Nikâh, Allah'ın (cc) emri, Peygamberimizin de tavsiyelerine ve uygulamalarına riayet etmek üzere sünnetidir. Mutlu, huzurlu yuvalar kurarak, hayırlı, güzel ahlaklı ve sorumluluğunun bilincinde evlatlar yetiştirmek ise her müslümanın birinci önceliğidir.
Evlenirken dinimizin öngörmüş olduğu önemli konulardan biriside denkliktir. Dinimiz, ailenin kuruluşundan itibaren başlayarak, doğacak olan sonuçlara varıncaya kadar belli kurallar koymuştur. Çünkü aile, huzur ve mutluluk içerisinde çeşitli ihtiyaçların karşılandığı ve neslin devamının sağlandığı bir kurumdur. Mutlu ve devamlılık arz eden bir evliliğin kurulması ve bu esas üzere sağlam bir yapının oluşması için evlilik müessesinin her aşaması ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Üzerinde durulan konulardan biriside, ileride bir takım problemlerin ortaya çıkmaması için evlenecek kişiler arasında belirli konularda, imkânlar dâhilinde, mümkün olduğu kadar denkliğin bulunmasıdır. İslâm hukukçuları, yaşanan dönemin örf ve âdetleri çerçevesinde ilahi emirleri yorumlayarak, erkeğin evleneceği kadına, bazı yönlerden denkliğini gerekli görmüşlerdir. Zira evlenecekler arasında belirli konularda denkliğin bulunması, evliliğin kuruluş gayelerinin gerçekleşmesine katkı sağlayarak bu beraberliğin huzurlu, mutlu ve kalıcı bir yapı olmasını kolaylaştıracaktır. Peygamberimizden, eşler arası uyumun sağlanabilmesi ve ailenin devamlılığını sağlayabilmek için çok sayıda tavsiyeler vardır. Denklik, evliliklerde daha çokta kadın tarafının haklarını koruyucu bir şart olarak görülmüştür. Bunun için de birinci öncelik olarak erkeğin belli hususlarda evleneceği kadından daha aşağı bir durumda olmaması gerekir. Erkeğin kadından daha iyi bir seviyede bulunması kadının lehine olup, denkliğe de aykırı sayılmaz. Bu konuda Hanefî mezhebine göre erkeğin evleneceği kadına altı konuda denk olması gerekir: Soy, müslüman oluş, hürriyet, meslek, dindarlık ve zenginliktir. Bunlarla birlikte denkliğin bulunmaması nikâhın sıhhatine engel olmaz. Kız da, velileri de istiyorlarsa kadın istediği ile evlenebilir. Şu da bir gerçek ki denklik müessesesi kadınların lehine bir sonuçtur. Çünkü genellikle kadın ve onun velileri daha aşağı itibar edilen birisine hısım ya da eş olmayı kendilerine uygun görmezler ve böyle bir durumda kadın erkeği küçümseyici ve hukukunu tanımaz bir tavır içerisine girebilir. Huzur ortamı olması gereken aile çekilmez hale gelerek boşanma ve yıkımla da sonuçlanabilir. Evlilikte iki tarafın birbirlerine aklî ve kalbi yönden de denk olması önemlidir. İnsanın hayatında, hayati önem taşıyan iki tane önemli kararı vardır. Birisi eş diğeri de iş seçimidir. İkisine de riayet edilmesi gerekir. Evlendikten sonra kusur aramanın bir anlam ve faydası yoktur. Evlenmeden önce bunlara dikkat edilmesi gerekir. Evlendikten sonra, eşin huylarını değiştirmeye zorlamak yerine, olduğu gibi kabul edilerek geçim yolları aranmalıdır. Hiç kimse kusursuz değildir. Çoğu zaman görünürlük üzerine kurulan evlilikler uzun soluklu olmayabiliyor. Bazıları da kendisini olduğundan daha farklı şekilde tanıtarak sunar ama uzun bir yolculukta ise gerçek kimlikler ortaya çıkar. O nedenle bilinçli evliliklerde kişi doğru aday mı? Diye artıları