Özgün köy hayatı ve kültürü, paha biçilmez bir kültürel ve toplumsal zenginlik kaynağıdır. Kırsal kalkınma çabalarında köyde refahın artırılması çalışmaları öne çıksa da, esasen köy hayatında devamlılığın sağlanması, kırsal ve kültürel mirasın korunması ve dolayısıyla sosyo-kültürel, ekonomik ve çevresel etkileşimle oluşan kırsal kültürün sürdürülebilirliği büyük önem taşımaktadır. Buna göre özgün kültürü ve doğal yaşam şekli ile köyler hemen her ülkenin gelenek ve göreneklerini en iyi yansıtan yaşam alanlarıdır.
Toroslarda Kültürün
Korunması Öncelik Olmalı!
Toroslardaki yangınlarla gündeme getirdiğimiz Yörük Türkmenlerin özgün kültürü yaşatma işlevinin mutlaka dikkate alınarak, konuya ilişkin alınacak kararlarda temel hareket noktasının bu çerçeveye oturtulması gerekmektedir. Dolayısıyla "kültürel mirasıyla insan ve yerleşimi dikkate alan kırsal kalkınma anlayışı" önem kazanmakta ve bu bakışla sürecin yönetilmesi uygun olacaktır.
Köy ve kırsal alan tanımına yönelik konular çokça tartışılmakla birlikte 2019-2023 dönemini kapsayan Onbirinci Kalkınma Planı'nda kırsal alan; "iktisadi faaliyette tarımın hâkim olduğu, seyrek nüfuslu ve geniş doğal çevreye sahip yerler" olarak kabul edilmektedir. Yine düşük nüfus yoğunluğu, kentten uzaklık, sosyo-kültürel özellikler, demografik yapı ve idari yapılanma, üretim ve istihdam yapısı, doğal çevre ve kültürel yaşam biçimine gibi göstergeler bakımından da kırsal alanlar kentsel alanlara göre farklılık gösterir. Dolayısıyla Toroslardaki yerleşimler kırsal alan özelliğindedir ve buna göre süreci yapılandırmak gerekir.
Konuyla ilişkili olarak Yaşama Dair Vakıf tarafından hazırlanıp, Küresel Çevre Fonu (GEF), Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile yürütülen "Türkiye'de Yüksek Koruma Değerine Sahip Akdeniz Ormanlarının Entegre Yönetimi Yaklaşımı Projesi" kapsamında Orman Köylülerinin Sosyo-Ekonomik Yapısının Araştırmasında (2018) elde edilen bulgulardan da hareketle özellikle denizden yükseklik (rakım) ile gelir düzeyi ilişkisi beklendiği gibi sonuçlar vermiştir. Buna göre yükseklere çıkıldıkça geçim kaynağı çeşitliliğinin azaldığı ve hane gelir seviyesinin düştüğü görülmüştür. Yine Orman köylerindeki hanelerin 1/4'ü açlık sınırının altında gelire sahipken, 750 metre ve altında rakıma sahip köylerdeki hanelerde bu oran ortalama %15 ve 750 metre ve üstünde rakıma sahip köylerde aynı oran %38'dir. Bir başka önemli konu ise; orman köylerinin %59'unun toplam gelirleri içinde orman gelirlerinin oranı %1'in altındadır. Dolayısıyla, köylerin yaklaşık %60'ının orman ile ekonomik ilişkisi yok denecek kadar azdır. Orman köylerinin yaklaşık %20'sinde ise orman gelirleri toplam gelirler içerisinde yüksek bir paya (%15'in üzerinde) sahiptir. Bu durum Torosların yüksek kesimlerini yurt edinmiş yerleşimlerde yaşayanlara geçim kaynağı çeşitlendirici ve hane gelirini artırıcı çalışmalara yönelinmesini gerektirmektedir.
Bu kapsamda konu ele alındığında; Yörük Türkmen köyler önemli ölçüde yüksek kesimlerdedir ve bu köylerde yaşayan çiftçilerin tasarrufunda bulunan alanların yeter gelir sağlayacak hale getirilmesi ve bu köylerde refahın artırılması gerekmektedir. Burada özellikle tarımsal ormancılığın (agroforestry) sağlayacağı faydalar da dikkate alınarak tarımsal alanların geliştirilmesi ve/veya genişletilmesi önemli olacaktır ve esasen çiftçi aileleri için yeter gelir sağlayacak bir üretim sisteminin düzenlenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede orman içi alanlarda tarım yapılabilecek "ormanla dost tarım" ya da "orman dostu tarım" diyebileceğimiz nitelikte ve mera olarak kullanılabilecek alanların biyolojik çeşitlilik, eğim/erozyon, toprak profili ve varlığı ve diğer teknik konuların dikkate alınarak örneğimizden hareketle Yörük köylerine tahsis edilmesi doğru olacaktır. Burada köylerin yerleşim alanını çevreleyen en az 1 km'lik mesafedeki alanların orman köylüsünün tasarrufuna ve sorumluluğuna bırakılması üzerinde çalışılarak orman köylülerinin gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesine yönelik gelişmelere ortam hazırlamak uygun olacaktır. Burada esasen katılımcı kalkınma yaklaşımları kapsamında tarımsal ormancılık, sosyal ormancılık ve çiftlik ormancılığı ve diğer sistemlerin artılarını bir araya getiren kültürel mirasıyla insan odaklı bir bakışla katılımcı kırsal kalkınma yaklaşımları üzerinde durmak gerekiyor.
Kalkınma Politikaları ve Gelişmişlik Farkı
Ülkelerin kalkınma politikalarının temelinde yer alan; kent-kır arasındaki ekonomik gelişmişlik farklarının azaltılması hatta sıfırlanması pek çok değişkenle bağlantılıdır. Özellikle kıra ait sosyo-kültürel özelliklerin korunması, kırsal nüfusun yerinde kalkındırılması ve bir başka ifadeyle göç ve işsizlik gibi temel sorunları yerinde çözmek gerekmektedir. Konuyla ilişkili olarak Yörük köylerinde refahın artırılmasıyla birlikte Yörük kültürünü yaşatma ve kalkındırma çabalarının Kamu inisiyatifliyle, akademi ve Yörük Türkmen sivil toplum kuruluşlarının da yer aldığı çok disiplinli bir anlayışla yürütülmesi arzu edilen sonuçlara ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Burada önemli olanın özgün kültürü yaşayarak koruyan Torosları yurt edinen Yörük Türkmenlere çok özel önem vererek refah düzeylerini geliştirmek olmalıdır.