Ailede mutluluğun yoları ve sırlarının olmazsa olmazları karşılıklı anlayış, feraset sahibi olmak, yapılması gerekenlerin en iyisini yapmak, hoşgörü, kanaatkârlık ve sabırdır.
Eşlerden birisi bir gün hanımına; "Hatun ben sinirlenince, kızınca sen susacaksın; sen sinirlenince de ben susacağım ve bu şekilde kavgasız, gürültüsüz geçinip gideceğiz" der. Hanımı "tamam da, senin sinirlendiğini nereden anlayacağım?" Beyi de, "sinirlenince külahımı ters çeviririm. Ya ben senin sinirlendiğini nereden anlayacağım?" Hanımı, "ben de eteğimi ters kıvırırım" diye anlaşırlar. Bu şekilde güzelce geçinip giderken bir gün hanım ev işlerinden aşırı yorulmuş olmalı ki, bulaşık yıkarken bardak kırılarak elini kestirir. Eşinin gelme saati de yakındır. Bunun üzerine de hemen eteğini ters kıvırır. O sırada beyi de işten gelmektedir. Pencereden şöyle bir bakar ki beyinin külahı ters vaziyette geliyor. Hemen eteğini düzeltir ve güler yüzle beyini kapıda karşılar. Evlilikte feraset sahibi olmak, vaziyeti idare etmek ve bazen de duruma göre pozisyon almak gerekir. Hatasız kul olmaz, hepimizde insanız ve hatalarımız olabilir. Eşler birbirlerinin hata ve kusurlarını araştıran değil, örten olmalıdırlar. Söylenmesi gereken bir şeyler var ise de onunda zamanı, zemini iyi kollanmalı ve kırıp dökmeden usulüne uygun bir şekilde söylenmelidir.
Eşler uzun süre birbirinden ayrı kalmamalıdırlar.? Eşlerin mutlaka kitap okuma saatleri olmalı, birlikte kitap okumalı ve bilhassa bayanlar televizyon başında veya telefon elinde gereksiz yere vakit öldürmeyerek kendileri bir sınırlama getirmelidirler. Aynı zamanda eşler öğrendikleri yeni bilgileri de birbirleri ile paylaşmalıdırlar. Güzel sözler birlikte ezberlenebilir. Mümkün oldukça karşılıklı birbirleri için dua da edilmelidirler. Zira Peygamberimiz Allah (cc) indinde kabule en yakın dualardan birisinin de bir kimsenin kendisi için değil de bir başkası için yapmış olduğu duadır buyurmuştur. Ayeti Kerime de ise "(Ey Muhammed) De ki dua ve ibadetleriniz olmasa idi Rabbin sizlere ne diye değer versin" (Furkan 77) Mümkün olduğu kadar namazlar birlikte kılınmalı ve yemeklerde birlikte yenilmelidir. Cemaatle kılınan namazın sevabı daha çoktur. Evde uyulması gereken ve kaçınılması gereken kurallar birlikte belirlenmelidir. Böylece sizin neyi isteyip neyi istemediğiniz ortaya çıkmış olacaktır. Eşler mutlaka birbirlerine hassas oldukları konuları söylemelidirler ki bilmeden bir söz ya da davranışla fark etmeden de olsa birbirlerini incitmiş olmasınlar. Her söz ve davranışta kendimizi eşimizin yerine koyarak empati kurulmalı ve "o bana bu sözü söyleseydi ya da bu şekilde davransaydı ben nasıl bir tepki verirdim" diye düşünülmelidir. Anne-baba, kaynana-kayınbaba' ya hürmette kusur edilmemelidir. Uygun olan tecrübeleri alınmalı, olmayanları ise kırıcı olmadan reddedilmelidir. Erkek, eşi-annesi-kaynanası ve kayınpederi arasında iyi bir denge kurarak her iki tarafı da küstürmeden idare etmelidir. Bilhassa çalışmayan ev hanımları eşlerini işe gönderirken kapıya kadar gelip onu uğurlamalıdır ki erkek akşam eve istekli olarak gelebilsin. Başarılı huzurlu yuvalar kurup hayırlı evlatlar yetiştiren insanlar örnek alınmalıdır. Onlar ziyaret edilmeli ve tecrübelerinden yararlanılmalıdır. Çocuk eğitim ve terbiyesinde görevi anne babalar birlikte üstlenerek birbirine yardımcı olmalıdırlar. Nitekim yuvayı dişi kuş yapsa da, dişi-erkek yuvayı birlikte koruyarak devam ettirirler.
Özet olarak; Ekranlar gerektiği zaman karartılmalıdır. Televizyon ve internet başında saatlerce ayrı zaman geçiren eşler bir arada olsalar da aslında birbirinden ayrıdırlar. Eşler televizyon ve internet yerine birbirlerine zaman ayırmalı, aile mutluluğunu birlikte korumalı ve sürdürmelidirler. Aile içi sohbetler yapılmalı, haftanın belli bir gününde bir araya gelerek kitap okumalı ve okudukları kitapların değerlendirmesini birlikte yapmalıdırlar. Böylece okunan kitaplar daha iyi anlaşılır ve etkisi de daha kalıcı olur. Bu tür sohbetlerde dini, ahlaki, sosyal hayat vb. konular ele alınabilir. Belirtilen hususlara riayet edildiği zaman aile yuvasına taze bir kan gelecek, huzurun, mutluluğun yolları öğrenilecek ve sırları keşfedilmiş olacaktır. Dolayısı ile de özlenen, örnek gösterilebilen, mutlu, huzurlu, başarılı bir yuva olma özeliğini taşıyan bir aile yapısı ortaya çıkacaktır. Bu zor değil, bizlerin istek, irade ve imkânları dâhilindedir. Bunun neticesinde ise eşler mutlu, huzurlu bir ömür sürerken çocuklarda güvenli, mutlu bir aile ortamında kimlikli, kişilikli bir şekilde büyüyeceklerdir. Unutulmamalıdır ki kimse kendi isteğiyle mutluluk üzere kurduğu yuvasını acı, ıstırap ve nefret yuvasına çevirmek istemez. Bu işler her ne kadar zor görünse de uygulamaya başlayınca aslında çok da kolay olduğu anlaşılacaktır.
Her şeye güzel tarafından bakmak gerekir. Güzel bakan güzel görür. Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen de hayatın lezzetini alır. İnsanoğlu hayata nasıl bakarsa öyle görür, öyle düşünür ve öyle yaşar. O halde hayata olumlu tarafından bakmalı ve huzurlu yaşamanın kapısını aralayarak bir ömür boyu huzur dolu bir hayat sürdürme amaçlanmalıdır. Güzel olan devamlı olumsuzlukları değil, hayatın güzelliklerini de görebilmektir. Yüce Rabbim yuvalarımıza yaşama sevinci versin. Huzur ve bereketle doldursun. Yuvamızı cennet bahçelerinden bir bahçeye cevirsin inşallah.