Nereden bakarsanız bakın, son söyleyeceğimizi ilk başta söylüyor; tekrar ediyoruz: Bosna-Hersek uçuruma sürükleniyor. Deli gömleğiyle kurulan siyasal sistem artık çıkmaz sokağa girdi. Labirent gibi çıkış aransa da sürdürülebilir olmadığı son gelişmelerle kaotik duruma dönüştü.
1992-1995 Savaşı sonrasında kurgulanan ve Dayton "Ateşkesi" ile rafa kaldırılan ayrılıkçı ve/veya yayılmacı eylemler özellikle son altı ayda tekrar uyandı. Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Sırp Üyesi Milorad Dodik, her fırsatta dile getirdiği devlet kurumlarından ayrılma isteğini eylemsel boyuta taşıdı ve ilaç kurumundan çekilerek Sırp ilaç kurumunu yasalaştıran teklifi Sırp Meclisinde kabul ettirdi. İlk söyleminde ordudan çekilerek Sırp ordusu kurmak istediğini beyan etse de bu söyleminden uluslararası tepki sebebiyle vazgeçti (aslında vazgeçiş yapmamak üzerine değil, nabzı ölçmek içindi). 
Geçtiğimiz günlerde ABD, ayrılıkçı söylem ve eylemlerde bulunan Dodik'e yaptırım kararı aldı. Uluslararası toplum bu kararı destekleyeceğini ve tatbik edeceğini açıkladı. Bunun anlamı siyasi ve mali olarak Dodik'in siyaset sahnesindeki sonuydu. Ancak hemen Rusya ve Sırbistan'ın desteğini alarak kararı tanımadıklarını ilan ederek, ayrılıkçı söylemlerinin eylemsel boyuttaki en ciddi provokasyonunu devreye soktu. Bosna-Hersek Anayasasına aykırı olmasına rağmen 9 Ocak Sırp Günü'nü soykırım-etnik temizlik-katliam yaptıkları kantonlarda yine bu sloganlar ve marşları yüksek sesle söyleyerek kutladılar. 
Zaten Bosna-Hersek Meclisini boykot ederek en basit konularda dahi karar alamaz hale getirmişti. Şimdi ise Bosna-Hersek'in ilhakı ve Sırp cumhuriyetinin tüm Bosna'ya hâkim olması için girişimlere başlayacağını açıklayarak tartışmalara yeni boyut getirdi. Bunlardan birincisi, ya Bosna-Hersek'te tek hâkim güç Sırplar olacak, ya da self-determinasyon üzerinden Bosna-Hersek kantonlarındaki Sırpların Sırbistan'a katılımı oylatacak.
Dolayısıyla ne uluslararası toplumu ne de Bosna-Hersek'teki tarafları umursamayarak tarihin tekerrür etmesine sebep olacak girişimlere son sürat devam etmektedir. Hatta ABD'nin yaptırım kararı sonrası yaptığı açıklamada "Eğer öldürülürsem bunun sorumlusu ABD'dir" diyerek hedef saptırmayı da kısmen başarmış durumdadır.
9 Ocak Sırp Günü adı altında Brcko başta olmak üzere Sırpların yoğun olarak yaşadığı kantonlarda gece boyunca tehditkâr eylemler yapıldı. Zaten 9 Ocak bilindiği üzere Sırpların Boşnaklara yaptıkları katliam-soykırım-etnik temizlik günü olduğunu bilerek kutlamaları kırılmanın boyutunu da göstermektedir. Dün olduğu gibi bugün de Boşnaklar, ailelerini korumak için ülke içi ve dışına göç hareketleri başlatmış durumdalar. Dodik'in kadim dostu olan Macaristan Başbakanı Orban'ın açıklamalarını da düşünürsek Avrupa'nın ortasında kalmış olan bir avuç Müslümanın sistematik olarak yok edilmek istenmesini görmemiz gerekmektedir.
Ancak bunu görmemiz gerektiği kadar acilen harekete geçmemiz de gerekmektedir. Bosna-Hersek'in geleceği için Sırp Cumhuriyeti yok edilmelidir ve Adriyatik ile bağlantısı sağlanmalıdır. Üçüncü yol ise AB üyeliği olarak görünmektedir. Bunlar yapılmazsa tarih tekerrür edecek ve Bosna-Hersek yine gündemimize kırılmalarla girecektir.
Vesselam…