Kur'an'ı Kerim de, Cenabı Mevla'nın farklı anlamlar yüklenmiş, doksan dokuz tane güzel ismi celili vardır. Onlardan Rab; Azametli, şefkatli, merhametli, yaşatan, bağışlayan, idare eden, terbiye eden, gözetip koruyan, rızık veren, ıslah edip geliştiren, lütufkâr olan gibi anlamlara gelir.
Allah'ın (cc) azameti, kudreti, yol gösterici, yardım edici ve koruyucu oluşu ifaderinin hemen akabinde de Rahman sıfatı gelir ki o da kıyamet günü insanları dünyadaki amellerine göre cezalandıracak veya mükâfatlandıracak olan anlamına gelir. Ayetlerden çıkarılan sonuçlara göre Cenabı Mevla affedici, bağışlayıcı ve de merhamet sahibidir. Kimler için? Yine ayetlerde ki cevaplara göre, insanlar günahkâr olabilir ama hulûsi kalp ile tevbe ederek (nâsuh), elinden geldiği kadar, Kuran'ın mesajlarına kulak vererek, kulluk görevlerini yerine getirebilme gayreti içerisinde olan sorumluluk sahibi kimseler için. İslami eğitim sisteminde şiddete yer var mıdır? Müslüman'ım diyen herkes, mal mülk, sağlık sıhhat, çoluk çocuk ve elimiz altında olanların bizlere Allah'ın bir emaneti olduğunu, iyilik ve güzelliklerin yaygınlaşması, sevgi ve kardeşliğin hâkim olması, çocuklarımızın sevgiyle büyümeleri, yaratılanları sevmeleri yönünde üzerimize düşen sorumlulukların olduğunu bilir. İnsanların farklı düşünce yapılarına sahip olması, barış ve huzur içerisinde yaşamamıza engel değildir. Gerek fikir ve düşünce, gerekse ibadet ve yorumlardaki farklılıklar inanç ve fikir dünyamızın zenginliğindendir. Mihenk taşımız ise Kur'an ve sünnettir. Çocuk eğitim ve terbiyesinde dayağa yer var mıdır? Metot ve yaklaşımımız ne olmalıdır? Yukarıda da vurguladığımız üzere Allah'ın (cc) güzel isimlerinden Rahman, dünyada herkese rızık veren, merhamet eden, Rahim ise, dünyada iken rızasını kazanan kullarını, ahirete cennet nimetleri ile mükâfatlandıracak olan anlamlarına gelmektedir. Günah ve hataları affedici, bağışlayıcı olması gibi Yüce Rabbimizin isim ve sıfatlarını dikkate alarak birbirini seven, merhamet sahibi, kardeşlik duygularının öne çıktığı aile ve toplumları oluşturmanın yolu ancak sevgiyle olur. Sevgi Yüce Rabbimizin kalbimize koyduğu en büyük lütuftur. Sevgi sevmekle kazanılır. Sevgi ruhtaki güzelliğin dışa yansımasıdır. İnsan, insanca yaklaşıp sevmeye başlayınca sevildiğini de görür. Hayatın tadını almaya başlayarak acıların bile sevgiyle tatlandığını fark eder. Gönüller kazanmanın yolu da sevgiden geçer. Kur'an ve Sünnet referanslı terbiye eğitim sistemlerin de hiçbir şekilde hakaret veya sopanın yeri yoktur. Sevginin de açamayacağı kapı yoktur. Güç bende diye savunmasız çocuklara kaba kuvvet kullanır ve de gönül alma yoluna da gidilmezse ömür boyu telafisi mümkün olmayan derin gönül yaraları açılabilir. Şunu unutmamak gerekir ki telafi yoluna gidilmeyen gönül yaraları hiçbir zaman kapanmaz.