ve eksileri değerlendirilerek hangisi ağır basıyorsa ona göre karar vermelidir. Peygamberimiz, "Kadın dört şeyi için nikâhlanır; malı, şerefi, güzelliği ve dini için. Sen dini ve ahlâkı güzel olanı tercih etki rahat edesin" (Buhari Nikah 15) Bütün güzellikler zamanla yok olabilir veya anlamını yitirebilir ama ahlaki ve dini güzellikler hiçbir zaman değerinden bir şey kaybetmezler. Evlenme aşamasında bir tercihte bulunurken Peygamberimizin bu güzel tavsiyesini dikkate alanlar cenneti öncelikle bu güzelim dünyamızda yaşarlar. Peygamberimizin, Hz. Ali'ye geciktirilmemesi gereken üç şey arasında dengi bulunduğunda kızın evlenmesini saymış olması da denkliğin meşruiyetinin delilleri arasında sayılmıştır. Genç bir kız, Peygamberimize gelerek babasının kendisini itibarı düşük olan amcasının oğlu ile evlendirmek istediğini ve böylece onun seviyesini yükseltmeyi amaçladığını anlatır ve bunun hükmünü sorar. Peygamberimiz de; "Karar verme hakkı kadına verilmiştir" Bunun üzerine kız "Babamın yaptığını şimdi kabul ettim. Sadece ben bu hususta babaların kesin karar verici olmadığını kadınlara öğretmek istemiştim" Hz. Ayşe'nin; "Birlikte olacağınız eşler konusunda seçici davranın, denginizle evlenin, kızlarınızı da kendilerine denk erkeklerle evlendirin" rivayeti evlenmede denkliğin önemine vurgu yapmaktadır.
Özü itibari ile Peygamberimiz: "Evleneceğiniz eş konusunda seçici davranın, denginizle evlenin. Kızlarınızı da emsalleriyle evlendirin." (İbn Mâce, Nikâh, 46) Önemli konulardan biriside, evlendireceğimiz çocuklarımızın, evlenirken tahsil ve yaş olarak mümkün olduğu kadar birbirlerine denk olmalarıdır. Kıssalarda hisseler vardır. Eskiden şöyle bir şey anlatırlardı. Zengin, varlıklı ve de yaşı epeyce ilerlemiş bir ihtiyar kendisinden hayli genç bir kız ile elenirler. Adam bir gün genç hanımına "sen ne kadar şanslısın bak yediğin önünde yemediğin arkanda" der. O sıralarda da yakınlarında bir düğün olup, davul sesi gelmektedir. Genç olan hanımı da eşine "Bak bey davuldan çıkan name ne diyor biliyor musun" der. Adam da hayır bilmiyorum ne diyor dediğinde, genç kadın "Dengi dengine, dengi dengine diyor" diyerek önemli bir mesaj verir. Her şey dengi dengine olursa muhtemeldir ki ileride denksizlikten dolayı bir sıkıntı yaşanmaz.
Sonuç olarak, Aile hayatının devam edebilmesi için karşılıklı hoşgörü çerçevesinde ve sabır, sükût ilkesinde birçok meseleler halledilebilir ve üstesinden gelinebilir. Basit sebeplerden dolayı aile yuvasını yıkmak, şer'i hükümleri bilmeden, cahilce dil alışkanlığı yaparak boşamak ve hatta üç talâk hakkını kullanarak evlilik müessesini kökünden yıkıp, çocuklarının anne ve baba şefkati olmadan büyümesine sebep olmak, dinimizce hoş karşılanmayan durumlardır. Aynı zamanda da kul hakkının ihlâlidir. Geçimsizlik hat safhaya ulaşarak ayrılmaktan başka yol kalmadığı zamanlar için de dinimiz boşanma için ruhsat vermiştir, fakat hoş karşılamaz. Çünkü boşanma, birçok tahribatlara yol açan derin bir yaradır. Çocukların sahipsiz kalmasına, taraflardan birisinin mağduriyetine, fertler arasına huzursuzlukların girmesine sebep olur.
Aileler ne kadar sağlam temeller üzerinde ve dayanışma içinde olursa, toplum hayatı da o kadar sağlam ve güçlü olur.