Müzakere-dertleşme
Sayın Hocam,
Kapsamlı bir yazı yazmışsınız. Teşekkür ederiz. Maalesef bu yazıda zikredilen pek çok şeylerin Türkiye şartlarında pratikte bir karşılığı yok. Kadınlar sokak ortasında herkesin gözü önünde hakaret, taciz, cinayet vs her türlü muameleye maruz kalıyor. Küçücük kız çocukları bile kaçırılıyor. Kadının bu toplumda hiçbir değeri yok. Pek çok anne artık kız çocuklarının evlenmesini teşvik etmiyor; kocası ve kocasının ailesi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmasın diye. Yazınız çok güzel ama pratikte karşılık bulması için her birimiz neler yapmamız gerekiyor buna da odaklanmamız lazım. Artık şartlardan yılıp o kadar çok yurt dışına taşınan aşırı zeki ve tahsilli tanıdığımız hanımlar genç kızlar var ki. Çok güzel bir neslin çok güzel insanlarını kaybediyoruz. Ne yapmamız lazımsa hepimiz tek tek elimizi taşın altına koyup şimdi şu anda yapmamız lazım.
Saygılarımla, Dr. Nilgün Görken
Katkım
Nilgün Hanımefendi’nin derdi hepimizin derdi, ortaya koyduğu problem de hepimizin problemi olmalıdır. Savunmacı bir yaklaşımla derdin üstünü örtmek de doğru değildir, “İslâm’da şöyledir, böyledir” diyerek toplumda amelî bakımdan karşılığı olmayan vaazlarla yetinmek de derde çare olmamaktadır.
Bir eğitimin, bir ıslahatın ideal olanı ve tamamı yapılamıyorsa, yapılabilecek olanı da terk etmek hikmetle bağdaşmaz ve ehlini sorumluluktan kurtaramaz.
İslâm dünyasında ve ülkemizde dinimizim istediği, Peygamberimiz’in (s.a.) örneklik ve rehberlik ettiği İslâm Ailesi’nin yaygın ve çoğunlukta olduğunu söylemek mümkün değildir.
Bilgi, şuur, iman, sorumluluk ve azim sahibi Müslümanlara düşen eğitimdir.
Bir yandan devlet, yetkiyi ve imkânı kötüye kullanmayı asgarîye indirecek hukuki ve güvenliğe ait tedbirleri alacaktır, almalıdır. Diğer yandan sıfatlarını açıkladığım Müslümanlar hem kendilerini, hem de çocuklarını ve diğer Müslümanların çocuklarını iyi Müslümanlar olarak yetiştirmek için usulünce olanca gayretlerini sarf etmelidirler.
Devletin eksik bıraktığı, yanlış yaptığı eğitimi, sivil toplum olarak gerekli kurum, kuruluş ve araçlarla tamamlamak farzdır.
Bunlar yapılırsa iyiler çoğalır, kötüler azalır, kötülükler kısmen engellenir; mevcut şartlarda yapılabilecekler de bundan ibarettir.
Sorular
SORU-1
Hocam selâmun aleyküm, size bir sorum var. Altın karşılığı sanal para bitcoin çıkartılıp piyasada kullanılabilir mi? Yoksa bu sistemde spekülatörler işlem yapabilir mi? Kendim 15 sene müddetle faizsiz sandık işlettim, acaba diyorum ki, insanlara nasıl faydalı olabiliriz?
CEVAP
Para olarak kullanılacak bir gerçek veya sanal varlığın sağlam bir karşılığı olmalı ve devlet bunu para olarak kabul etmelidir. Bu şartlar bulunursa söylediğiniz olabilir.
Bu şartlar bulunmadığı halde çıkarılan dijital-sanal paralar para değildir, kötüye kullanmaya açıktır.
İnsanlara faydalı olmak istiyorsanız ve belli bir ticari alanda ehliyetiniz, yetişmişliğiniz varsa şirket kurarsınız, bu şirketi halka açar sermaye toplarsınız, bu sermayeyi, âlimlere sorarak helâl ve caiz olan işlerde kullanır ve nemalandırırsınız, yatırım yapan sermaye sahipleri kâra ve zarar katılırlar.
SORU-2
Memuriyete başladığım süreçte yapılan zorunlu bireysel emeklilikten çıktım. Burada 1 yıl boyunca biriken paranın tamamı haram mıdır? Kendim kullanamam mı? Bes’te biriken paranın üçte birini tasadduk edip geri kalan üçte iki parayı kendim kullanmamda dinen bir mahsur var mıdır?
CEVAP
Sizden kesilen paranız ile bunun enflasyon farkını alırsınız.
Nemasının da haram olan (mesela banka faizi, tahvil faizi vb.) kısmını alır yoksullara dağıtırsınız. Nemanın helâl olan kısmı da vardır (meşru hisse senedi, kira sertifikası vb.) bunu da kendiniz için alırsınız.
SORU-3
Bir: 5 yıldır ev almak için katılım bankası sonrasında ise Eminevim gibi kuruluşlar vasıtasıyla para biriktirmeye çalışıyorum ama ülke olarak sürekli artan pahalılık Türk parasının değer kaybetmesi vb. ekonomik krizler nedeniyle mutedil/vasat istediğim bir ev alamadım. Şimdi de yine aynı hedefimi gerçekleştirmek için paramı vakıf katılım altın hesabıyla değerlendirmek istiyorum. Acaba 5 yıldır ev almak için biriktirdiğim paraya zekât düşüyor mu?
İki: Altın katılım hesabı açmak caiz mi?
CEVAP
Bir kimsenin, havaic-i asliyye denilen ihtiyaçlarını karşılamak üzere biriktirdiği paraya zekât düşmez diyen fıkıhçıların görüşünü tercih ediyorum.
Katılım bankalarında altın hesabı açmak caizdir; bu hesaplar, şer’î danışma kurullarına danışılarak işletilmektedir.