Hristiyanların her türlü zulme maruz kaldıklarını ve Hristiyanların mukaddes yerlerinin hakarete uğradığını anlatarak, halk üzerinde büyük bir infial uyandıran  Papa 2. Urbain tüm Hristiyanları müslümanlara karşı savaşmaya davet etmiş ve tarihte sekiz defa tekrarlanan  Haçlı seferlerini böylece başlamıştır.

Haçlılar büyük ordularla müslümanlara saldırmışlar, ama hemen hemen her defasında yenilmişlerdir. Ancak yine de uğradıklara yerlerde kadın, cocuk, yaşlı demeden suçsuz halkı katletmişler, evleri , iş yerlerini yağmalamışlardır. Haçlı seferleri tarih yazarı Raimendus katledilen insanların ve ele geçirilen, yağmalanan malların büyüklüğünün tahmin bile edilemeyeceğini yazmıştır. Haçlı komutanı Bokemond, kendisine sığınan insanları affedeceğini söylemesine rağmen verdiği sözü tutmayarak insanları kalleşçe öldürmüştür.

Oysa Hz. Ömer 638 yılında Kudüs'ü fethettiği zaman buradaki Hristiyanlara can ve mal güvenliği ile inanç özgürlüğü konusunda teminat vermiştir.

İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard Selahattin Eyyubi ile esirlerin karşılıklı değiştirilmesi konusunda anlaşırlar. Sultan 1500 Hristiyan esiri serbest bırakır ancak  Richard,  3000 müslüman esiri hanımları ve çocuklarıyla birlikte herkesin önünde teker teker öldürür.

Tarihte yaşanan bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Tarih boyunca müslümanlara yapılan katliamlar ve zulümler hiç eksik olmamıştır. Dün Bosna'da yapılan ve 8000 kişinin ölümüne sebep olan soykırım, bugün Filistin'de aralarında kadın, çocuk, suçsuz  bulunan 40.000 kişinin katledildiği soykırımın yanında hafif kalmaktadır.

İslam coğrafyası günümüzde hem idari hem de ekonomik olarak Haçlı zihniyetine sahip ABD ve Avrupa'daki güçlü ülkelerin tahakkümü altında bulunuyor. Bu durum Haçlı seferlerinin devam ettiğini açık bir şekilde gösteriyor.

Haçlı seferlerinin üzerinden yüzyıllar geçmiş, usul ve yöntemleri ile kullanılan araçlar değişmiş olsa da, Haçlı zihniyetinin İslam düşmanlığı ve başta Kudüs olmak üzere ülkeleri işgal etme ideali hala devam etmektedir.

O günlerde meydanlarda kılıç ve askerlerle yapılan savaşlar ve katliamlar, bugün siyasi, askeri ,ekonomik, kültürel işgal ve her türlü baskı ile devam etmektedir.

Yine bugün uyguladıkları yöntem, işgal etmek isdedikleri ülkelerin idarecilerini satın almak suretiyle rahatça kendi istekleri ve hedefleri doğrultusunda kullanmak şeklindedir. O ülkelerde kurdukları  ve satın aldıkları şirketlerle,  yazılı ve görsel medya ile, vakıf ve derneklerle emellerini gerçekleştirmektedirler.

Bunun yanında paralı askerlerle oluşturdukları terör örgütlerini kullanmak suretiyle İslam ülkelerinde kaos, karışıklık, ve iç savaş çıkarmak için her türlü yolu deniyorlar. Bunu yaparken ABD ve Avrupa daima birlikte hareket ederek adeta bir çeşit Haçlı Birliği oluşturmaktadırlar. Kullanacakları ülkelerde askeri üsler kuruyorlar ve  terör guruplarını sürekli silahlandırıyorlar.

Ellerindeki en büyük silah ekonomik güçtür. Doların dünyada rezerv para olması ve karşılıksız basılması onlara büyük avantaj sağlamaktadır. Ülkelerin Bankalar arası yurt dışı para transferleri ''SWİFT'' sistemiyle gerçekleşmektedir. Bu sistemi kullanmadan bir ülkeden diğer bir ülkeye 1 kuruş dahi gönderemezsiniz. Bir ülkeden başka bir ülkeye mal alım ve satımlarında yapılacak ödemeler bu sistem üzerinden yapılmaktadır. Yani dış ticaretiniz de onların elindedir.

Küresel para piyasaları, borsalar vs bu küresel baronların kontrolündedir. Borçlandırdıkları ülkelerde kur baskısıyla ekonomik krizler çıkartırlar. Faizlerin yüksek tutulmasını isterler. Çünkü yüksek faizden muazzam karlar elde edip, bu kazandıkları paralarla şer planlarını finanse ederler.

Haçlı seferlerinin devam ettiğinin en büyük delili, bugün İsrail'in Filistin'de uyguladığı soykırıma tüm Hristiyan aleminin birlik içerisinde göz yummaları ,hatta desteklemeleridir. Görünen köy klavuz istemez. Ancak müslümanlar bu gerçeği bir türlü göremiyorlar ya da görmek istemiyorlar. Onlar nasıl ki tarih boyunca hep müslümanlara karşı birlik içinde hareket etmişler ve hala da etmektelerse, biz müslüman topluluklar da birlik içinde hareket etmek  zorundayız. Arap düşmanlığının veya Türk düşmanlığının  Müslümanlara bugüne kadar bir fayda sağlamadığını artık görmeye mecburuz. Ne zaman toplum olarak bu bilince sahip olursak işte o zaman hamasi söylemlere mahkum olmaktan kurtulup eyleme geçme cesaretine ve gücüne kavuşacağız inşallah.