Bir ay önce (14-23 Ekim 2022)Çorum Kitap Kültür Günleri kapsamında “herkes okusun diye” sloganıyla 80 yayın evi, 100 yazarın katılımıyla kitap fuarı olmuştu. Çorum Belediyesi’nin organize ettiği fuar dolu dolu geçmişti. İki defa katılma fırsatı bulmuştum. Bir yazarın söyleşisine katılmış, bir yazarın da söyleşisine kulak misafiri olmuştum.
Kendi çapımda dikkatimi çeken 4 kitap satın almıştım. Nurettin Topçu’nun İsyan Ahlakı, Ali Şeriati’nin İnsanın Dört Zindanı, Burhan Bozgeyik’in Meşhurların Son Anları, Bahadır Yenişehirlioğlu’nun Kanaviçe’si.
Ahmet Muhtar Büyükçınar’ın Hatırat’ını almak nasip olmadı. Onu alan/olan bir arkadaştan ödünç yoluyla kısa vadede okumak isterim.
İsyan Ahlakı’nın arka sayfasından bir pasaj:
“Biz hem uysallığa, hem de anarşizme karşıyız. Her türlü toplum gerçeğinin her şey olduğu anlayışına karşı olduğumuz kadar, bencil ve katı ferdiyetçiliğin de karşısındayız. Ferdin sadece bütün iradeleri aynı şekilde belirleyen bir irade karşısındaki uysallığını kabul ediyoruz.”
“Bize göre selamet, tarih ve insanlıkla birlikte tarihin ve insanlığın var oluş sebepleri içinde bulacakları bir mutlak’a bağlanmaktan ibarettir.” …
Bu vesileyle Çorum belediyesi yetkililerine teşekkür ediyorum.
**
Gelelim Süleyman Çelebi paneline.
Moderatörlüğünü Çorum İlahiyat dekanı Prof. Dr. Abdullah Çolak’ın yaptığı panel, Bursa İlahiyat’tan Prof. Dr. Bilal kemikli ile Çorum İlahiyat’tan Doç. Dr. Seydi Kiraz’ın katılımıyla 12 kasım 2022 gerçekleşti. Nefis bir panel oldu. Bu arada panele renk katan Çorum Müftü yardımcısı Adnan Zeki Bıyık’ın şefliğindeki Süheyb-i Rumi korosunu unutamayız.
“Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salavat okuyandır” mealindeki hadis-i şerifini hatırlatan moderatör Abdullah Çolak hoca, halk arasında “mevlid” olarak bilinen “Vesiletün Necat”adlı Süleyman Çelebi’nin eserinin çok okunma sebebini zikri geçen hadise dayandırdı. Çok konuşmadı. Keşke kendi zaviyesinden mevlid hakkındaki düşüncelerini paylaşsaydı. Elbette moderatörlük buna pek izin vermeyebilir ancak panelin sonunda toparlama sadedinde konuşabilirdi. Zira Abdullah hocanın konuştuğu dinlenir.
İlk panelist Doç. Dr. Seydi Kiraz, Süleyman Çelebi’nin Mevlid de her bahrin sonunda “ger dilersiz bulasız oddan necat / Aşk ile derd ile eydin es salat” beytini tekrarlamasını hatırlatması benim için çok dikkat çekiciydi. Çünkü burada “cehennemden kurtulmak istiyorsanız aşk ile salâvat getirilmesi tavsiyesi vardır. Hakikat şu ki mevlidi dinleyenler aşk ile salavat getirirler/getiririz.
İkinci panelist Prof Dr. Bilal Kemikli, imam olan babasının mevlid okumasına karşı çıkışını, sonraları mevlidin yılmaz savunucusu olduğunu anlattı. Özellikle Bursa’ya gittikten sonra adeta mevlidle yatar, mevlidle kalkar.
Bilal hoca, zamanın Bursa Ulu Cami imamı olan Süleyman Çelebi’nin mevlidi Ankara Savaşı’ndan (1402) 5-6 yıl sonra yazdığını, Timur mağlubiyetiyle oluşan moral bozukluğunu düzeltme amacı güttüğünü söyledi. Mevlidin esas yazılış amacının batıni fikirli İran tarafından gelen bir vaizin konuşmasına tepki olarak Peygamberimizin üstünlüğünü ve ona salavatı öne çıkarmak olmakla birlikte Vesilatün Necat’ın(Mevlid) Ankara savaşı sonrası ümera ve avam nezdinde moral takviyesi yaptığını ifade etti.
Mevlidin iki önemli fonksiyonundan bahseden Prof. Dr. B. Kemikli,
1. Mevlid milli mutabakat metnidir
2. Mevlid kurucu bir metindir dedi ve örnekler verdi.
Özellikle Türki Cumhuriyetlerdeki soydaşlarımızın mevlid okuyarak Müslüman
kaldıklarını anlattı.
Mevlid, kültürümüze o kadar yerleşmiştir ki; ölümden doğuma, sünnet merasiminden düğüne, asker uğurlamadan karşılamaya, mübarek gecelere kadar bir bahane bulunup okunduğunu belirtti.
Bilal hoca, mevlidin Hz. Peygamberi merkeze alan bir edebiyatın oluşmasına öncülük ettiğini vurguladı.
Değerli okurlar, panelle ilgili aldığım önemli notları sizlerle paylaştım. Panele katkısı olan kurum ve kuruluşlara teşekkür ederim.
Unutmayalım:
Dün de bu gün de mevlide olmasa bile mevlid okutulmasına farklı gerekçelerle ateş püskürenler var. Bilal hoca kadar olmasa bile mesaisinin bir kısmını bu meyanda harcayan pek çok edebiyatçı, Süleyman Çelebi’nin Mevlidi’nin tertibi, dili, üslubu açısından diğer eserlerden çok daha önemli ve kapsayıcı olduğunu bu sebeple de 600 yıldır Türk dünyasında en çok bilinen, en çok okunan eser olduğunu kabul ederler.
Vesselam.