8 Kasım 2022 tarihinde Cenab-ı Hakkın rahmetine kavuşmuş olan Yahya Acar Bey, yıllarca Çorum İmam Hatip Lisesi’nin müdürlüğünü yaptı. Adil, şefkatli ve dengeli bir müdür idi.
Yahya Acar, 1944 yılında Cemilbey nahiyesinin Balyakup köyünde doğmuştur. Babasının adı Haşim, annesinin adı Rahime’dir. İlkokulu Cemilbey İlkokulu’nda okumuştur. Ortaokul ve liseyi Çorum Lisesi’nde bitirmiştir. Ondan sonra bir öğretmeninin de etkisiyle 1963 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi’ne kaydolmuştur.
Fakülte döneminde Atatürk Öğrenci Yurdunda kalmıştır. İhtilal döneminde bile burada okumaktan vazgeçmemiştir.
1967 yılında İlahiyat Fakültesi’nden mezun olunca Çorum İmam Hatip Okuluna atanmak istemiştir. Ancak o dönemde Din Eğitimi Genel Müdürlüğü’nde Personel ve Atama İşleri Şube Müdürü olan Necmi Şamlı Bey, Çorum Lisesi’nde din dersi öğretmenine ihtiyaç var diyerek oraya atamıştır. Aynı yıl Fikriye hanımla evlenmiş, Yakup ve Gülsüm adlı çocukları dünyaya gelmiştir.
Yahya Acar Bey, o dönemde İmam Hatip Okulu’nda da Siyer dersine geliyordu. O yıllarda okulumuzda gördüğümü çok iyi hatırlıyorum.
Çorum Lisesi’nde din dersinin yanı sıra Felsefe grubu derslerine de girmeye başladı. Bu sırada Fevzi Gökeşme liseye müdür olmuştu. Yahya Acar’a müdür yardımcılığı teklifinde bulunmuştu. Böylelikle idareciliğe başlamış oldu. Lisede bir süre müdür yardımcısı ve başyardımcısı olarak görev yaptı. O dönemde de İmam Hatip Lisesi öğretmenleriyle muhabbeti iyiydi. O yıllarda Çorum’da kargaşa hakimdi. Olaylar bütün eğitim kurumlarını sarmıştı. 1980 ihtilali, olayları dindirse bile bataklığı kurutamadı. Önce olaylar nedeniyle, sonra da sıkıyönetim uygulamalarıyla herkes diken üstündeydi. Öğretmen ve öğrenciler arasında fikir ayrılıkları ve gruplaşmalar vardı.
İşte böyle bir ortamda Mehmet Yıldırım Hocamızın tayini Gemlik’e çıktı. Müdür Başyardımcısı Nurettin Doğmuş, vekaleten müdürlük görevini yürüttü. Nurettin Bey herkese eşit mesafedeydi. Müdürlük girişiminin olduğunu hiç duymadık. Hayırlısıyla bir işveren/müdür gelseydi derdi.
Bu arada bir çok spekülasyon havada uçuşuyordu. Ankara’dan, Amasya’dan, Çorum’dan Bursa’dan gelecekmiş gibi rivayetler duyuluyordu. Söylemlerin hepsi boş çıktı. Bir ara Çorum Lisesi Din Dersi öğretmeni ve başmuavini Yahya Acar gelecekmiş haberi yayıldı. Ancak o da kesin değildi. Zira o da bir şey bilmiyordu.
Daha önce ortaya atılan isimlere göre Yahya Bey’in müdür olmasını tercih ederdik. Ama bazı idareciler onun gelişini kendilerinin sonu olarak görüyorlardı. Şayet istemedikleri biri gelirse okulun ve vakfının imkanlarını ona kullandırmayacaklarını ima ediyorlardı.
