Günümüzde, imandan ve ibadetlerden uzak, çeşitli yollarla genç nesillerimizi tuzaklarına düşürerek yoldan çıkarmak isteyen, yanlışlar yapmaya sevk eden, günaha çağıran, bilinçli olarak hatalar yapmaya yönlendiren birçok sinsice tuzaklar vardır. Bunlardan dolayıdır ki genç nesillerimizi art niyetli insanların yıkım ve tahribatlarından koruyabilmek için ihtiyaç duyulan etkinlik ve faaliyetlere alternatifler bulmak zorundayız.
Eğlence ve oyun gibi aktiviteleri bile değerlerimize uygun, günah içermeyen, bir takım vurgularda bulunarak güzel ve anlamlı mesajlar veren alternatiflerle karşılamak bile doğru bir yaklaşım olacaktır. Zaman zaman onlarla birlikte vakit geçirmek kendilerinin güvenlerini ve sevgilerini kazanmamıza vesile olacaktır. Gençlere, kendilerini sevdiğimizi ve bizim için değerli olduklarını, usulüne uygun bir şekilde, belli aralıklarla dile getirmek gerekir. Mutlaka gençlerin değişen kimlik arayışlarıyla, çoğunlukla bir mücadele halinde olduklarını da göz önünde bulundurmak gerekir. İnsanların en çok ihtiyaç duydukları manevi duygulardan birisi de, çeşitli vesilelerle sevildiklerini ve de değer verildiklerini en yakınındakilerden hissetmeleridir. Sevginin büyük bir güç olduğunu, dinimizin de tavsiye ettiği bir ilke olduğunun bilincinde olarak gençlere sevgiyle yaklaşmak gerekir. Allah için sevmenin iman'dan bir cüz olduğunu ve ibadet sevabı yazıldığını da akıldan çıkarmamak gerekir. Ayrıca "Allah için sevdiğimizi, sevdiklerimize söylemenin de sünnet olduğunu" da bilmek gerekir. Gençlik dönemi insan hayatının en zor yıllarıdır. Çünkü bu rüzgârlı bir geçiş dönemidir. Uzun çocukluk yılları geride bırakılmış fakat yetişkin bir insan olmanın bütün şartlarına da ulaşılamamıştır. Bu yıllarda beden gelişirken sorumluluklar ve gelecek endişesi de artmaktadır.
Nitekim günümüz gençliği, kendileri üzerinde etkisini oldukça fazla hissettiren aşırı tüketici, her türlü kazancın mubah görüldüğü, bireyin yaşamında hiçbir değere yer verilmeyen bir anlayışın etkisi altındadırlar. Yine unutmamak gerekir ki devamlı değişen toplum düzeni ve hayat anlayışlarımız, içinde farklı rol beklentileri ve bu değişime paralel biçimde, değişime zorlanan gençler ruhsal bir gerilim ortamında kimlik arayışı içerisindedirler. Toplumsal, ruhsal ve bedensel dönüşümlerin ve değişimlerin yaşandığı, bu zorlu süreçte gençlerin kimlik, rol ve statü karmaşasında ki bocalamaları ve olgunlaşmaları bazen uzun bir süreç alabilmektedir. Yaşanan zaman diliminde, hızlı gelişmeler, toplum içinde ve toplumlar arasındaki etkileşimi yoğunlaştırmış, gençler ile yetişkin kuşaklar arasında ciddi uyumsuzluklar ve çatışmalar meydana getirmiştir. Günümüzde gençler ile yetişkin kuşaklar arasında yeterli ve doyurucu iletişim dili ve imkânları tamamen ortadan kalkmadı ise de iyice zayıflamıştır. Gençler genellikle aile ve akraba ilişkilerinden kopuk dar bir arkadaş çevresiyle veya dışa kapalı olarak, insanlardan kopuk, kendi dünyaları içerisin de, sosyal medya ile barışık bir şekilde dört duvar arasında hayatlarını sürdürmektedirler. İlişki kurulan yetişkinlerle tecrübe aktarımı ve dayanışma imkânı sağlayacak ortak bir iletişim dili de çoğu kez bulunamamaktadır. Bu durumda kuşaklar arasındaki bu uyumsuzluklar da, kişilerarası ilişki ve iletişimin insanî ilke ve anlayışlara göre düzenlenmesinin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.
Yüce Allah, yarattığı canlıları kendilerini koruyabilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri için bazı içgüdüsel yetenek ve güçlerle donatmıştır. Bazılarının beden gücü, bazılarının görme duyusu, bazılarının koku alma duyusu, bazılarının hızlı hareket etme duyuları gelişmiştir. İnsan da akıllı ve sorumlu bir varlık olarak inanma, imanın gereklerini yerine getirme, konuşma ve feraset kabiliyeti ile donatılmış bir varlıktır. İnsan her türlü iletişimini bu yetenekleri sayesinde düşünerek ve iradesini kullanarak sağlar. Bundan dolayıdır ki yeni kuşakların dilini ve üslubunu anlayarak, onlarla yeni bir iletişim kurabilmek, ortak bir payda da anlaşılabilecek, yeni bir dil oluşturabilmek her dönem için kaçınılmaz bir ihtiyaç olmuştur. İpleri koparmak hiçbir zaman çözüm yolu değildir. İletişim biçimi ve içerikleri sürekli olarak gelişmekte, farklılaşmakta ve gelecek için hızla değişmektedir. Bu tür vesilelerle sadece anne-babalar değil aynı zamanda eğitimcilerin ve din görevlilerinin de bu konularda daha fazla çaba harcamaları gerekmektedir. Zira dînî gelişim açısından manevi arayış ve sorgulamaların en üst düzeyde seyrettiği bu dönemde gençlerin, içinden geçtikleri sorunlu ve sıkıntılı şartları en az hasarla atlatabilmeleri için duygu ve düşüncelerini yansıtabilecekleri ve kendilerinin örnek alabilecekleri modellere ihtiyaçları vardır. Bu gün en çok ihtiyaç duyduğumuz konuların başın da model olarak örnek gösterebileceğimiz, sorumluluğunun bilincinde olan ve de gereklerini yerine getirebilme gayreti içerisinde olan insanlarımızın az olmasıdır. İnsanlık için en mükemmel olan, evrensel mesajlar vererek sorumluluklar yükleyen (yaratılış amacımıza uygun olarak ceza veya mükâfatın söz konusu olduğu) ve en ideal değerlere sahip olan islam dini, günümüzün gençleri tarafından doğru anlaşılarak, gerekleri yerine getirilemiyor ve de onlara doğru anlatılamıyorsa bizlerden kaynaklanan ortada ciddi bir kimlik ve kişilik sorunu var demektir. Cenabı Mevla herkese zaman zaman imkânlar vererek imtihan sürecinden geçirdiğini bildirmektedir. Bu imkânları kimileri en iyi bir şekilde değerlendirerek sorumluluklarını yerine getirirken, kimileri de bir takım dünyevi hesaplar peşinde, heva ve heveslerinin peşinde koşar dururlar.
"Siz iman ettik demekle, imanın gereklerini yerine getirmeden ve imtihana tabi tutulmadan cennete gireceğinizi mi zannettiniz" (Ankebut 1,2)