Anlatılır ki Nasrettin Hoca, zaman zaman eşeğe ters binermiş. Görenler sormuşlar:
-Hoca, eşeğe neden ters biniyorsun?
-Geriden gelen tehlikeleri görmek için.
-Ya tehlike karşıdan gelirse…?
Hoca'nın cevabı çok düşündürücüdür:
-Onu eşek de görür.
* * *
Fıkra; kısa ve özlü anlamı olan, nükteli, güldürücü hem de düşündürücü küçük hikayelerdir. İnsanlar, olayları naklederken, ya fıkralardan veya tarihi kıssalardan örnekler vererek hem dikkati çekmek hem de mesajını nükteli ve dolaylı biçimde vermek gibi bir yöntemi seçerler. Bazen mizahi yönüyle tarihe mal olmuş kişiler üzerinden, bazen de yöresel esprilerden hareket ederek fıkra anlatırlar.
Tarihi kıssalar, hikayeler, masal ve destanlar da ibret ve nükte yüklüdürler. Onları da doğru yanlış terazisinde iyice tarttıktan sonra ibret nazarıyla değerlendirmek, yaşantımız için ders çıkartmak gerekir.
Aslında fıkra, kıssa ve menkıbelerin ortak noktası, içinde ince nükteler barındırmasıdır. Nükte; iyi düşünülmüş, ince mana ve zarif söz, espridir. Dolaylı anlatımlarla ince ve derin anlamlar içeren, iyi düşünülmeden kolaylıkla anlaşılamayan ifadelerdir.
Nükteler, tek başına bir cümle halinde o kadar etkili olmayabilir. Ama tarihi ya da günlük bir olayın anlatımı sırasında nakledilirse söz yerini bulmuş olur.
Fıkra, kıssa ve nükteli söz tarih içinde var olmuş ve orada kalmış değildir. Günlük olaylar karşısında söylenmiş nükteli sözler, mizahi şakalar da hayatın devam ettiği gibi sürüp gitmektedir. Komedyenler de bu kaynaklardan beslenmektedir.
Duyduğumuzda, gülümsediğimiz, tebessüm ettiğimiz ve düşündüğümüz nüktelerin pek çoğunun tarihi bir arka planı vardır. Bu yönüyle söylendikleri dönemin arka planını yansıtması bakımından her birinin kültürel bir boyutu vardır.
Nükte ve espri, bence eğitim sırasında da gereklidir. Öğrencilere bazen bir kitapla anlatılamayan bir bilgiyi bir fıkra ile özetleyebilirsiniz. Onların zihinlerinin yorulduğunu hissettiğin anda konuyla ilgili bir fıkra, bir anekdot, tarihi bir kıssa onların tekrar kendilerine gelmelerini sağlayabilir. İleride de hazır cevap olmalarına zemin hazırlayabilir.
Ben, bu duygularla öğretmenliğim sırasında pek çok fıkra anlattım. Yıllar sonra öğrencilerin, konuları hatırlamasalar bile fıkralarımı, anlattığım kıssaları mutlaka hatırlamaktadırlar. Başlıyorlar onlardan bir veya bir kaçını anlatmaya. Bana da bunları kaleme almam konusunda ısrarlı oluyorlardı. İşte bu eser, bunun sonucu ortaya çıktı.
Derslerde anlattığım fıkra ve kıssalardan hareket ederek aklıma gelenleri bu kitaba aktardım. Unuttuklarım ve hatırlayamadıklarımın yanı sıra kitaba yazma konusunda tereddüt yaşadıklarım da olmuştur. Okuyucularımın beni hoş görmelerini diliyorum.
"Her Fıkra Bir Nükte" adlı
Kitabımın basımında emeği geçen Kent Arşivi görevlileri Mehmet Okumuş ve Nilüfer Aşkın'a, Belediye Başkan Yardımcısı Sayın İsmail Yağbat'a, Belediye Başkanı Sayın Dr. Halil İbrahim Aşgın'a teşekkür ediyorum.
Okuyucularımı da kitabı Çorum Belediyesi Kent Arşivi'nden ücretsiz alabileceklerini hatırlatıyorum.
Görüyorsunuz ki yazı hayatımı yani meyve vermeyi sürdürüyorum. Elbette taşlamaya kalkışanlar olacaktır. Geriden çatlak sesler çıkaranlar olsa da kervan yürümeye devam edecektir.