Dünyevi lezzetlerin peşinde koşarken unuttuğumuz bu gerçek hakkında bir hadiste Hz. Peygamber (sav) Efendimiz, kahkaha ile gülen bir cemaate rastladığında, "Lezzetleri kıran,(Ağızların tadını bozan) yok eden ölümü çokça hatırlayın" (Tirmizi, Zühd, 4) buyurdu. "İnsana öğüt verici olarak ölüm yeter" ( Ruhu'ul Furkan c 4, s..430)Hz. Peygamber'in bu beyanı, bizim, hayatımıza çeki-düzen vermemiz gerektiğini göz önüne seriyor. Çünkü bu hayat ve ölüm boş yere ve gayesiz olarak yaratılmamıştır Hayat anlamsız bir varoluş olmadığı gibi, ölüm de hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayatın kendisi, hayatın sahibi yaratanın istediği şekilde hayırlı bir faaliyet alanı, ölümse bu kazanılan hayırların, bu güzel faaliyetlerinin karşılığının bulunulacağı, ebed, yani sonsuzluk alemine geçişi sağlayan bir kapıdır, bir dönüm noktasının kendisidir. 
Hayat ne kadar gerçekse ölüm de o kadar gerçektir. Ölüm bizlerin dünya hayatının lambasını söndürürken, ahiret hayatının lambasını aydınlatan bir anahtar olmalıdır. Aslında herşey bu alemde kazanılmakta yahutta kaybedilmektedir. İnsan, ahiretini dünyada kazanmakta, kazandığı gibi, dünyasını da ahirete imanı sayesinde düzeltir ve mamur eder. 
 Allah'u Teala İnsanların dünya ve ahiret mutluluğu için, onlara rehberlik etmeleri için Peygamberler göndermiştir. Ölüm ve ölüm sonrası hakikatlar konusunda gönderildikleri toplulukları gerekli uyarılarda bulunmuşlardır. Öyle ki her Peygamber masumiyet sıfatlarına rağmen ahiret için diğer insanlardan daha çok çalışmışlardır.  Hz. Peygamber (sas) de ashabını ve ümmetini, insanlığı ölüm ve ölüm sonrasındaki gerçekler ve zorluklar konusunda, hesabın varlığı konularda hep uyarmıştır.  Kuranı Kerim de Cenab-ı Allah " Ey iman edenler! Allah'a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın. (evet)Allah'a itaatsizlikten sakının. Şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır" (Haşr suresi 49/18) buyurarak bir yerde ebedi hayata, ölüm sonrası için hazırlık yapmayı emretmektedir. Abdullah b.Ömer (r.a) Peygamberimize "İnsanların en akıllısı ve olgunu kimdir" diye sorar. O da "Ölümü çok anan ve onun için en çok hazırlananlardır. Bunlar dünyanın şerefli ve ahiretin kerametini birlikte götürürler" Ayrıca "İnsan ölünce onu mezara kadar üç şey takip eder. Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri onunla kalır.O da ameli." " Bu dünyada yabancı bir kişi yada yolcu gibi olduğunu bil" " Ben bu dünyada garib bir yolcuyum, adeta ağacın altında gölgelenip sonra yoluna devam eden bir yolcu gibiyim" buyurarak ölüme ve ölüm sonrası konusunda nasıl davranılması konusunda uyarılarda bulunmuştur. Öyleyse ölüm unutulmamalı ve insan her zaman hazırlıklı olmalıdır. Nasıl hazırlanacağız? sorusunun cevabını ise Mevla'nın buyruğunda " Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih amel, iyi iş) yapsın ve Rabbine hiç bir kimseyi ortak koşmasın" (Kehf suresi

18/110) beyan bulmaktadır.

Mehmet KAPUCU 
Bayat Müftüsü