Muttaki olabilme yolunda önemli mihenk taşlarından biriside sabırdır. Bakara 177 de Muttakilerin vasıfları sayılırken "…Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabrederler. İşte doğru olanlar bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakiler ancak onlardır!" buyurulur.
Takva, insanları olgunlaştıran ve hakka ulaştıran güvenli bir yoldur. Takva yolu her zaman çeşitli zorluk ve meşakkatlerle doludur. Bu meşakkatleri ve engelleri metanetle sabrederek aşmak ise takvadır. "İbn Kesir, Ömer b. el-Hattab (r.a.)'ın bir gün Übeyy b. Kab'a takvayı sorduğunu ve Übeyy'in ona şöyle dediğini anlatır: "Hiç dikenli bir yolda yürüdün mü?" Hz. Ömer: "Evet yürüdüm" Übeyy: "Peki ne yaptın?" Hz. Ömer: "Elbisemi topladım ve dikenlerin bana zarar vermemesine alabildiğine gayret ettim" Übeyy: İşte takva budur."
"Dikenli yolda yürümek" olarak tabir edilen takvaya ancak sabırla ulaşılabilir. Hatta bazen Kur'an'ı Kerimde takva yerine sabır kelimesinin kullanıldığı, orucun yerine de sabır ifadesinin kullanıldığını görürüz. Kur'an da şöyle buyrulur: "(Resulüm!) Deki: Ey inanan kullarım! Rabbinize itaat edin. Bu dünyada güzel davrananlara güzellikler vardır. Allah'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, (mahşer günü) mükâfatları hesapsız ödenecektir" (Zümer 10).
"Sabret, sabretmeyi ancak Allah'ın yardımı ile başarabilirsin; onlar için üzülme, çevirdikleri entrikalar ve kurdukları tuzaklar sakın canın sıkılmasın. Çünkü Allah sorumluluk bilincine sahip olanlar, iyilik ve erdemi hayat tarzı haline getirenlerle beraberdir" (Nahl 127-128).
Yaşanan olumsuzluklar ve facialar karşısında insanın paniğe kapılmaması, hayatın sıkıntılı ve çetin günlerinde kendine hâkim olabilmesi için ruhların terbiye edilip hazır hale getirilmesi gerekir. Buda Kur'an ve sünneti iyi bilmek Allah ın iradesine tam teslim olmak ve Peygamberimizin güzel ahlakını bilip kendimize örnek almakla mümkün olabilir. Allah ü Teâlâ'nın her zorluktan sonra bir kolaylık lütfedeceğini bilerek, inanarak, sabır, sebat ve tahammül göstermek gerekir. Şüphesiz ki bu da Allah'tan ümidi kesmemenin, O'na bağlanıp O'na güvenerek yeryüzünü ıslah edip adaleti hâkim kılmakla vazifeli olan bir ümmetin bütün güçlükler karşısında sabır ve metanetle yoluna devam etmesi ile mümkün olabilir. Takvaya giden yolda fakirliğe, hastalığa, kifayetsizliğe, azlığa karşı sabretmek gerektiği gibi her hal ve her duruma karşıda sabırlı olmak gerekir. Sorumluluğunun bilincinde olan insanların yüklendikleri vazifeyi huzur, emniyet ve itidalle hedefine ulaştırabilmeleri ve sorumluluktan kurtulabilmeleri için bu sabırlar şarttır.
"... Şüphesiz akıbet (iyi sonuç) muttakilerindir" (Hud 49).
"Eğer sabredip Rabbinize sığınırsanız, onların (düşmanların) hileleri size zarar vermez" (Al-i İmran 120).
"Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir" (Al-i İmran 186)
Muttakilerin özellikleri ayetlerde şöyle ifade edilir: "Rabbınızdan bir mağfirete ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, muttakiler için hazırlanmış bulunan cennete koşun. Onlar (muttakiler) bollukta ve darlıkta infak ederler, öfkelerini yutarlar insanları affederler. Allah da ihsan edenleri sever. Ve onlar bir kötülük yaptıkları zaman yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları da Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Ve takva sahipleri günahlarda bile bile ısrar etmezler. İşte onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir!"(Al-i İmran 133-136).
Sabrın zıddı öfkedir. Öfke kızgınlıktan dolayı kalbin alevlenmesi halidir. Onun yenilmesi ise kişinin kendisini sabra yöneltip tutması ve öfkenin herhangi bir etkisini ortaya çıkarmamasıdır. Asıl olan ise olaylar karsısında sabırlı ve metanetli olabilmektir. Peygamberimiz "İntikamını almaya kadir olduğu halde öfkesine hâkim olan kimseyi Cenab-ı Mevla kıyamet günü bütün mahlûkatın huzurunda çağırır ve dilediğini almakta onu serbest bırakır" (Tirmizi, Birr, 74). Yine Peygamberimiz "İntikam almaya gücü yettiği halde öfkesini tutan kimsenin kalbini Allahu Teâlâ hazretleri emniyet hissi ve iman ile doldurur" (Ebu Davud Edeb, 3). İnsanlar bolluk veya yokluk içinde olabilir. Doğal afetlerle zarar görüp malını, çok sevdiği yakınlarını, sağlığını kaybedebilir, bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı ve sığınağı Allah'ın iradesine tam teslim olmak ve sabırdır.
Muttaki olabilmenin önemli özelliklerinden biriside bağışlayıcı olmaktır. "(O muttakiler) insanları bağışlayanlardır" (Al-i İmran 134). Öfkelerini yenmekle insanları bağışlamak birbirini izleyen özelliklerdir. Öfkeyi yenmenin pratik olarak görünüşü insanları affetmektir. Yani affetmek, öfkeyi yutmanın pratik bir tezahürüdür. İnsanları, affetmek Allah'ın kanununu çiğneme hususunda olmayıp, insanın kendi şahsına karşı yapılmış bir hatayı affetmektir. Yoksa Allah'ın dini hususunda müsamaha olmaz.
Peygamberimizin hayatında bunu bariz bir şekilde görmekteyiz. Mesela had gerektiren bir hırsızlık hususunda "Kızım Fatıma dahi olsa adaletten ayrılmazdım" buyuran Allah Resulü kendi şahsıyla ilgili bir husus olan zehirleme teşebbüsünde bulunan bir kadını affetmiştir. Bunun örneklerini Peygamberimizin hayatında sıkça görmemiz mümkündür.