Bosna-Hersek'in bağımsızlık mücadelesi, yalnızca askeri ya da diplomatik bir savaş değil; tarihsel ve kültürel değerlerin entelektüel bir strateji ile yeniden tanımlandığı bir süreçtir. Bu mücadelenin önderi Alija Izetbegovic, Sırp milliyetçiliğinin Bosna'nın devlet olma hakkını reddeden iddialarına karşı, Bosna'nın köklü devlet geleneğini ve kimliğini 14. yüzyıla dayanan tarihsel bir savunma ile ortaya koymuştur. Özellikle Bosna Krallığı'nı kuran Kral I. Tvrtko Kotromanic'in mirası, Aliya'nın hem ülke içinde hem de uluslararası arenada geliştirdiği bağımsızlık savunusunun temel dayanaklarından birini oluşturmuştur.
Bosna'nın tarihsel bağımsızlık geleneği, 1377 yılında Kral Tvrtko'nun Bosna Krallığı'nı ilan etmesi ve krallığın zambak figürü ile temsil edilmesiyle somutlaşmıştır. Bu zambak ikonlu bayrak, 1991 yılında Bosna'nın bağımsızlık ilanında yeniden kullanılacak kadar güçlü bir sembol haline gelmiş ve Alija'nın liderliğinde, Boşnak kimliğinin tarihsel bir temsili olarak bağımsızlık mücadelesinin merkezine yerleşmiştir. Tvrtko'nun tarihi sembolleri ve mirası, Bosna'nın yalnızca Yugoslavya'nın bir parçası değil, kendine özgü bir tarih ve kültüre dayanan bir devlet olduğunu dünyaya anlatmak için Alija'nın elinde güçlü bir argümana dönüşmüştür. Saraybosna'da Kral Tvrtko Kotromanic'in heykelinin dikilmesi, bu tarihsel bağımsızlık bilincinin sembolik bir ifadesi olarak günümüzde de önemini korumaktadır.
Ancak Bosna, günümüzde etnik ayrışmalar, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik sorunlarla yüz yüzedir. Dayton Anlaşması sonrası süregelen çok etnisiteli yapı, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve toplumsal gerilimlerin çözümüne engel teşkil etmektedir. Bu durum, Alija'nın tarihsel vizyonunu bugünün sorunlarına ışık tutacak stratejilerle yeniden ele almayı gerektirmektedir. Öncelikle, Bosna'nın çok kültürlü geçmişine dayanan ortak bir "ulusal kimlik" inşa edilmesi, etnik ayrışmanın üstesinden gelmek için önemlidir. Tvrtko'nun döneminde Bosna Krallığı, farklı etnik grupların bir arada yaşadığı bir yapı olarak tanınmaktaydı ve bu miras günümüz Bosna'sında birleştirici bir unsur olarak yeniden canlandırılabilir. Boşnak, Hırvat ve Sırp unsurların kendilerini bu ulusal kimliğin bir parçası olarak görmesi teşvik edilmelidir.
Ayrıca uluslararası toplumla ilişkilerin güçlendirilmesi Bosna'nın istikrarı için elzemdir. Alija'nın tarihsel sembolleri etkili bir diplomatik araç olarak kullanması gibi Bosna'nın Avrupa Birliği sürecini hızlandırarak ve bölgesel işbirliklerini artırarak, uluslararası arenada kimliğini güçlendirmesi gerekmektedir. 
Anlaşmazlıkların çözümünde Bosna-Hersek'in tarihsel mirasından ve ortak kimliğinden faydalanmak, yalnızca gençlere yönelik eğitimle sınırlı kalmamalıdır. Bosna'nın karşı karşıya olduğu en temel sorunlardan biri, özellikle Sırp ve Hırvat ayrılıkçı grupların ülke bütünlüğüne yönelik tehditleri ve bu grupların siyasi güç dengelerini Bosna'nın zararına olacak şekilde kullanmasıdır. Bu ayrılıkçı hareketlerin üstesinden gelinmesi için birkaç güçlü strateji hayata geçirilebilir.
Öncelikle, Bosna'nın siyasi yapısının merkezileştirilmesi ve federal sistemin güçlendirilmesi gerekmektedir. Dayton Anlaşması ile ortaya çıkan karmaşık yapının, ayrılıkçı grupların kendi bölgelerinde bağımsız hareket etmelerine imkân tanıması, ülke içindeki etnik ayrılıkları derinleştiren bir unsur haline gelmiştir. Merkezi yönetimin güçlendirilmesi, bölgesel yönetimlerin Bosna'nın bütünlüğünü tehdit edecek şekilde hareket etmesini önleyebilir. Sırp Cumhuriyeti ve Hırvat çoğunluklu bölgelerde federal hükümetin otoritesinin daha fazla hissedilmesi, ayrılıkçı eğilimlere karşı bir denge oluşturacaktır.
İkinci olarak, etnik ayrılıkçılıkla mücadele için uluslararası destek kritik önem taşımaktadır. Alija Izetbegovic'in Bosna'nın bağımsızlık mücadelesinde uluslararası kamuoyunu yanına çekerek kazandığı diplomatik başarı, günümüzde de Bosna'nın etnik bütünlüğünü korumak adına örnek alınmalıdır. Bosna, Avrupa Birliği ve NATO üyeliği süreçlerini hızlandırarak bu tür ayrılıkçı akımlara karşı daha korunaklı bir yapıya kavuşmalıdır. Aynı zamanda, bu tür yapılarla daha güçlü işbirlikleri, ayrılıkçı hareketlere karşı caydırıcı bir etki oluşturacaktır. Uluslararası destek, yalnızca askeri ve ekonomik anlamda değil; aynı zamanda insan hakları, hukuk ve demokratik normların korunması yoluyla da ayrılıkçılığa karşı Bosna'nın lehine bir denge yaratacaktır.
Son olarak, Bosna genelinde ortak tarihsel ve kültürel projelerin desteklenmesi, ayrılıkçıgrupların etkisini azaltmak için etkin bir araç olacaktır. Ortak etkinlikler, kültür festivalleri ve tarihsel anmalara ayrım yapılmaksızın her etnik grup dâhil edilmeli; Boşnak, Sırp ve Hırvat toplumları arasında köprü kuracak, ortak değerleri öne çıkaracak projeler desteklenmelidir. Saraybosna'da Kral Tvrtko Kotromanic heykeli gibi tarihsel sembollerin tüm etnik grupların mirası olarak tanıtılması, Bosna'nın her köşesinde ortak bir aidiyet duygusu geliştirecektir.
Bosna-Hersek, Aliya İzetbegoviç'in savunduğu gibi güçlü bir tarihsel birikime ve devlet geleneğine sahip, çok kültürlü bir yapı olarak varlığını sürdürmelidir. Bunun için hem ulusal kimliği pekiştiren hem de etnik ayrılıkçılığın etkilerini azaltan stratejilerin hızla uygulanması gerekmektedir.