Ahlaki değerlerin temelinde, her toplumda ve her millette mutlaka din vardır. Nurettin Topçu der ki: "Dini ahlaktan, ahlakı da dinden ayırmak, insanın ,ç dünyasını kendinden ayırmakla aynı anlama gelir. Zira ahlak, insanı hayvansal hayattan insani hayata yükselten bie değerdir."
Din, insanın Allah ve insanla ilişkisini belirler. Ahlak da insanın insanla olan ilişkisini düzenler. Peygamberlerin insanlığa çağrısı, öncelikle sapık inançlardan kurtulmaları ve ahlaki değerleri öğretmeye yönelik olmuştur. Peygamberler; tevhidin yanı sıra ahlaki değerleri öğretmekle başlamışlar, insanlığa barış ve huzur dolu bir hayat sunmuşlardır.
Bütün peygamberler; adaletin, doğruluğun, merhametin, yardımseverliğin, insanlığa faydalı olmanın "iyi", haksızlığın, hırsızlığın, yalan söylemenin, adam öldürmenin, zulmün, içki ve zinanın… "kötü" olduğunu anlatarak bulundukları toplumu ıslah etmeye çalışmışlardır. Her konuda ümmetine örnek ve rol model olmuşlardır. Özellikle Peygamber Efendimiz (sav) de "Şüphesizki ben, ahlakın güzelliklerini (güzel ahlakı) tamamlamak için gönderildim" buyurarak amacını ortaya koymuştur. Zira Kur'an-ı Kerim'de "Allah'ın Resulü'nde sizin için üsve-i hasene (en mükemmel bir örnek) vardır." (Ahzap-2) buyrulmaktadır.
Öyleyse bizim için en güzel örnek ve tek önder, Hz. Muhammed (sav) dir. O'nun gibi yaşamaya çalışmalıyız. Başka örnekler aramamalıyız.
Tarihimizde medreseler öğretim kurumları, tekkeler ise eğitim kurumlarıydı. Yeni eğitim modelimizde okullarımız; hem öğretim hem de eğitim kurumu olarak planlanmış ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın yönetimine verilmiştir. Bütün planlamalar, Talim ve Terbiye Kurulu (Öğretim ve Eğitim Kurulu) tarafından yapılmaktadır. Dolayısıyla değerler eğitimi de okullarımızda verilmek zorundadır.
Zira değerleri içselleştiren kişi; kimseye haksızlık ve zulüm etmez, kul hakkını önemser, dostluklarda vefa duygusunu canlı tutar, öfkesini yutmayı bilir, insanları affeder, davranışlarında doğruluk ve dürüstlükten ödün vermez. Aile bireylerine, arkadaşlarına, okula, işine, çevresine sevgi ve saygıyla yaklaşır.
Değerlerimiz, toplumu birbirine kenetleyen değerlerdir. Vatan sevgisi, millet sevgisi, bayrak ve İstiklal Marşı tutkusu, hürriyet ve bağımsızlık aşkı, insan haklarına saygıyı hedefler. Bunlar, toplumun her bireyini kucaklayan ortak değerlerdir.
Toplumun ruh sağlığı ve bütünlüğü; herkesin aşağı yukarı üzerinde uzlaşmaya vardığı insani, islami ve ahlaki değerlerin yeni nesillere sistemli ve kalıcı yöntemlerle aktarılması ve onların bu değerleri benimseyerek yaşamaya başlamalarıyla yakından ilgilidir.
Temel dini kitaplarımızda önce iman konuları yer alır. Onu ibadet konuları takip eder. Ondan sonra ahlak konularına geçilir. Allah'a karşı sorumluluklarımızdan sonra kullara karşı görevlerimiz sıralanır. Mesela ana-baba hakkı, evlat hakkı, karı-koca ve akraba hakkı, komşu ve yetim hakkı ile ilgili ayet ve hadisler yer alır. Fakirin ve yoksulun hakkının mutlaka verilmesi gerektiği ifade edilir. Misafire, yolda kalmışa, ihtiyaç sahibine gereken saygının gösterilmesi emredilir.
Doğruluk, iyilik, adalet, şefkat, merhamet, iyiliği emredip kötülükten uzaklaştırmak gibi toplum huzurunu esas alan kurallar zikredilir. Fitneden, fesattan, düşmanlıktan, gıybet ve hasetten uzak durulması emredilir. Nimetlere şükür, belalara sabır, kurallarınca Allah'a tevekkül öğütlenir. İnsanlara kin ve nefretle, kibir ve tahakkümle değil de sevgi, saygı, kardeşlik ve dostluk duygularıyla yaklaşma tavsiye edilir.
Ancak büyük ve kalın kitapların sonlarında kısaca değinilen bu konuların daha geniş ve detaylı bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Fakat İmam Gazzali gibi birkaç alimin dışında bu konuları genişçe açıklayan fazla din bilginimiz yoktur.
Bunu dikkate alan Hasan Basri hazretleri, ahlaki değerlerin de Allah'ın birer emri olduğunu hatırlatarak bunların büyük bir kısmını "54 Farz" adı altında ele almıştır.