Allah (cc), bizler için dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını yakalayabilmenin yollarını göstermiştir. Peygamberimiz ve güzide ashabı da ilahi emirleri en güzel bir şekilde uygulayarak hem bizlere örnek olmuşlar hem de islâmın hakka ve adalete dayanan ilahi mesajlarını dünyanın her tarafına ulaştırmanın gayreti içerisin de olmuşlardır.     
Peygamberimizin ashabı her türlü cefaya katlanmışlar ama hiçbir zaman Allah (cc) ın resulünü yalnız bırakmayarak onunla birlikte her türlü fedakarlıkta bulunarak hem islamı en güzel bir şekilde yaşamışlar hem de tebliğ görevlerini de hakkı ile yerine getirmişlerdir. Kur'an-da Müslüman'dan bahsedilirken:  "O Allah ki size 'Müslümanlar' adını verdi. Öyle ise namaz kılın; zekâtı verin ve Allah'ın dinine sımsıkı sarılın." (Hac.78) O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışlarda bulunanları sever. (Al-i imran: 134)  "Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki namazlarında huşu içindedirler, boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler, zekât verirler, iffetini korurlar, zinaya düşmezler, haddi aşmazlar, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler. Namazlarına da devam ederler. Böylece cennete varis olan bu kimseler orada ebedi kalıcıdırlar." (Mü'minûn: 1-11) "Rahmanın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında selam derler geçerler. Onlar harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta yol tutarlar. Onlar Allah'tan başkasına yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar. Zina etmezler. Onlar yalan yere şahitlik etmezler. Boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile geçip giderler. Kendilerine Allah'ın ayetleri hatırlatıldığında kör ve sağır gibi davranmazlar. Onlara ebedi kalacakları cennet vardır." (Furkan: 63 -76)     
Diğer bazı ayetlerde ise: Onlar yalnız Allah'a güvenip dayanırlar sadece ona ibadet ederler, yalnız ondan isterler, ancak ondan korkarlar. Allah'ın adı anıldığı zaman kalpleri titrer. Namazı dosdoğru kılarlar. İyiliği emreder, kötülükten men ederler. Musibetler karşısında sabrederler, isyan etmezler. Peygambere itaat ederler. Allah'ın verdiğinden Allah yolunda harcarlar. Yalana, günaha, harama bulaşmazlar. İsraf etmezler, cimri de olmazlar. Allah'a güvenip ona sığınırlar. Emaneti korurlar. Allah'ı çok zikrederler, ibadetlerinde hiçbir zaman gevşeklik göstermezler. Doğruluktan ve adaletten ayrılmazlar seklinde devam eder gider. Peygamberimize göre ise müslümanların vasıfları: "Müslüman elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir." (Tirmizi, iman: 12)  "Müslüman'ın her şeyi hayırdır. Sevinir, şükreder, üzülür sabreder. İki halde de sevap kazanır." (Ramuz el - E-hadis) Hayırlı Mü'min, ömrü uzun ameli güzel olandır. (Tirmizi, Zühd: 21) "Mü'minin her işi faydalıdır. Onunla yürürsün sana fayda verir. Onunla iş yaparsın sana fayda verir." (Ramuz e'l- E-hadis: 231/7)  
Kısacası Müslüman; güvenilir, kul hakkına riayet eden, sünnet üzerine yaşayan, her işinde Allah (cc) ın rızasını gözeten, hedefi iyi bir müslüman olmak olan, her şeyin hayırlısını isteyen, her zaman hesap vermeye hazır olan, işine, sözüne sadık, örnek kimsedir. İyi müslüman olmak için dinin yaşanması gerekir. Öyle namazsız, niyazsız, Kur 'ansız iyi müslüman olunmaz. İyi müslüman olmak için: Helalden kazanmak helalinden yiyip içmek ve şüpheli şeylerden bile kaçınmak gerekir. İyi Müslüman, yaptığını her işi güzel yapar ve sözün güzelini söyler. Mevlana: "Nice insanlar gördüm üzerlerinde elbiseler yok. Nice elbiseler gördüm içlerinde insan yok" der. Müslüman'ım diyen nice insanlar var ki Müslümanlıktan habersiz olduğu gibi bütün olumsuzluklar da üzerinde. Bizler "Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz vallahi bana tevdi edilen görevimden vaz geçmem" diyen bir Peygamberin ümmeti olduğumuzun bilincine erdiğimiz zaman birçok şeyin de kendiliğinden değiştiğini görmemiz mümkün olacaktır. Üzülerek ifade edeyim ki maalesef bir çoklarımızın kul olma gibi bir derdi yok. Ahiret, hesap, kitap, sorgu hiç aklımıza gelmiyor. Kul olmak, almayı istediğimiz ev, araba, kazanmayı hayal ettiğimiz para kadar meşgul etmiyor kalplerimizi. Bazılarımızın ahiret, hesap gibi bir derdi de yok. Ölüm falan da hiç aklımıza gelmiyor. Hayat dediğimiz şeyin, altında biraz dinlendiğimiz bir ağaç gölgesi olduğunu da unuttuk. Bu dünyada garip bir yolcu olduğumuzu hatırlamıyoruz bile. Giderken geride bırakacağımız her şeyi yanımızda götüreceğimizi zannediyoruz. Peygamberimizin "Allah (cc) için verdikleriniz sizindir" hadisini de unuttuk. Uykuya kurban ettiğimiz sabah namazlarımız, düzenli olarak veremediğimiz zekâtlarımızdan, gıybete, dedikoduya feda ettiğimiz ibadetlerimiz, uyanıklık sûretli dalaverelerimiz, Kulluğu sadece ibadetlerden ibaret zannedişimiz ve onun bile hakkını tam olarak veremeyişimiz maalesef açı gerçeklerimizdir. 
Yüce Mevla'mızdan dileğimiz odur ki bizlere bir müslüman da olması gereken basireti, feraseti, hikmeti vermesi, sorumluluğunun bilincinde olabilen kullardan ve de sorumluluklarını hakkı ile yerine getirebilen müminlerden olabilmemizdir.