Manastır'daki Kadı Mahmud Camii (Yeni Cami), Osmanlı döneminde 1558 yılında inşa edilen ve Türk-İslâm mimarisinin bölgede önemli bir sembolü olarak kabul edilen bir yapıdır. Ancak, caminin tarih boyunca maruz kaldığı fonksiyonel değişiklikler hem dini hem de kültürel mirasa yönelik ciddi müdahaleler olarak değerlendirilmektedir. Komünizm döneminde devlet tarafından el konulan cami; önce depo, ardından sanat galerisi olarak kullanılmış ve bu süreçte ibadethane özelliğini yitirmiştir. Kuzey Makedonya'nın 1991'de bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, özellikle İslâm Dini Birliği, caminin iadesi ve ibadet yeri olarak yeniden açılması yönünde sürekli talepte bulunmuştur. Ancak bu talepler, yetkili makamlar tarafından bugüne kadar dikkate alınmamıştır.  
1998 yılında Kuzey Makedonya Parlamentosu'nun vatandaşlıktan çıkarma yasasını kabul etmesinin ardından, ülkedeki Müslüman toplum, dini ve kültürel haklarına yönelik artan baskılara karşı daha güçlü bir şekilde sesini yükseltmiştir. Buna rağmen, Kadı Mahmud Camii yıllarca "Sanat Galerisi" olarak kapalı tutulmuş, geçtiğimiz günlerde Müslüman toplumuna danışılmadan, Manastır Enstitü ve Müze Kurumu tarafından "Hristiyan ve İslâm Kültür Mirası Müzesi"ne dönüştürülmüştür. Bu karar, yalnızca caminin kutsiyetine yönelik bir ihlal olarak değil, aynı zamanda dini ve kültürel çeşitliliğe yönelik bir tehdit olarak da değerlendirilmektedir.  
Kadı Mahmud Camii'nin ibadethane kimliğinden uzaklaştırılması, dini mekanların asli fonksiyonlarını koruma gerekliliği ve dini inançlara saygı konularında uluslararası hukuk ve insan hakları normlarına aykırı bir durum ortaya koymaktadır. UNESCO, kültürel mirasın korunmasına yönelik ilkeleri, kültürel yapıların özgün işlevlerinin korunmasını temel bir gereklilik olarak vurgulamaktadır. Ancak Kuzey Makedonya Kültür Bakanlığı ve ilgili kurumların, caminin Müslüman toplumuna iadesi yönündeki meşru talepleri görmezden gelerek yapıyı bir müzeye dönüştürmesi, dini özgürlükler bağlamında ciddi bir ihlal anlamına gelmektedir.  
Dini mekanlaryalnızca fiziksel yapılar değil, aynı zamanda toplumsal hafızanın, kimliğin ve aidiyetin inşa edildiği alanlardır. Bu bağlamda camilerin asli işlevlerinden uzaklaştırılması, toplumun manevi değerlerini zedelemekte ve toplumsal barışa zarar verme potansiyeli taşımaktadır. Kuzey Makedonya, çok kültürlü yapısının gereği olarak dini ve kültürel çeşitliliği koruma ve toplulukların haklarını gözetme sorumluluğunu taşımaktadır. Ancak Kadı Mahmud Camii örneğinde olduğu gibi dini ve kültürel mirasa yönelik bu tür müdahaleler, toplumlararası hoşgörüyü zayıflatmakta ve uluslararası alanda ciddi eleştirilere yol açmaktadır.  
Kuzey Makedonya'daki İslâm Dini Birliği ve Müslüman toplum temsilcileri, Kadı Mahmud Camii'nin müzeye dönüştürülmesine yönelik bu karara şiddetle karşı çıkmakta ve bu kararın derhal iptal edilmesini talep etmektedir. Camide kutsiyetine aykırı her türlü faaliyetin durdurulması, yapının aslına uygun şekilde yeniden ibadete açılması ve Müslüman toplumuna devredilmesi yönünde çağrılar yapılmaktadır. Ayrıcabu sürecin ülkedeki diplomatik misyonlar ve uluslararası kültür kurumlarının desteğiyle çözüme kavuşturulması gerektiği vurgulanmaktadır.  
İslâm Dini Birliği, dini mekanların korunmasının yalnızca Müslümanlar için değil, tüm toplum için bir barış ve hoşgörü zemini yaratacağını ifade etmektedir. Medeni ve hoşgörülü bir toplumun inşası, ancak açık diyalog, kurumsal işbirliği ve her inananın dini duygularına saygı gösterilmesiyle mümkündür. Kadı Mahmud Camii'nin yeniden ibadethane işlevine kavuşması, yalnızca dini özgürlüklerin korunması açısından değil, aynı zamanda Kuzey Makedonya'nın uluslararası itibarını güçlendirmek açısından da önemli bir adım olacaktır.  
Sonuç olarak Kuzey Makedonya hükümetinin bu yanlış karardan bir an önce dönmesi ve Kadı Mahmud Camii'ni aslına uygun şekilde yeniden ibadete açması, ülkede toplumsal barışın ve dini özgürlüklerin tesisi açısından bir zorunluluktur. Bu adım hem Müslüman toplumun haklarının gözetilmesi hem de ülkenin çok kültürlü kimliğinin korunması adına önemli bir kazanım olacaktır. Kuzey Makedonya'nın dini ve kültürel mirasın korunmasına yönelik sorumluluklarını yerine getirmesi, tüm toplumlar için hoşgörülü ve kapsayıcı bir geleceğin inşasına katkı sağlayacaktır.