Geçtiğimiz yıl, meslektaşımız Aybüke Yalçın'ın şehadetinin yıl dönümünde, onu biraz olsun anabilmek, onunla birlikte tüm şehitlerimize bir dua yollamak istedim. Bundan yirmi sene önce yine bu niyetle başladığım bir çalışmam vardı. O çalışmam da şehit öğretmenlerden bahsediyordu. 
    Biraz harap köy yolu
    Çoğu zaman yürür yolu
    Ayakları nasır dolu
    Öğretmenim…
    Erkenden çıkar yola
    Geçer soba başına
    Isıtmak için bizi
    Öğretmenim…
    Ana gibi, baba gibi
    Sevdim seni öğretmenim
    Ana gibi diyorken inan
    Çok derinlerden bu sözlerim
    Bin bir emek alın teri
    Sevgi dolu sözleri
    Öpülesi elleri
    Öğretmenim…
    Bilir halimi neyim var
    Aç mı hasta mı derdim mi var
    Anlar yüzümden
    Gözlerimden…
    Bir gün yine düştü yollara
    Varamadı okuluna
    Anladık o gün bir şey oldu
    Sobamız artık yanmıyordu…
    Bu mısralar tam yirmi yıl bekledi. Ara sıra sınıflarda mırıldandım çocuklara. O kadar… Sanki bir şey eksik gibiydi. Tamamlanmayı bekliyordu adeta…
    Şu an düşünüyorum da hep eksik kalsaydı da tamamlanamasaydı…
    Devamını Aybüke getirdi:
    Sen bizim buralarda
    Bir güz çiçeği gibiydin
    Kokun halâ buralarda
    Burnumuzda…
    Bir kardeşim daha oldu
    Adını koyduk Aybüke
    Senin gibi olsun diye
    Senin gibi koksun diye…
    Adını koyduk
    Aybüke…
    Eski öğrencilerimle birlikte şarkımızı ve klibimizi yaptık. Bir müzik öğretmeni olarak aslında üzerimize düşen bir vazifeydi bu… Başka ne denebilirdi ki!
    Geçtiğimiz günlerde şehidimizin adına açılan Şehit Aybüke Yalçın Kültür Merkezi'nden aradılar ve bir konuşma yapmamı talep ettiler. Eser sahibi sıfatıyla birkaç cümle söylememi istediler… Ne derim ki? Ne söyleyebilirim ki dedim… Ben konuşamam, ağlarım dedim… Şehit olamadığı için üzülen insanların bulunduğu bir memlekette bu konuda nasıl cümle kurulabilir ki? Tabuta sığmayanlardan birisinin yakınını getirin dedim. Ben onlar kadar rahat olamam, onlar kadar rahat konuşamam. Daha yola çıkarken razı insanlar lâzım size, onlar konuşsun dedim.
    Yok hocam! Biz sizi konuşsun istiyoruz dediler. Ben de geldim. 
    Başta da söyledim, şimdi de söyleyim tekrar: Ben bir şey yapmadım. Borcumuzu ödediysek biraz, ne mutlu! 
Sınıflarda Çanakkale konusu işlenirken çocuklara hep derim: Bakın şu an buradalar. Çünkü onlar ölü değiller. Bak görüyor musun birisi senin yanında, diğeri de senin… İşte ben o sahneyi seviyorum. Sınıfın içinde şehit arayan çocukları…
Ve o çocukların öğretmeni ben… Biliyorum ki şu an Aybüke de burada…