Kazakistan niçin karıştırıldı? Kimler karıştırdı ve hedefleri ne idi? Edinilen bilgilere göre Fransa'da sürgünde olan Kazakistan'ın muhalif lideri Muhtar Abblyazov oradan Kazakistan halkının bir kısmını, sosyal medya üzerinden örgütleyerek ayaklanmaları konusunda kışkırttı.
2 Ocak 2022 de başlayan ve devlet dairelerini basan, polise saldıran, tüm mağazaları talan eden, yakan, yıkan saldırganların elebaşları arasında bu devlette faaliyet gösteren, Fetö okulları mezunlarının oldukları da gelen bilgiler arasındadır. Kazakistan, Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurulmasında belirleyici roller üstlenmiş olan bir ülkedir. Kazakistan, Sovyet Rusya'nın dağılmasından sonra 1991'de istiklâline kavuşmuştu. Fakat bu diğer birçok Türk devletlerinde olduğu gibi tam ve kusursuz bir istiklal değildi. Rusya, Kazakistan'ı ve diğer Tük vatanlarını hala arka bahçesi gibi görmektedir. SSCB dağılmış olsa bile Rusya'nın, büyüme ideali devam etmektedir. Kazakistan, 2 milyon 725 bin km2 ve 20 milyon nüfuslu bir ülkedir. Gaz, petrol ve her çeşidiyle zengin yer altı kaynaklarına sahip bir bölgedir.
Kazakistan'da doğal gaza % 50 zam yapıldı. Doğalgaz ve petrol sadece Kazakistan veya Türkiye'nin problemi değil aynı sıkıntı bütün ülkelerin derdidir. Aynı sıkıntı enerjide de yaşanıyor, mevsimler değişti, kurak yıllar yaşıyoruz, yağış yok, barajların suları iyice azaldı. Eskiden belli, ileride su ve enerji savaşları olacak denirdi. Görünen köy kılavuz istemez derler. İnşallah o sıkıntılı günleri yaşamayız ama görülenler ve yaşananlarda pek hayra alamet değil. Durum onu gösteriyor ki, su ve enerji konusundaki gerekli yatırımlarını yapamayan ülkelerin işi zor. Dış güçlerin ülkemizi bölerek, Güney doğumuzda ikinci bir İsrail devleti kurdurmaya çalışmaları da o bölgedeki su kaynaklarımıza el koymak içindir. Bu gün Kazakistan üzerinde oynanmak istenen oyunda o bölgedeki petrol ve doğal gaz yataklarına sahip olabilmek içindir. İsyanın çıkış sebebi, zamlardır ama bu sahte bir bahanedir. Zamlar geri alındı, Başbakan Askar Mamin ve Hükûmet istifa etti ama terör olayları ve yağmalamalar bir süre daha devam etti. Çünkü amaçlar farklı idi. 2013 gezi olaylarının arkasındakiler bu seferde aynı oyunu Kazakistan üzerinde denemek istediler. Arkasından da Kazakistan Devlet Başkanı Tokayev, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünü Rusya'ya yardıma çağırdı. Ermenistan ve Rus askerleri güya oradaki asayişi sağlamak için gittiler. Rusya asayişi sağlayana kadar oradayız dedi. Artık ne zaman çıkar veya bir daha çıkmaz mı bilemiyoruz. Yani tilki kümese bekçilik yapmaya gitti. Daha giderken biz; Kırımı tanımanızı, tekrar Rus alfabesine geçmenizi, Rusçanın 2. ana dil olmasını ve Rus okullarının yeniden açılmasını istiyoruz şeklinde isteklerini sıraladılar.
Hani eylemcilerin amaçları yapılan zamlar idi. Gezi olayları sırasında karşı çıkan bazı yandaşlarına, Mehmet Alabora; "mevzu ağaç mı, sen hala anlayamadın mı" demişti ya, Kazakistan'da da aynı durum söz konusu. Göstericilere plakaları kapatılmış araçlarla silah dağıttıkları yansıdı ekranlara. Demek ki Osman Kavalalar orada da faaliyette idi. Eylemler durdu ama zarar 200 milyar doların üzerinde. Kazakistan'da iki büyük şeytan, istedikleri gibi sömürebilmek için, istikrarsız bir devlet oluşturma peşindeler. Oyunun bir tarafında ABD, diğer tarafında Rusya var. Rusya, Amerika'nın Orta Asya'ya göz diktiğini biliyor. Çünkü Amerika'nın Ortadoğu ve Arap Yarımadasından sonra doğalgaz ve petrol bakımından beslenebileceği tek kara parçası Kazakistan'dır. Rusya'ya göre ise zaten burası kendi topraklarıdır. Bu sebeple, Rusya'yı çağırmakla bağımsızlıklarını kendi elleriyle tehlikeye düşürmüşlerdir. Belliki kurgulanan plan böyleydi.