Sonunda Kasım 1982’de Yahya Acar Hocamız, okulumuzda müdürlük görevine asaleten başladı. Ben ve birçok öğretmen bundan memnuniyet duyduk. Üzerimizde ki baskının kalkacağını umduk. Neticede öyle oldu. Yahya Bey, herkese eşit mesafeliydi. Kimse, kendisinden bir ayrıcalık bekleyemezdi. Ben liseden tecrübeliyim, herkesle çalışabilirim, diyordu. Okula hizmet için elinden gelen gayreti sarfediyordu. Yılların idarecilik deneyimini burada iyi kullanıyordu. Tayin ve istifalarla boşalan yardımcılıklara Mustafa Arıcı ve Ahmet Yetim’i atadı.
İmam Hatip Okullarının bazıları tarafından üvey evlat gibi görüldüğü yıllarda hizmet etmek kolay değildi. Buna rağmen okulumuz büyüklüğünü koruyordu. 5000 civarında öğrenci, 180 civarında öğretmen ve 650 parasız yatılı kapasitesiyle varlığını koruyordu. Sporda da aktifti. Güreşte, futbolda ve voleybolda önde gidiyordu. Bilgi yarışmaları ve münazaralarda da öyle.
Okul olarak İdrak Dergisi’nin çıkartılması için zemin hazırlandı. “Öğretmenlerimizden Ethem Erkoç ile Müdür Yardımcısı Şakir Çıplak’ın öncülüğünde İdrak Dergisi çıkartıldı” diyordu. Elbette basın çok önemliydi. Yapılanların velilere duyurulması ve anlatılması açısında da çok yararlıydı.
Tiyatro çalışmalarını bana havale etmişti. Okulumuz bünyesine uygun yeni tiyatro eseri bulamayınca oturup yenilerini yazmak gerekiyordu. Önce Habeşistan Yılları adlı eseri yazdım. Milli Eğitim Müdürlüğü’nün onayı ile 1988 yılında Devlet Tiyatro Salonu’nda sahneleme imkanı bulduk. Bu eser ilgi görünce onu Selahattin Eyyubi, İkinci Ömer, Gurbet Yuvası, adlı piyesler izledi. Böylece tiyatro sahasında da sahneleri boş bırakmamış olduk.
Necdet Diken’in belediye başkanlığı döneminde Yahya Acar Bey, okulumuza Yabancı Dil Laboratuvarı kazandırdı. İdare binası yanında ek bina inşaatını başlattı. Ama bunların hiçbirisini reklam amaçlı kullanmadı.
Şahsen ben, onun döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hizmet İçi Eğitim Programı kapsamında Samsun’da Arapça kursuna, İzmir’de Senaryo Yazım Kursuna, Kahire’de Dil Geliştirme Kursuna gönderildim. Aynı kurslara başka arkadaşlarım da katıldı.
Yahya Bey; mütevazi, ilkeli, herkese eşit mesafeli bir idareciydi. Kimseye kini ve zulmü yoktu. Yanlı hareket etmesini isteyenlere fırsat vermezdi. Benim için yasa ve yönetmelikler esastır, derdi. “Hangi zihniyette olursa olsun öğretmene öğretmen olarak baktım. Öğrencilerimize öğrenci olarak baktım. Güzel şeyler söylemeye gayret gösterdim. Hep iyi örnek olmaya çalıştım” derdi.
Ensar Vakfı Çorum Şubesi, Yahya Acar Hocamızın öncülüğünde kuruldu. Halit Balyaz başkan seçildi. Bende başkan yardımcısıydım. Bu çerçevede pek çok sosyal etkinliğe, kültür faaliyetlerine, seminer çalışmalarına, kurslara ve Çatak pikniklerine imza atılmış oldu.
