Kardeşler arasındaki ilişkinin nasıl olacağı çoğunlukla çocukların yetiştiği ortamın özelliğine bağlıdır. Rekabet yerine iş birliğinin ön plana çıktığı bir evde yetişen kardeşler dayanışma ve uzlaşma konusunda daha yetkin olurlar. Aralarında geliştirdikleri bu dayanışma ilişkisi sosyal ortamlara özellikle de okuldaki arkadaşlık ilişkilerine yansıyacaktır. Kardeşler arasında kıyaslamanın olduğu bir evde yetişen çocuklar için rekabet önemli olacak ve benmerkezci, dayanışmadan uzak yetişecektir.
Rekabetçilik kavramına bakıldığında, insanın doğasına aykırı olduğu görülür. Günümüzde rekabet ortamı yeni dünya düzeni gibi görünse de insanın mutlu olabilmesine engeldir. İnsanlığın yaşadığı en büyük sorunlardan biri olan yalnızlığın önemli sebebi bu çağa hakim olan rekabet ortamları ve benmerkezci yaklaşımlar sebebiyledir. Böylesi bir yalnızlık ortamında kardeşe sahip olmak bir bakıma hazine gibidir. Her şeyin konuşulabildiği, duyguların paylaşılabildiği kardeşlik ilişkisi psikolojik bir ihtiyaçtır. Anne-baba olarak kardeşe sahip olmanın getirdiği kazanımları çocuklara açıkça göstermek dayanışma ilişkisine katkı sunacaktır. Kardeşe sahip olan çocuk; paylaşma, dayanışma, iletişim kurma gibi yaşam becerilerinde bir adım önde olma fırsatını yakalayabilir.
Kardeşler arasında dayanışma bilinci oluşturabilmek için anne-babaların eşitlik konusuna önem vermeleri gerekir. Her konuda her kardeşe tam eşitlik sunmak mümkün olmayabilir. Tam bir eşitlik yerine adaleti sağlamak daha öncelikli olmalıdır. Bir çocuğa diğerinden daha fazla ilgi gösterilmesini gerektiren bir durum söz konusuysa diğer çocuğa kendini ayrı tutulmuş, sevilmemiş hissettirilmemelidir. Paylaşılamayan bir oyuncağın kardeşiyle geçirdiği vakitten daha kıymetli olmadığı fark eden çocuklar, kardeşlerini kıskanmaz ve kardeşlerinin hakkı olduğunu bildikleri herhangi bir şeyden pay istemezler.
Kardeşlik ilişkisi birtakım fedakarlıklarıberaberinde getirebilir. Ancak gereken bu fedakarlıklar daha farklı bir değer taşırken fedakarlık yapanın kaybetmediği bir ortam oluşturulmalıdır. Kardeşinin mutlu olacağını bilen kardeşin de kazandığı bir ortam mutlaka oluşturulmalıdır. Fedakarlıkta iki yön bulunmaktadır. İlkinde kişi istemeden de olsa mecburen verici olan taraf olmak zorundadır. İkincisinde ise, isteyerek ve zorlanmadan verici olma söz konusudur. İdeal olan fedakarlık bu yönlü olmalıdır. Aksi takdirde bir süre sonra zorunluluk yüzünden bastırılmış duygular su üstüne çıkacaktır. Bu sebepten kardeşi için fedakarlık yapmak zorunda olan çocuk, mecburi bir fedakarlık gösterirse dayanışma ilişkisinden uzaklaşacaktır. Bunun için anne-babanın çocuklara rol model olması gerekmektedir.
Her ne kadar kardeşler arası dayanışmanın desteklenmesi için fedakarlıkların gösterilmesi gerekse de karşılığı mutlaka verilmelidir. Kardeşinin ihtiyacını öncelikli sayan çocuk, anne-babası tarafından takdir edilirse bu davranışını içselleştirir. Kardeşine gereken iyiliği yapan çocuğun yaptığı iyiliğin hedefe gidip gitmediğini kontrol etmesi öğretilmelidir. Bu durum sosyal hayatı açısından ve iyilik alışkanlığı edinmesi için de gereklidir. İyi niyet göstergesi her zaman iyi sonuçlanmayabilir. Kardeşler arası dayanışmanın oluşması için yapılan iyiliğin sonuçlarının iyi olması, doğru yer ve zamanda yapılmalıdır. Bu yalnızca çocuklar için değil yetişkinlikteki kardeşlik bağı için de geçerlidir. Bazen kardeşin iyiliği için yardım kesilmeli ve gereken sonuçları yaşamasına izin verilmelidir. Diğer türlü gelecekte kendi yerine çözüm bulan kardeşin varlığı kişiyi tembelliğe itecektir. Tüm insanlar tekrarladığı hataların sonuçlarını üstlenecek bir yaşam sürmelidir.
Ailelerin çoğunda büyük çocuk, kardeşlerinin ikinci anne-babası olarak işlev görür. Ebeveyn rolü üstlenerek her şartta kardeşlerine destek olmak zorunda hissederler. Ebeveyn rolü hem büyük çocuğun hem de diğer kardeş ya da kardeşlerin kişisel gelişimi açısından doğru değildir. Büyük çocuk yoğun sorumlulukla beraber kaygı problemleri yaşayabilirken küçük çocuk ise hayat yolunda sorumluluk almaktan kaçınabilir. Rollerin karıştığı bir ailede büyüyen çocuklar kendi ailelerini kurduklarında benzer rol karmaşaları yaşarlar. Küçük kardeşler de büyükler kadar hayat becerileri kazanmak zorundadır.
Kardeşler arası dayanışmayla işleri yoluna koymak önemlidir. Ancak bazen bir kardeşe en büyük yardım, verilen desteğe sınır koyarak onu hayata hazırlamak ve zorluklarla mücadeleyi öğretmektir. Hayatta başarılı olmak önemli bir gerçektir. İyi bir insan olmak ise herkesin sahip olamayacağı bir değerdir. Hem başarıyı hem de iyi biri olmayı destekleyen ve daimi dayanışma ortağı kardeşe sahip olmak ise gerçek hazinedir. Benim de gerçek bir hazineye sahip olmama vesile olan Sezer'e teşekkür ederim.