Allah (cc) Kuranı Kerimde neleri yapmamız gerektiğini ve nelerden de uzak durmamız gerektiğini örneklerle bildirirken, Peygamberimizde her konuda bizzat yaşayarak, uygulayarak ve de tavsiyeler de bulunarak bizlere örnek olmuştur. "And olsun ki Resulüllahın hayatında Allaha ve ahiret gününe iman edenler ve Allah'ı (cc) çok ananlar için çok güzel örnekler vardır" (Ahzap sur. 21)
Ayetlerin ve hadislerin o kadar çok güzel ve derin anlam ve manaları vardır ki her bir ayet ve ya hadis üzerine ciltlerce kitap yazılabilir. Aynı zamanda ayet veya hadisleri açıklamaya veya anlamaya çalışanların zahiri ilimler kadar bâtini ilimlerden de haberdar olmaları gerekir ki tek kanatla uçmaya kalkmasınlar ve de birileri gibi kendileri yanıldıkları gibi başkalarının kafalarında da soru işaretleri oluşturmasınlar. İman, Hz Ebubekir'in dediği gibi şeksiz ve şüphesiz Allah (cc) ın iradesine teslimiyettir. Peygamberimiz "Anne Cennet kapılarının ortasındadır" (İbn Hanbel); "Cennet annelerin ayakları altındadır" (Nesâî) buyurmuştur. Daha bunlara benzer derin mesajlar veren çok sayıda hadisi şerif vardır. Tüm bu hadislerde anne babaya ve sonra yakınlara, onların dostlarına iyilik ve ikramda bulunmanın önemine dikkatler çekilmiştir. Ayrıca vefatlarından sonra da anne-babayı rahmetle anmak, onlar için hayır dua etmek, onlar adına hayır yapmak ve vefa göstermek gerekir.
Buluğ cağına gelen çocuklar ebeveynin odalarına her zaman izin alarak girmelidirler. Bunu, bütün müminlerin çocuklarına öğretmeleri gerekir. Nur 58 de de; "Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (çocuklarınız) yanınıza girecekleri zaman sizden izin istesinler" İzin alma konusu çok önemli olan ancak günümüzde çocukların pek riayet etmedikleri meselelerdendir. Çocuklar ana-babalarına karşı daima saygılı olmalı, onlara karşı tatlı dilli, güler yüzlü davranmalıdırlar: Ana-babanın bütün söylediklerini, Allah'a itaatsizlik söz konusu olmadıkça, çocukların dinlemeleri ve kabul etmeleri gerekir. Her işte onların rızasını almaya çalışmalı, onların hizmetlerini kendi hizmetinden önce görmelidirler. Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik… (Ankebut 8) Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik… (Ahkaf 15). Benzer birçok ayette Cenabı Mevla'nın, ebeveyne bu şekilde güzel davranmayı emir ve tavsiye buyurmasındaki hikmet, anne-babanın saygı ve güzel davranmaya en layık kimseler olmalarından dolayıdır. Dolayısıyla anne babalara, Allah'a isyan teşkil etmeyen hususlarda itaat etmek ve her zaman iyi davranmak gerekir. Evlatlar iman eden kimseler oldukları halde anne-babaları inkâr yolunu benimsemiş kimseler ise, yine güzel sözle ve gönül alıcı bir üslupla onları doğru yola davet etmelidirler. Hz. İbrahim'in bu konuda babasıyla yaptığı konuşmalar bize böyle bir durumda kullanılacak üslup ve gösterilecek tavır konusunda yol göstericidir. Hz. İbrahim, putlara tapan babasını Kur'an'ın dili ile şu sözlerle hak dine davet etmişti: "İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir Peygamberdi. Hani babasına demişti: 'Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun. Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım. Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, Rahman'a başkaldırandır. Babacığım, gerçekten ben, sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkuyorum, o zaman şeytanın velisi olursun." (Meryem 41-45). Ancak Hz. İbrahim'in babası gibi, kimi zaman böylesine güzel bir üslup ve saygılı bir tavırla yapılan çağrıya icabet etmeyen kimseler de olabilir. Çocuk buna rağmen Allah'ın bu yöndeki emri dolayısıyla, yaşlı ve bakıma muhtaç olan anne ve babasına karşı hürmet ve merhametle muamele etmelidir. Bununla birlikte, Kur'an da; "Onlar hakkında bir bilgin olmayan şeyi bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın)da onlara iyilikle (mâ'ruf üzere) sahip çık (onlarla geçin) ve bana 'gönülden-katıksız olarak yönelenin' yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, böylece ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim" (Lokman 15).
Kısacası; Anne-babaya her türlü ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde bütün maddî ihtiyaçlarını gidermek, onlara?"öf"?bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en güzel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları üzmemek, bıkkınlığı ifade edebilecek bir tavır takınmamak gerekir. Gönüllerini kıracak en küçük bir sözden bile kaçınmak, her hususta rızalarını kazanmaya çalışmak ve hayır dualarını almak, kendisinden memnun etmek, yaşlandıklarında onların her türlü hizmetine koşmak, hastalık anlarında tedavi ve bakımlarını yaptırmak, çocukların görevi, Yüce Rabbimizin de emridir. Hasta veya yatalak hâllerinde ise onların hizmetlerinde bulunmak cennetin kapılarını aralayan bir davranıştır. Onlar bulunduğumuz ortama girdiklerinde hürmetle ayağa kalkmak, onlarla konuşurken onları saygı ile dinlemek, sohbet ederken ses tonuna dikkat edip onların sesinden yüksek bir ses tonuyla konuşmamak, onların gönüllerini ve hayır dualarını almak hem dinimizin emri, hem de insanlığımızın bir gereğidir.
Peygamberimiz; Anne babasının ihtiyarlık zamanlarında, onlardan birine veya her ikisine yetişipte (layık oldukları hürmeti göstermediği için) cennete giremeyen kimselerin burunları yerde sürünsün buyurmuş ve bunu üç defa tekrarlamıştır. (Ebu Hureyre) Cenabı Mevla bizlere, kendisinin rızasını kazanabilecek davranışlarda bulunmayı lütfeylesin.