Dünya hayatında insanların yaşamlarını belirleyen hukuk kuralları olduğu gibi sosyal düzen kuralları mevcuttur.Bu kurallar insanlar arasında bulunan ilişkileri düzenleyen ve hayatı anlamlandıran kurallardır.
Din ve ahlak,bazı yönleriyle hukuk kuralları, sosyal hayatı düzene koymayı, insanların birbirlerinin ihtiyaçlarına cevap verecek bir yaşam sürdürmeyi ve neticede birlikte yaşamayı güzelleştirmeyi hedeflemiştir.Dinimiz de bireylerin kendi yaşantılarıyla ilgili hükümler getirdiği gibi toplumda olan ilişkiler için de hükümler ortaya koymakta bu ilişkilerin en güzel şekilde devam edebilmesi için çeşitli düzenlemeler getirmektedir.Sosyal hayata düzen getiren önemli görgü kuralları vardır. Bu kurallar âdâb-ı muâşeret olarak adlandırılmıştır.Âdâb-ı muâşeret ,bireylerin ve toplum kesimlerinin birbirine karşı olan sevgi ve dostluk duygularını güçlendirici medenî ve ahlâkî davranışları, nezaket ve görgü kurallarını ifade eder.
İnsanların birbirleriyle ilişkilerine olumlu yönde etki edecek en önemli temel kaynak Kur'an-ı Kerim'dir.Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyrulmaktadır:"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır."(Ahzâb Suresi 70 -71)
ÂDÂB-I MUÂŞERET KURALLARIÖFKEYİ DİZGİNLEMEK VE AFFEDİCİ OLABİLMEK:
Yaşadığımız bu dünya hayatında insanlarla olan ilişkilerimizde her zaman memnun olabileceğimiz bir zaman dilimi geçiremeyebiliriz.Nitekim bizlerin hataları olduğu gibi bizlere de hatalar yapılabilir.İşte yapılan bu hataların karşılığında öfkelenmeden hareket edebilmek ve olayı başkalarına aktarmadan affedici olabilmek en erdemli davranış olacaktır.Bir ayet-i kerimede mealen şöyle buyrulur:"Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever."(Âl-i İmrân Suresi :134)
YÜRÜYÜŞ VE KONUŞMA ÂDÂBI:
Yürüyüş ve konuşma insanoğlunun iç yapısının nasıl olduğu hakkında ipucu veren iki önemli husustur.Yürüyüşün kibirli olması insanlar arasında beğenilmeyen ve Allah katında da yasaklanan bir davranış şeklidir.Konuşmak ise insanlarla ilişkilerimizde en önemli iletişim aracıdır.Konuşarak anlaşır,konuşarak dertlerimizi çözme yoluna gideriz .Konuşma iyi olursa muhatabımızın bize karşı davranışı da o nispette iyi olacaktır."Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır."atasözü konumuzu ne kadar da güzel özetlemektedir.İslam dini de insanları yürüyüşte âdâplı davranmaya ve tatlı dilli olmaya teşvik etmiş, kibirden, yalandan, iftiradan ve bunun gibi her türlü kötü sözden uzak durmayı emretmiştir.Nitekim Kur'an-ı Kerim'de mealen:"Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini yükseltme.Çünki seslerin en çirkini eşeğin anırmasıdır."(Lokmân Suresi:18-19) buyrulmuştur.
İFTİRADA BULUNMAMAK :
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyurmaktadır:"Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır."(Nûr Suresi:15) İftiraya uğramak toplum içinde insanın manevi şahsiyetini rencide eder.Aynı zamanda kul hakkının oluşmasına sebep olur.Kul hakkı ise Allah katında affedilmeyen en büyük günahtır.
YEME-İÇME ADABI:
Dünya hayatında yaşamamızı devam ettirmenin temel yolu bedeni ihtiyaçlarımızı karşılamamıza bağlıdır.Bu da yeme ve içme ile mümkündür.Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyrulmaktadır:"Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez."(A'râf Suresi:31) İsraf bütün toplumların ortak problemidir. Dinimiz de her türlü israfı haram kılmış bundan kaçınılmasını emretmiştir.