Geçtiğimiz günlerde eskilerini aratmayan yeni Mısır firavunu Sisi, masum gencecik dokuz genci işkenceler sonucunda işlemedikleri suçları kabul ettirerek idam etti. Daha onlar gibi niceleri (İhvan-ı Müslim'in) üyesi oldukları için idam edilmeyi bekliyorlar. Dünya sessiz, yine güçlü bir tepki göremedik.
İdam edilen gençlerin, kendilerine Mısır'a yetecek kadar elektrik verilerek itirafnamelerin altına imza atmak zorunda bırakıldıklarını beyan eden vidolarını vicdanlarımız sızlayarak izledik. Türkiye'yi demokratik olmadığı ve insan haklarına saygı göstermediği için suçlayan ve zamanında idam cezasını kaldırtan Avrupa Birliği yöneticileri toplanarak daha idam edilen gençlerin cenazeleri bile defin edilmeden Sisi'yi ziyarete giderek desteklerini bildirdiler. Sisi'nin Mısır'ında demokrasi, insan hakları ve özgürlükler yok ama idamlar hız kesmiyor. Avrupalılardan ise en ufak bir tepki göremedik. Şayet Akdeniz'in güneyinde değil de kuzeyinde olsa idi sudan bahanelerle bizi kabul etmeyen Avrupa Birliği, bu kadar zulme rağmen hiç şüphe yok ki Mısırı AB üyesi bile yaparlardı. Böyle giderse Ortadoğu halkı bugünleri bile arayacağa benziyor. Ey Rabbim yokmu bu karanlık gecenin nurlu bir sabahı. İhvan ki tüm bölgede on milyonlarca üyesi olan İslami kimliğe sahip bir yapılanma. Onlar bugüne kadar hep şiddetten uzak durdular ve şiddete bulaşanlarla aralarına mesafe koydular. Ancak yine de çıkar hesapları yapan Arap diktatörleri bu grubu hep terör örgütü olarak gördüler ve görmeye devam ediyorlar. Biraz daha kıyım yapabilmek için de tahrik ediyorlar.
Mısır nüfusu, yetişmiş insan kadroları, dini, kültürel ve tarihi değerleri ile varlıklar içerisinde yokluklar çeken yıllardır halkın iradesinden yoksun diktatörlerin tahakkümü altında yaşayan bir ülke. Arap baharı oraya da uğradı. Yapılan seçimler de büyük bir teveccühle Mursi devlet başkanı seçildi. Halkın iradesinin böyle tecelli etmesi başta İsrail olmak üzere, sömürgeci ve çıkar çevrecilerini rahatsız etti. Arap baharıyla Mısırda sömürgecilerin işine gelmeyen Türkiye'ye yakın, haksızlıklara yeter artık diyecek bir yönetimin gelmesi özelliklede batılı güçleri rahatsız etti ve baharla boy gösteren filiz koparıldı. O rahatsız olan güçlerin asıl hedefleri Türkiye'de ki hükümeti yıkmaktı. Gezi parkı olaylarıyla bunu denediler, başarılı olamayınca Mısırı hedeflediler ve oradaki ahmaklar, kiralık tetikçiler ve baltacılar diye tabir edilen Hüsnü Mübareğin doyurup konuşmalarını devreye sokup, askeri güçleri de kullanarak millet iradesini ortadan kaldırarak ülkeyi kaosa sürüklemek suretiyle amaçlarına ulaştılar. Darbeciler, halka hizmeti değil halkının kendisine verdiği gücü kabaca halkına karşı kullanan, milletin düşmanlarıyla iş birliği yapmakta hiçbir mahsur görmeyen çıkarcılardır. Mısır'da da dışarının icazeti olmadan darbe yapılması mümkün değildir. Suriye'de yaşananları yakinen gördük. ABD, Çin, Rusya, İran bir takım hesaplar la ülkenin harabe haline gelmesine, binlerce insanın ölmesine, ülkesini terk etmesine ve zalimin zulmünü devam ettirmesine destek oldular. Şu bir gerçek ki dünya siyaseti çıkardan başka değer tanımıyor.
Mısır Halkı yıllarca Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek gibi zalim diktatörler tarafından ezildi. Halkının nüfusunun %85'i Müslüman olan Mısır ilk defa halk hareketi ile Müslüman bir cumhurbaşkanı seçmişti. Mısır halkı kendi benliğini bularak özüne döndü derken ülkedeki çıkar güçleri, batılı sömürgecilerin desteği ile Mursi'yi görevinden uzaklaştırarak Yahudi ve Hıristiyanlara selam durup mesajlarını verdiler. Kur'an-ı Kerim'de "Dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, Andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır." (Bakara 120) "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez." (Maide 51)
Günümüzde modern batı demokrasisi, Avrupa birliği değerleri, insan hakları evrensel beyannamesi, Kopenhag kriterleri çok süslü ve yaldızlı ifadeler. Batı gerçekten bu söylemlere sadakat gösterseydi, Mısır'da bugünkü ve geçmiştekiler yaşanmazdı. Batının dünyaya bakışı çıkar ve menfaat üzerine kurulmuştur. Türkiye'de ki darbelerin hep yanında oldukları gibi bugünde Mısır'da ki darbenin yanındalar. Hıristiyan Avrupa ülkeleri kendi menfaat ve çıkarları söz konusu olduğu zaman demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden bahsederler menfaat ve çıkarlarına uymadığı zaman görmez ve duymaz hale geliyorlar.
Batı ile aramızda ki fark: İslam kültürünün temelinde hizmet, batı kültürünün temelindeyse sömürgecilik anlayışı yatmaktadır. İslam medeniyetinde insana değer verme, dostluk, kardeşlik, şefkat, merhamet, yardımlaşma, fedakârlık ve mazlumun yanında olma ön planda gelir. Batı medeniyetinin temelinde ise sömürgecilik anlayışı, kan gözyaşı ve zulüm vardır. Bir takım entrikalarla Osmanlı coğrafyasını bölüp parçaladıktan sonra, oluşturdukları o ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginlilerini rahat bir şekilde sömürmek içinde başlarına kukla devlet başkanları getirdiler. En son sömürge'den kurtulan ülkelerden birisi'de Cezayir dir. Yıllarca Fransa'nın sömürgesinde kaldı. Uzun mücadelelerden sonra özgürlüğüne kavuştular. Demokratik seçimlerde halkın selamet partisi (FİŞ) iktidara geldi. Fransa destekli bir darbe ile görevden uzaklaştırıldı. Yıllardır hâlâ ülke belini doğrultamadı. Mursi'nin seçimle yönetime gelmesiyle birlikle Filistinliler rahat bir nefes almış İsrail'in ablukası birazcıkta olsa kalkmıştı. Batı Tayyip Erdoğan ve Mursi gibi halklarının haklarını koruyacak batıya ve İsrail'e tavır koyacak yeni liderlerin çıkmasını kesinlikle istemiyor. Mısır'da yaşananlara Batı'nın sessizliğini anlıyoruz da, Müslüman ülkelerin sessiz kalmalarına bir türlü anlam veremiyoruz.
Dileğimiz o ki Mısır da zulümler biran evvel bitsin, idamlar durdurulsun, İnsan haklarına riayet edilsin, yargılamalar adilane bir şekilde şeffaf olsun ve başta Mursi olmak üzere bütün mazlumlar zindanlardan çıkarılsın.