''Asra yemin olsun; gerçekte insan ziyan içindedir. Ancak İMAN edip SALİH AMEL işleyenler ile, birbirlerine HAKK'ı ve SABR'ı tavsiye edenler müstesna!'' (Asr Suresi)
İslam, son ilahi din ve insanlığın son umudu, kurtuluş reçetesidir. İslam hem medeniyet hem de kültür hazinesidir. Kıyamete kadar sürecek bir yaşam ve inanç biçimidir.
İslam kültürü; inanma, yaşama ve uygulama üzerine bina edilmiştir. İslam kalplere hapsedilmiş bir din değildir, aynı zamanda hayata uygulanması gereken ve hayata yön veren, kurallar getiren bir dindir. Bu özelliği ile de diğer dinlerden ayrıdır.
İslam kültürü; zeka, ilim, sanat, mizaç ve karekter ile yoğurularak oluşur. Yaratılıştan gelen özelliklerimiz ile sonradan kazandıklarımızın toplamıdır. Kişinin kendi istek ve iradesiyle tercih ettiği bir yoldur. İzlenen yol, tarz, uslup ve davranışlarımız islami yaşam biçimimizi belirler. Mesela Peygamberimizin davranışları ve sözleri bir kültürdür diyebiliriz. İşte bu islami kaynaklarla beslenen hal, tavır ve davranış biçimi İslam Kültürü'nü oluşturmaktadır. Bizim müslümanlar olarak İslam kültürünün maddi ve manevi değerlerini yaşamak ve yaşatmak zorunluluğumuz vardır.
İslam Kültürü, günümüz Türkiye'sinin ihtiyacı olan ve sürdürülmesi gereken bir olgudur. Her ne kadar ''KÜLTÜR EMPERYALİZMİ'' yıllardır Türk toplumunun üzerinden bir buldozer gibi geçmiş olsa bile.
Dünyada barışı, sevgiyi, merhamet ve adaleti yeniden eskiden olduğu gibi getirecek olan şey İslam kültürüdür. Bu kültür ile geçmiş dönemlerde, gerek Selçuklu gerekse Osmanlı dönemlerinde nasıl büyük medeniyetler inşa edildiyse, bugün de bunu başarabilmek mümkündür. Bugün dünyada ve islam ülkelerinde yaşanan problemlerin, acıların sebebi islam değil, İslam kültüründen uzaklaşan insanlardır.
İslam kültürünü bir ev olarak düşünürsek, giriş kapısı İMAN'dır. Bir yerde inanç varsa orada kültürr vardır. İslamda herşeyden önce inanmak esastır. Giriş holü AMELLERİMİZ'dir yani inandığımız şeyleri davranışlarımızla göstermek.
Bir diğeri BİLGİ Odasıdır. İslam kültürü gerçek bilgiye dayanır. İslamın ilk emri '' Oku'' dur. Tüm kültürel yapı bu oku üzerine bina edilmiştir. ilim odasında bilgiler şekillenir meyve verir. Bir çok bilim dalı, keşifler, icatlar bilgi üzerinde gelişmiştir. Bunun en güzel örnekleri İslam kültür ve medeniyetinin zirveye ulaştığı dönemlerde yetişen islam alimleri ve bilginleridir.
İslam kültür evinin diğer bir odası ise HOŞGÖRÜ odasıdır. İslam Kültürü hoşgörü sayesinde diğer kültürlerle ve insan topluluklarıyla etkileşime girebilmiştir. İslam yeni tanıştığı kültürlere her zaman yaşam hakkı tanımıştır. Girdiği coğrafyadaki yaşayan insanların dinlerini ve kültürlerini yaşamasına izin vermiştir.
E.Rosenthal bu konuda şöyle diyor: ''Bütün bu yabancıları uzlaştırıp, onların kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlayabilmesi müslüman dehasının önemli ve çekici yanlarından biridir.'' İşte islam kültürü bu özelliği ile diğer kültürlerden ayrışıyor ve öne çıkıyor.
İslam kültür evinin en çekici odalarından birisinde de MERHAMET ve ADALET oturmaktadır. İslam kültürü,din, mezhep ırk ayrımı yapmaksızın herkese merhamet etmeyi insani bir görev sayar ve herkese adaletli davranır.
İslam kültürünün bir diğer odasında KARDEŞLİK ve BİRLİK vardır. Çünkü Allah müslümanlar birbirinin kardeşidir diyor. Aynı zamanda bir olun dağılıp ayrılmayın Allah'ın ipine sıkıca tutunun diyor.
Bütün bunlar bir müslümanda İslami bilincin olmasını, hatta yüksek olmasını gerektirir. Bu bilinç, körü körüne inanmaya, taklide ve şekilciliğe karşıdır. Sorgulamayı ve samimi olmayı gerektirir. Teknolojiye kapalı olmak, faydalı gelişmelere kapalı olmak, eskiyi ve yabancı kültürü taklit etmede ısrarcı olmak bilinçli bir müslümana uymayan bir davranış biçimidir. İSLAMİ BİLİNÇ, tembelliği, miskinliği, korkaklığı bırakıp, çalışmayı, cesaretli olmayı gerektirir. İslam Kültürü bize hem dünya ile hem de ahiret ile ilgilenme bilinci verir. Nurettin TOPCU'nun ifadesiyle:
''İslam, yalnız secde halinde değil, secdeye eğilen başımızdadır.
Yalnız camide değil, ezan sesleriyle dolan evimizdedir.
Yalnız Kuran'da değil, onunla nurlanan yüzlerimizdedir.''
İşte önemli olan, bu bilince sahip olmaktır.Bu bilinçle İslam Kültürünü görebilmek ve bu atmosfer içinde mutlu olabilmektir. Bugün dünyada ve islam coğrafyasında yaşanan zulümler, vahşetler ve barbarlıklar, islam topluluklarının yeterince kendi kültürlerine sahip çıkamayışlarından ve İslami şuura yeterince sahip olamayışlarındandır. Bugün yaşadıklarımızın bizi uyandırması ve değerlerimize yeniden dönmemizi sağlaması dileklerimle...