Barbaros Hayrettin Paşa'nın 1538'de Haçlı donanmasına karşı Akdeniz'de Preveze Zaferi’nden sonra Türkiye ikinci bir zafere daha imza attı. Üç asır Osmanlı egemenliğinde bulunmuş, Kurtuluş Savaşı’nda bize yardım etmiş olan Libya ile yapılan Doğu Akdeniz Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması dünya gündemine bomba gibi düştü. Haberi duyan Yunanistan çıldırdı, Libya büyükelçisini sınır dışı etti. Türkiye ile Libya Doğu Akdeniz'de egemenliğini ilanı yolunda çok önemli bir antlaşmaya imza attı. İki ülke arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat ile: Sevr Antlaşması’nı andıran: Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır arasında Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi kuşatma girişimi engellendi. Antlaşma ile Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Akdeniz'deki Münhasır Ekonomik Bölge batı sınırı belirlendi, Doğu Akdeniz'in batısındaki meşru sınırlarını tüm dünyaya ilan etmiş oldu.
Akdeniz'deki bu önemli mutabakat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla yürütüldü. Libya Kara ve Deniz Hudut Komitesi'nin 18-19 Kasım'da Türkiye'yi ziyaretinde teknik çalışmalar tamamlandı. Hazır hale gelen anlaşma Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez el-Sarraj ile Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalandı. Libya'da iç karışıklıklar devam etse de anlaşmanın Birleşmiş Milletler nezdinde tanınmış bir hükümetle yapılmış olması, mutabakat üzerindeki meşruiyet tartışmalarını ortadan kaldırıyor.
İki ülkenin Akdeniz'deki münhasır ekonomik bölgelerini tanımlayan anlaşmada Türkiye ile Libya arasına 'deniz yetki alanı şeridi' çekildi. Bu şerit Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır arasında kalkan oluşturdu. Ayrıca. Yunanistan'ın Girit, Kaşot, Kerpe, Rodos ve Meis adaları hattını esas alarak Kıbrıs Rum Kesimi ve Mısır ile sınırlandırma anlaşması yapması girişimi önlenerek oldu-bitti çabalarının önü kesildi. Adeta Sevr niteliğindeki Seville Haritası ile Türkiye'yi Akdeniz'de 41 bin kilometrekarelik daracık bir deniz alanına hapsetme oyunu da bozuldu 235.000 km2 alanda söz sahibi oldu. Bu Türkiye'nin yaklaşık üçte biri demektir. Bundan böyle Yunanistan ne Kıbrıs Rumlarıyla ne de Mısır'la Akdeniz'de Türkiye aleyhine anlaşma yapamayacak.
Antlaşma ile birlikte Türkiye, enerji kaynaklarını paylaşma amaçlı kurulan Türkiye aleyhtarı ittifaka karşı üstünlük kazandı. Ayrıca enerji jeopolitiğine doğrudan etki ederek deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında kritik kazanımlar elde etti. Bu Türkiye'nin Akdeniz'de bir kıyıdaş devletle imzaladığı ilk münhasır ekonomik bölge anlaşması oldu. Anlaşmayla Türkiye, Mavi Vatan diyebileceğimiz Akdeniz'de, Türkiye'nin yaklaşık 3'te 1'i büyüklüğünde bir alanda hâkimiyetini resmen ilan etmiş oldu. Bugüne kadar donanma gücüyle bu bölgedeki hak ve menfaatlerini koruyan Ankara, meşru hakları için hukuki altyapı oluşturdu.
Dolmabahçe Sarayı’nda imzalanan bu tarihi mutabakat, Libya'daki meşru hükümet güçlerinin darbeci Hafter'e bağlı militanları Türkiye'nin desteğiyle püskürtmesi sonrasında gerçekleşti. Doğu Akdeniz, stratejik ve ticari öneminin yanı sıra enerji bakımından zengin kaynaklara sahip. Uzmanlar tarafından yapılan tespitler, Doğu Akdeniz'de toplam değeri 3 trilyon doları bulan doğalgaz rezervi bulunduğunu gösteriyor. Bu Türkiye'nin asırlarca doğal gaz ihtiyacının karşılanması, yıllık yirmi milyar doların cepte kalması demektir.