31 Mart 2021 tarihindeki, Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvenin sonuç bildirgesi ve devlet başkanlarının konuşmaları, Türk dünyasının birliği hususunda ümit verici ve ufuk açıcıydı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın konseyi "aile meclisimiz" ilan etmesi, ilişkilerin nasıl bir düzeye geldiğini göstermişti. 12 Kasım'da da İstanbul'da yapılan resmi zirvede ise "Türk Dünyası 2040 Vizyonu"nu, Türk Devletlerinin ortak çıkarlarının bulunduğu muhtelif alanlarda, geleceğe dönük işbirliğine, rehberlik edecek stratejik bir belge olarak kabul ederek, uygulanması için "2022-2026 Türk Devletleri Teşkilatı Stratejik Yol Haritası" hazırlanmıştı. Burada ortak Ekonomi/Ticaret Bakanları ile Gümrük İdareleri Başkanları toplantısında alınan kararların takibi için ilgili makamlara talimat verilmiş ve uluslararası örgütlerde birbirlerinin adaylıklarına desteklerini ifade etmişlerdi. Hedefte ise 2030-2040 vizyonunda özellikle ekonomi alanında işbirliği ve ortak pazar gibi konular gündemdeydi. Bu zirvenin önemli kazanımlarından biri de Nazarbayev'in "Turan Koridoru" teklifidir. Tıpkı tarihte Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan İpek Yolu projesi gibi, bütün Türk dünyasını karayoluyla da birbirine bağlayan, Trans-Hazar Uluslararası Ulaşım Koridorunun adının da, Turan Koridoru olması teklif edilmiş ve kabul görmüştü. Türk yatırım fonu ve kalkınma bankasının kurulmasının hızlandırılması gerektiğinin vurgulanması da önemli konulardan birisi idi. Bu sürecin 2031'e kadar kademeli geçişle tamamlanacağı kararlaştırılırken Alfabe birliği Türk halklarının birbirlerini anlaması açısından ivedilikle atılması gereken adımlardan bir olarak kabul edilmişti. Bu toplantılarda ekonomik, ticari, mali, askeri güç birliği, hatta ortak bankacılık sistemi ve ortak para birimi alanlarındaki kararlardan elbette ki başta Rusya olmak üzere ABD, AB ülkeleri rahatsız oldular ve bu fikirlerin beyin gücünü oluşturan Kazakistan üzerinden bu olayları başlatarak size bu fırsatları vermeyiz mesajları verildi.
Kazakistan'da bir şey denediler. Yarın Kırgızistan'da, Tacikistan'da da deneyecekler ve durmayacaklardır. Oralardaki hesabın tutmaması için Türkiye'nin her şeyiyle büyük, güçlü ve kendinden emin olması şarttır. Son 100 yıldır başımıza gelen bunca badirenin niçin olduğunu ümmet coğrafyasının aynasında seyrettik hep, şimdi de Türk coğrafyasında seyrediyoruz. Osmanlı'nın durduruluşuyla beraber Arap coğrafyasında oynanan oyundan farklı değil buraların hikâyesi. Birbirinden ayrıştırılmış devletler, birbirine ötekileştirilip uzak düşürülen halklar. Kiminde halk kendine yabancı; kimin de ise devlet halkına…
Türk cumhuriyetlerine, soğuk savaş döneminde, Sovyet Rusya, kan kusturdu. Türk dünyasının İslâmî ve tarihî ruh kökleri kurutuldu. Hayânın, edebin, ahlâkın, irfanın, iffetin, kardeşliğin, eşsiz bir hakikat medeniyetinin yurdu Horasan-Türkistan havzasındaki büyük köklü medeniyet birikimi dinamitlenerek sosyal yapı çökertildi. Kültürel ve manevi değerler mahvedilirken, genç beyinlere ateizm zerk edilerek alkole müptela yapıldı. Kısacası Kafkaslardan Doğu Türkistan'a kadar Türklerin tarihi kökleri, dini ve ahlaki değerleri yok edildi. Şu andaki çalışmalar ve gayretler ise tekrardan öze dönülme mücadelesidir.