Yahya Acar, Sivas İmam Hatip Lisesi’ne 14.07.1994 tarihinde gitti. Otobüste karşılaştığı genç öğretmenin sorusuna şöyle cevap vermişti: “Öncelikle dersine donanımlı olarak gir, konuyla ilgili gerekli bilgileri iyice toparladıktan sonra cesaretle sınıfa gir. Karşındakinin insan olduğunu kabul ederek, öğrenci de olsa saygı, sevgi göster. O zaman sende saygı ve sevgi görürsün. Görevine vaktinde gel vaktinde git. O zaman iş sağlıklı yürür, sen de adaletli ve ideal bir insan olursun. Zira yetiştirilmesi gereken insandır. Hedefimiz onları bilgili, ahlaklı, vatana ve millete yararlı insanlar olarak yetiştirmek olmalıdır…”
Yahya Acar bey 1994 seçimlerinden sonra Sivas’a tayin edilmişti. O, bu günleri şöyle anlatıyordu: “1994 Haziran’da hemen gitmemiz söylendi. Fakat ben buradaki diplomaları imzalamadan gitmeyeceğim dedim. Sonra Sivas’a gidip göreve başladım.”
Böylece 13 yıl müdürlüğünü yaptığı Çorum İmam Hatip Lisesi’nden ayrılmış oldu.
Yahya Acar Bey’le 2019 yılı Mayıs ayında Şehit Erol Olçok Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde müdür vekili Bekir Tokgöz ve müdür yardımcısı İsmail Başar ile birlikte okul kütüphanesinde bir söyleşi gerçekleştirdik. Uzunca bir söyleşiydi. Bu söyleşiyi, 2 Ekim 2020 tarihinde Çorum Hakimiyet Gazetesi’nde iki sayfa halinde yayımladık. İyi ki yayınlamışız. Zira Yahya Acar müdürümüzle ilgili elimizde tek belge o kaldı. O röportajında bile Yahya Bey, hep ilkeli davrandı. Soruların hiç birine duygusal cevap vermedi. Hep idealistti. Hep yapıcıydı. Halâ yansız ve tarafsız idareciydi. Son sözleri şöyleydi:
“Sevdiğimiz insanların kusurlarından arınmaları için iyiliği emretmemiz gerekir. Bu bakımdan öğretmenlerimiz, öğretmenlik sınırları içerisinde olduğu gibi genel kültür ve inançları çerçevesinde eksikleri, noksanları gördüklerinde sırtlarını dönmesinler. Tatlı bir dille, uygun bir şekilde ikaz etsinler, tavsiyelerde bulunsunlar. Bizi elimizle ve dilimizle düzeltmekle çalışmakla yükümlüyüz. Güzelliklerin, iyiliklerin yaşanır hale gelmesi için gayret göstermeliyiz.”
Bu röportajı İdrak Dergisi’nin Yahya Acar Özel Sayısı’na hazırlık için yapmıştık. Ancak aradan geçen bu kadar yıla rağmen bu gerçekleşemedi, İdrak Dergisi özel sayısı yayınlanamadı.
Yahya Bey, ilerleyen yaşı nedeniyle Sivas’ta daha fazla kalmak istemedi. 1995 yılı Nisan ayında emekliye ayrılarak Çorum’a ailesinin ve dostlarının yanına döndü. Bir ara yurt müdürlüğü de yaptı. Ama o, okumayı, sohbetlere katılmayı tercih etti. Sorulmadıkça konuşmazdı. Konuştuğu zamanda hep yapıcı ve yol gösterici sözler söylerdi.
8 Kasım 2022 tarihinde vefat haberini duyunca derinden sarsıldık. Önce okulumuzun bahçesinde bir veda töreni yapıldı. Öğrencilerin yanı sıra birlikte hizmet yürüten öğretmenler oradaydı. Yakından uzaktan onu tanıyan dostları oradaydı. Ailesi ve çocukları da oradaydı. Sakin ve vakur bir ortamda onu andık, hizmetlerini dile getirdik. Sayın Hüseyin Kır, bu görevi hakkıyla yerine getirdi. Sonra onu Ulu Cami’ye götürdük. Öğle namazından sonra, valimiz, belediye başkanımız, resmi zevat ve kalabalık bir cemaatin iştirakiyle Ulu Mezar’da toprağa tevdi ettik. O, artık Rabbıyla başbaşa.
Onu rahmetle, muhabbetle, saygıyla anmaya devam edeceğiz. Ailesine, yakınlarına, mesai arkadaşlarına ve talebelerine de baş sağlığı diliyoruz.