Hz. Yusuf, Yakup Peygamberin oğluydu. Yakup (as)in on iki evladının son ikisi idi: Yusuf ve Bünyamin.
Yusuf, babasına gördüğü bir rüyayı anlattı:
- Babacığım, rüyamda on bir yıldız, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm.
Rüya tabirinden çok iyi anlayan Yakup (as), oğlunu uyardı:
- Yavrum, rüyanı kardeşlerine anlatma. Sana tuzak kurarlar.
Yakup (as), en çok Hz. Yusuf'u severdi. Zira onun birgün peygamber olacağını biliyordu. Bu da kardeşlerinin kıskançlığını artırıyordu. Ondan kurtulmayı planlıyorlardı. Babalarının yanına geldiler. Gezmeye götürme konusunda onu ikna ettiler. Onu alıp götürdüler, bir kuyunun dibine bıraktılar.
Akşamleyin babalarının yanına döndüklerinde
- Biz yarış yapıyorduk. Yusuf'u eşyalarımızın yanına bırakmıştık. Bir kurt onu yedi. Her ne kadar doğru söylüyorsak da sen bize inanmazsın dediler ve üzerine başka kan bulaşmış olarak Yusuf'un gömleğini götürdüler.
Yakup (as) söylenilenlere inanmadı Sonra bir kervan gelip kuyudan su çıkartmak istediklerinde kovayı kovayı kuyuya saldılar:
- Müjde bir oğlan dediler.
Yusuf'u alıp köle olarak satmak istediler. Boynuna da kölelik halkası taktılar. Mısır'da onu satın alan kimse, karısına:
- Ona güzel bak, belki bize faydası olur ya da onu evlat ediniriz, dedi. Biz işte böylece Yusuf'u Mısır'a yerleştirdik. (Yunuz: 19-20)
Hz. Yusuf'un Mısır Serüveni
Evet, Hz. Yusuf Mısır'a, yerleşti. Ama Mısır'ın Maliye Bakanı/Veziri'nin evinde idi. Terbiyeliydi ama tam bir erkek güzeliydi. Evin hanımı Züleyha, ona göz koydu. Kapıları kapatıp Yusuf'u istedi. Yusuf kaçmak istedi. Kadın onu salmamak için gömleğinin arkasından tutunca yırtıldı. Olay, Kahire'de duyuldu.
Züleyha, bu suçlamadan kurtulabilmek için sarayın kadınlarını evine davet etti. Önlerine birer bıçak ve meyveler koydurdu. Hz. Yusuf içeri girdiğinde şaşkın döndüler. Meyvelerin yerine ellerini kestiler.
Şehir kadınları arasında yaygın olan bu dedikodu, Mısır azizinin itibarına gölge düşürdü. Hz. Yusuf, burada zayıf halka durumunda olduğu için zindana atıldı.
Hapse onunla beraber iki kişi daha girdi. Biri "Rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm" dedi. Diğeri "Başımın üzerinde kuşların yediği bir ekmek taşıdığını gördüm" dedi. Her ikisi de Hz. Yusuf'tan rüyalarının yorumunu istediler.
Hz. Yusuf, zindan arkadaşlarının rüyalarını yorumlamadan önce onlara hak dini ve peygamberliğini bildirdi. Bu, onun ilk davetiydi. Sonra rüyalarını yorumladı: "Biriniz eski görevine dönecek ve yine efendisine şarap sunacak. Diğeriniz asılacak ve kuşlar başından yiyecekler" dedi. Rüyası aynen gerçekleşti.
Hükümdarın Rüyası
Mısır hükümdarı, zamanın Firavunu bir rüya gördü. Oldukça karmaşık bir rüya…
"Ben yedi semiz ineği yedi yayıf ineğin yediğini gördüm. Ayrıca yedi adet taze yeşil başak gördüm. Yedi tane de kuru başak vardı. Bu başaklar da yeşil başakları mahvettiler."
Rüyayı Mısır'ın kahinleri ve bilginleri yorumlayamadılar. Bu arada Hz. Yusuf'un eski zindan arkadaşı, eski günleri hatırladı. Firavun'a rica etti: "Beni zindana gönderin. Onu yorumlayacak birini tanıyorum" diye ısrar etti.
Aldığı özel izinle zindana, Hz. Yusuf'un tanına vardı. Melikin gördüğü rüyayı anlattı. Hz. Yusuf da başladı yorumlamaya:
"Devamlı yedi yıl ekip biçtiğiniz ekinin, yediğinizden artanını başağında bırakın. Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek. Tohumluk için saklayacağınız az miktar hariç; önceden biriktirdiklerini yiyip götürecek. Bunun ardından bir yıl gelecek ki insanlar o zaman yağmura kavuşacak, işte o zaman üzümlerini sıkacak, hayvanlarını sağacak, bolluğa kavuşacaktır…"
Elçi, hükümdara olup biteni iletti. Özellikle suçsuzluğunun kanıtlanması talebini de duyurdu. Hükümdar, o kadınları topladı. Kadınlarda "Asla bir fenalık görmedik" diye itirafta bulundular. Vezirin karısı Züleyha da aynı şeyleri söyledi.
Artık zindan hayatı sona ermek üzereydi. Zindan, Hz. Yusuf'tan nur almıştı. Adı da "Medrese-i Yusufiye" kalmıştı. Bundan sonra yeni mekanı saraydı. Hükümdara:
"Beni memleketin hazinelerine memur et. Onları korumasını ve yönetmesini iyi bilirim" dedi. Böylece o hazinelerden sorumlu veziri oldu.
Zaman geçti. Kıtlık yılları başladı. Mısır dışından pek çok kişi buğday alabilmek için Mısır'a gelmeye başladılar. Bunların arasında Hz. Yusuf'un kardeşleri de vardı. Ancak öz kardeş Bünyamin kervanda yoktu. Israr üzerine onu getirdiler.