Allah (cc) biz insanları yarattıktan sonra yalnız ve başıboş bırakmamış, sorumluluk sahibi olduğumuzu bildirirken iyinin, doğrunun, yanlışın, güzelin, hakkın ve hakikatin neler olduğunu bildirmek üzere peygamberler ve kalıcı olması için de ilahi kitaplar göndermiştir.
Kur'an'dan önce gönderilen ilahi kitapların asıllarının bir kısmının çeşitli nedenlerden dolayı tahrif olduğu tarihi bir gerçektir. Bir bütün halinde gönderilmiş olmaları, okuma yazma bilenlerin az olması, ezberlen ilmemeleri, Yahudilerin lanetli bir toplum olmaları, Hz İsa üzerinde Roma İmparatorluğunun ağır baskısının olması… (bu baskı ise 313 yılına kadar devam etmiştir) Roma imparatoru Konstantin bakar ki halkın büyük bir çoğunluğu Hıristiyan olmuş fakat baskılar devam ediyor. Sosyal bir patlamanın olabileceğinin ihtimalini görünce de baskıları kaldırarak, Hıristiyanlığı serbest bırakır. Bunun üzerine de mantar biter gibi İncillerin ortaya çıktığını ve bir kargaşanın olduğunu görür. İnsanları tek bir inanç akidesi etrafında toplamak için 325 yılında İznik'te bir konsül toplar. Herkes elindeki İncili getirsin, incelemenin sonucunda kimin getirdiği İncil gerçek İncil olarak kabul edilirse ona ödül olarak bin altın verileceğini vaat eder. Bin kişilik ilim ve din adamları heyetinin uzun incelemeleri sonucunda gerçek İncil bulunamaz, fakat ona en yakın Matta, Markos, Luka, Yuhanna İncilleri bırakılır. Konstantin o dördü de teke indirilmesini ister. Birinde olan bir bölümün diğerinde, diğerinde olan bölümünde diğer bir bölümünde olmadığı için teke indiremezler. Yüce Rabbimiz diğer kitapların başına gelenlerin Kur'an'ın başına gelmeyeceğine dair güvence vererek Hicr 9'da "… Onun koruyucusu elbette biziz" buyurarak Kur'an'ı Kerim'in, kıyamete kadarki bütün zaman ve mekâna hitap edebilecek bir özellikte gönderildiğini bildirir.
Kur'an'ı Kerim'e baktığımız zaman bize hangi konularda bilgi verir? Kur'an, hayatımızı kuşatan Her alanda bilgi verir. Enam sur. 38'de "…Biz kitapta (Kur'an'da) hiçbir şeyi eksik bırakmadık." İsra sur. 9'da ise "Gerçekten bu Kur'an, en sağlam (en doğru)yolu gösterir. İnsanları müjdele" buyurulur. Kur'an'ı Kerim bize iman esaslarını öğreten ana kaynaktır. Allah'ın varlığı, ahiret, Cennet, Cehennem, daha önce gönderilen ilahi kitaplar, peygamberler, helak olan kavimler ve nedenleri, farz olan ibadetler, haramlar, helaller, İslâmî aile düzeni, insan hakları, sosyal ilişkiler, kimlerin kimlerle evlenip evlenemeyecekleri, müspet ilimler, insanın neden, niçin yaratıldığı ve yaratılış amacı, evrenin yaratılışından, ruhani varlıklardan, Allah'a nasıl dua edeceğimizden tutunuz da ticaret ahlakına varıncaya kadar Kur'an bize her konuda bilgi ve malumat vererek yol gösterir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz de Kur'an ın mesajlarını bizzat uygulayarak bizlere örnek olmuştur. "…Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan da uzak durun. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir" (Haşr 7)
Kur'an'ın en çok üzerinde durduğu konuların başında Allah'ın birliği gelir. Kur'an'ı Kerim olmasa idi bir yaratıcının varlığına belki aklî muhakememiz ile ulaşabilirdik fakat sorumluluklarımızı bilemezdik.. "De ki Allah birdir. Eşi, benzeri, ortağı, dengi yoktur. O doğmamış ve doğrulmamıştır. Sonradan yaratılanlara benzemez" (İhlas sur) "İşte bu (Kur'an) kendisi ile uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek İlah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir." (İbrahim 52) "Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka İlahlar bulunsaydı, yer ve gök kesinlikle bozulup gitmişti…" (Enbiya 22) buyurulur. İmamı Mâturidi "Eğer Allah biz insanlara ilahi kitap ve peygamber göndermese idi bile yine de Allah'a imandan sorumlu olurduk, çünkü Allah bize akıl vermiştir" der ve Kur'an'daki Hz. İbrahim örneğini verir. Hz. İbrahim çocuk yaşta iken, bir gece ilk defa dışarıya çıkar ve yıldızlara bakarak "benim bir yaratıcım olmalı, o da bu yıldızlar" der. Daha sonra ay doğar, bakar daha büyük ve parlak, "bu olmalı" der. Sabah güneş doğar, bakar ki daha büyük ve de daha da parlak, "herhalde bu der" akşam olup onun da kaybolduğunu görünce "doğan ve batan, kaybolan şeyler benim Rabbim olamaz. Bunları sırası ile doğduran ve batıran bu muazzam nizamı sağlayan, bunların üzerinde ilahi bir güç olmalı ki o da Allah'tır" diyerek akli muhakeme ile Allah'ın varlığına ve birliğine ulaşır. Bu olay En'am sur. 75-79 ayetlerinde anlatılır. İmam'ı Mâturidi bu ayetlere istinaden Allah ilahi kitap ve peygamber göndermese idi bile yine de Allah'a imandan sorumlu olurduk, fakat ibadetlerden sorumlu olmazdık, çünkü ibadetlerin neler olduğunu ve ne zaman ne şekilde yapılacağını bilemezdik, der. Bu konuda İmam'ı Hasan el-Eş'arî ise "Biz insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler göndermedikçe azap etmeyiz" ayetini delil kabul ederek ilahi kitap ve peygamber gönderilmeseydi Allah'a imandan sorumlu olmazdık diyerek farklı bir görüş ortaya koymuştur.
Kur'an tüm insanlığa açıkça bir öğüttür. Maddi ve manevi hayatın en doğru şekilde anlaşılabilmesi için şaşmaz bir kılavuzdur. Kur'an'ın rehberliği sadece inanç, ibadet ve ahlak değil, hayatımızın bütün alanını kuşatan bir hayat nizamıdır. Peygamberimiz; "Kur'an her derde devadır, apaçık bir nurdur, zikri hâkimdir ve en doğru bir yoldur" Muhakkak ki sözün en doğrusu Allah'ın kitabı, yolun en güzeli de Muhammed'in yoludur.
Cemal Oğuz Öcal da Kur'an'ı Kerim'le ilgili şöyle der.
Rabbimizin sözüdür, dinimizin özüdür
Verdi ondan ilk haber, adı güzel peygamber
Her kapıyı açan o, bize rahmet saçan o
Etmiştir ona iman, milyonlarca Müslüman.