Dünya yaşanası, hayat sarılası zenginliklerle dolu. Zenginlik var olmasına var da, ne kadar farkındayız, ne kadar hissediyoruz o da tartışılır aslında.
Hayat bir sürü olumsuzlukları barındırıyor olsa da güzelliklerini inkar etmek ne mümkün.
Kış önündeyiz, sonbaharı yaşıyoruz. Aklımız erdi ereli gördüğümüz mevsim geçişleri, aslında yeni bir doğumun müjdeli sancıları gibi.
Yeşilin dönüşümünü yaşıyoruz. Aslına bakarsanız bu mevsimin adı hüzün mevsimi. Tabiat garip bir hüznün pençesinde sararıp soluyor. Soluyor solmasına da, solarken bile gülümseyen yüzünü eksik etmiyor bizlerden.
Beton yığınları arasına sıkışan ruhumuzu, doğanın binbir renge bürünmüş senfonisine çevirmeyi başarabilirsek, tıpkı ay çiçeklerinin yüzünü güneşe döndüğündeki huzuru yakalamış oluruz.
Dört mevsimi yaşamanın şükrüyle bakabilirsek çevremize, bu cennet ülkenin bize sunduğu tüm nimetleri doyasıya yaşama fırsatı bulacağımıza yürekten inanıyorum.
Hazanın solan yapraklarındaki muhteşem renklerle yekpare bir tabloya dönüşen tabiatın ruhunuza katacağı güzellikler hiç solmasın.