Hıristiyanlara göre Hz. İsa idam edilmiş, üç gün sonra dirilerek havarilerin arasına gelmiş, onlarla kırk gün kalmış ve daha sonra da Allah onu kendi katına almıştır. Kıyamete yakın da yeryüzüne indirileceği (Mesih) inancı vardır.
Hz. İsa'dan sonra başta Pavlus ve Petrus olmak üzere havariler, Hıristiyanlığı gizli bir şekilde yaymaya devam etmişlerdir. Roma İmparatorluğunun yasak ve baskısı ise 313 yılına kadar devam etmiştir. Konstantin, halkın büyük bir çoğunluğunun Hıristiyan olduğunu görerek, sosyal bir patlamanın olacağından endişe ederek Hıristiyanlığı serbest bırakarak devletin resmi dini ilan eder. Baskılar kalkınca da mantar biter gibi İncil'lerin bittiğini, inanç ve ibadet konusunda büyük bir kargaşanın olduğunu görür. Gerçek incilin bulunup, tek bir inanç akidesi etrafında toplanılması için, 325 yılında İznik'te bir konsil toplantısı yaparak, önceden de herkes elindeki İncil'leri getirsin, kimin getirdiği İncil gerçek İncil olarak seçilirse ona ödül verilecek diye de ilan edilir. Uzun incelemelerden sonra Matta (65) Markos (65) Luka (65-80) Yuhanna (70-150 yıllarında yazılan) kabul edilir. Kostantin bu dördünde teke indirilmesini ister fakat birinde olan bir bölümün diğerinde olmadığı için bir tekede indiremezler.
İncil'ler kitabı mukaddeste yeni Ahit olarak isimlendirilirler. Yeni Ahit'te dört İncil, 21 mektup, Resullerin işleri bölümleri yer almaktadır. İncil'ler genel olarak Hz. İsa'nın hayatından, vaazlarından ve mucizelerinden bahseder. Resullerin işleri ise Pavlosun hayat hikâyesi ve mektuplarından oluşmuştur. 325 yılındaki konsilde toplantıya katılanların büyük çoğunluğu, Pavlosun görüşlerini benimseyerek, Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu ve onun gibi ilah olduğunu, kutsal ruhunda tanrı olduğunu kabul ederek teslis (Baba-oğul-ruhul kudüs) inancını kabul ederler. Yine İznik'teki konsilde, miladi takvimin başlıca kuralları da belirlenmiştir. Hıristiyan inançlarına göre Hz. İsa'nın doğumu Miladi takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. 1 Ocak hem Hz. İsa'nın doğum günü olarak, hem de yeryüzüne tekrar indirileceği gün olarak kabul edilerek 25 Aralık-05 Ocak arasında Hz. İsa'nın hem doğum gününü kutlarlar, hem de evlerini ve işyerlerini çam dallarıyla süsleyerek Hz. İsa'yı beklerler.
İznik toplantısında, içinde tevhit inancının ve Hz. İsa'nın sadece bir peygamber olduğunun yazılı bulunduğu gerçek Barnabas İncili imha edilen İnciller arasındadır. Teslise karşı çıkarak gerçek incilin Barnabas olduğunu iddia eden papaz Aryus aforoz edilmiş, 336 yılında da öldürülerek vahy kaynağından uzak bir din algısı ortaya çıkarılmıştır. Aynı konsilde aralık ayının son haftasını Noel haftası ilan etmişlerdir. Hıristiyan inanışlarına göre güya güleç, tombul, yardım sever bir tipi (geçmişte Muğla çevresi Lycly eyaletinin başpiskoposu olan Saint Nicole) canlandırılır. Nicole efsanesi aynı zamanda Anadolu'yu Bizans toprakları sayan Hıristiyanların çocuklarına aşıladığı bir ideal olarak bilinmektedir. Noel, Hıristiyan inanışlarına göre onların bir bayramıdır. Müslüman'ım diyen kimseler, bizim dini inançlarımızla hiçbir alakası olmayan, Hıristiyan inanç değerleriyle bağlantılı olan bayramları benimseyerek kutlayamaz. Peygamberimiz "Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o onlardandır." "Kıyamet günü herkes sevdikleri ile birlikte haşr olunacaktır." buyurmuştur.
Noel baba kültürü bazı çevrelerce haftalar öncesinden başlayarak, halk arasında Müslüman halkımıza benimsetilerek, meşru hale getirilmeye, Noel bayramı nedeniyle birçok yerler süslenerek bizim inanç değerlerimizdenmiş gibi gösterilmeye, televizyonlarda reklam yapılarak kutlamalara özendirilmeye çalışılıyor. Müslüman önce Kâlû Balâ'da Rabbine verdiği söze sadık kalan, sağa sola yalpa yapmadan ve yamulmadan yaşantısını Kur'an ve sünnet çizgisi doğrultusunda sürdüren, Müslüman kimliğine yaraşır bir vakarla hareket eden kimsedir. Allah'ın haram ve yasak kıldığı meşru olmayan yollarla kutlama yapmak, içkiye kumara sığınmak, ümidini piyango biletine bağlamak Müslüman'a yaraşır bir davranış değildir. Belki Hıristiyanlar bizim peygamberimizin doğum gününün ne zaman olduğunu bile bilmezler ama biz günler önceden hazırlıklar yaparak, niye kutladığımızı bile bilmeden uydum kalabalığa diyerek, Hıristiyanların bu inanç ve uygulamalarını sorgulamadan, nerden kaynaklandığına ve İslam'ın özünde içkili, kumarlı eğlencelerin olup olmadığına bakmadan, onların inanç değerlerini ve yaşantılarını hayatımıza tatbik edebiliyoruz.
Batılıların dünyada ki izledikleri politikalar, onlara güven olmayacağını, hak, adalet doğruluk gibi erdemlerin, demokrasinin sadece onların menfaat ve çıkarları için geçerli olduğunu göstermektedir. Kur'an da "Yahudi ve Hıristiyanların dinlerine uyup bizde sizdeniz demedikçe asla sizden razı olmayacaklardır. De ki doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilim (Kur'an) den sonra onların arzularına uyacak olursan and olsun ki, Allah'tan başka sana ne bir dost nede bir yardımcı vardır." (Bakara 120)
Bir Müslüman'a düşen, ömründen giden bir yılın manevi olarak ne kadar değerlendirebildiğinin muhasebesini yaparak sevinmek veya üzülmektir. Hakkın yayılması, yaşanması, yaşatılması için de elden geleni yapmaktır.
Merhum Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy;
Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum?
Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.
Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yılbaşına!
Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!
Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar.
Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.
Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete.
Heyhat! Duyuramadım, ne Ahmed'e ne Mehmed'e.
Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye!
Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!
Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası,
Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!"
Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter.
Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.