu tanımlamak gerekir. Çoğu insan yaşadığı duyguyu tanımlamakta zorlamaktadır. Mutluyum, mutsuzum, iyiyim, kötüyüm gibi genel ifadelerle duygu yansıtmaları bir derinlik taşımamaktadır. Mutsuz olan biri temelde korkmuş olabilir. Kişinin yaşadığı ana odaklanması ve o an neler hissettiğini bilebilmesi önemlidir. Duygularımızı tanıyarak kendimizle bağlantı kurmayı başarabilirsek aynı zamanda gereksinimlerimize uygun bilinçli tercihler yapabilecek beceriye kavuşur ve hayat mücadelemizi kolaylaştırmış oluruz. Başkalarını ve gerçekliği unutmadan yaşamak mühimdir ancak yaşayabilmek için gereken kendinizden vazgeçmemektir. Korku ve eleştiriler hayatta kaçınılmazdır. Dilerseniz cesareti de hayatınızın kaçınılmaz bir duygusu olarak kabul edebilirsiniz. 
Romantik ilişkiler de hayat ile mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. Bu arada önemli olan iki kişilik yaşanan duygular ve düşüncelerdir. Taraflar hem kendileri hem de sevdikleri için mücadele ederler. İlişkideki mücadeleden kaçmak için çiftler çoğu zaman devekuşu ya da kıyamet günü tekniğine başvururlar. Devekuşu tekniğinde yaşanan kriz hemen yok sayılır ve hiçbir şey olmamış gibi devam edilir. Kıyamet günü tekniği ise tam tersidir. Her şeyin mahvolduğu düşünülür. Geri dönülemez yola girilir ve çözüm aranmadan bağlar koparılır. Her iki teknikişlevsiz ve taraflara zarar verir. Çoğu zaman krizler çiftlerin tartışmayı bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Tartışma becerisine sahip olamayan çiftler diledikleri yakınlığa ve samimiyete hiçbir zaman ulaşamazlar. Sahte uyum ve ayrılık yerine tartışmayı seçen çiftler hayatta mücadeleyi seçenlerdir. Amaç kavga etmek değil mücadele etmektir. Her iki tarafın  kazanacağı bir anlaşma sağlamak için fırsattır. Bu sayede empatik bir bağ kurulur. Aralarında empatik bağ kuran çiftler tam anlamıyla güven ortamını da sağlamış olur. Güven bir anda değil süreç içerisinde oluşur. İletişim çabasıyla oluşan güven için  mücadele etmek gerekir. Güvenli bir ilişki içerisinde huzurlu hisseden bireyler hayatla daha kolay mücadele edebilirler. 
Diğeriyle olan ilişkilerimiz de hayatımızın zorunlu bir parçasıdır. Çevreyle tam anlamıyla hem fikir olmak hayaldir ancak çevreyle beraber yaşamak zorunda olduğumuz da bir o kadar gerçektir. Toplumsal ve sosyal hayatta diğerleriyle beraber yaşamadan kaynaklanan anlaşmazlıklar birbirimizi dinleyememekten, yargılamaktan ortaya çıkıyor olabilir. Empati yine bu anlaşmazlıkları çözecek önemli bir anahtar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendi yargı, yorum ve eleştirilerimizi bir kenara bırakıp kendimizi karşımızdakini anlamaya verdiğimizde karşı tarafında derdinin kendini anlatma mücadelesi olduğunu görürüz. Diğerinin de biz kadar hayat mücadelesi vardır. Bunu fark etmek hayatı yaşamamıza alan açacaktır. 
Kendimizi, sevdiklerimizi ve çevremizi anlamak hayatı yaşamak demektir. Hayat her ne kadar mücadele dolu olsa da yaşamak için çabalamak elimizdedir. Tartışmaların anlaşmaya ve empatiye dönmeye başladığında çok karmaşık yaşamaya gerek olmadığını görebilirsiniz.