İslami eğitim ve terbiye sistemlerinde sopanın hiçbir şekilde yeri yoktur. Şayet anne-baba veya bir öğretmen böyle bir şey yaptılar ise sevgiyle yaklaşarak telafi yoluna gidip gönül almalıdırlar. Sopa söyleyecek sözü olmayan, sevgiyle yaklaşmasını bilmeyen, Allah (cc) tan da korkmayan aciz insanların işidir. Eğitim ve terbiye de gerek anne-babalar olsun gerekse öğretmen olsun, en verimli neticeler döverek, korkutarak değil, sevgi ve merhametle yaklaşarak, gönüllere dokunarak uygulanan metottur. Cenabı Mevla'nın; "And olsun ki Resulüllahın hayatında Allah'a ve ahiret gününe iman edenler ve Allah'ı çok ananlar için çok güzel örnekler vardır." (Ahzap 21) buyurduğu Peygamberimizin hayatında sopa, hakaret ve rencide edici ifadeler kesinlikle yoktur. Harise oğlu Zeyt "Çocukluğumdan itibaren Peygamberimiz vefat edinceye kadar yanında ve yakınında bulundum. Dövüp azarlamayı bırakın bir defa 'öf' bile demedi." Der. Bizim için her şeyimizle örnek olan Peygamberimiz veda hutbesinde 132 bin kişi huzurunda "Bende kimin hakkı varsa gelsin hakkını alsın, kime de bir fiske vurduysam gelsin o da hakkını alsın." Diyor. Müslüman'ım diyebilen insanlarımız gönül rahatlığıyla bunu diyebiliyorlarsa problem yok demektir. Çocuk terbiyesinde dikkat edilmesi gereken konulardan biriside, yalana hiçbir zaman yer verilmemiştir. Bilhassa ağlayan çocuklara bazen verilmeyecek şeyler vaat edilir veya olmayacak şeylerle kandırılır veyahut ta korkutulurlar. Neticede aldatma ve korkutma amaçlı yalanlar ileride çocuğun muhataplarına karşı bir güvensizlik oluşmasına neden olabilir.
Yusuf Hashacip " İnsanın gönlü incedir. O bir sırça saraya benzer ona çok dikkat et, kaba davranma kırılır" Yunus'un yaratılanı yaratandan ötürü sevmek ve gönüller yapmak gerekir sözleri, Mevlana'nın şefkat ve merhamette güneş gibi ol ifadeleri, bizim için her zaman bir hareket noktası olmuştur. İslam'ın düşünce yapısında Kur'an ve sünnet ise her zaman referans kaynaklarımızdır. Peygamberimiz "Her çocuk İslam fıtratı üzerine tertemiz ve günahsız olarak doğar. Daha sonra ailesi onu şekillendirir." Burada, Peygamberimiz çocuklarda kişiliğin oluşumunda inanç değerlerinin önemli bir rolünün olduğunu ve çocukluktan itibaren şekillenerek kazanıldığını vurgulamıştır. Hıristiyanlar her çocuğu, Hz. Âdem ve Havva annemizin günahıyla doğduğuna inanarak dualı kabul ettikleri su ile yıkayarak "Vaftiz" günahlardan arındırdıklarına inanırlar. Yine Hıristiyanlarda rahip ve rahibeler evlenmezler, mal, mülk, servet edinmezler. Eş, evlat ve malın kendilerini dünyaya bağlayacağına ve Allah'tan uzaklaştıracağına inanırlar. İslam'da ise evlenmek Allah'ın emri, peygamberimizin sünnetidir. Evlenmek, mutlu yuvalar kurmak, hayırlı ve güzel ahlaklı evlatlar yetiştirmek, çalışıp kazanmak, kazandığının bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak ise tavsiye edilmiştir.
Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız hem bizlere birer emanettir hem de bizler için en değerli varlıklarımızdır. Peygamberimizin hayatında ve de uygulamalarında olduğu gibi onları her türlü şiddetten koruyarak kimlikli ve de kişilikli olarak yetiştirmek en asli görevlerimizdendir.