Eğitim uzun süreçli bir yoldur. Bebeleri eğiteceksin torunlarından verim alacaksın. Lakin bizler geçmişte bu treni kaçırmışız. Ve bunun acı faturasını da hem ödedik hem de bugün ödemeye devam ediyoruz. Buna ciddi mana da dur demenin vakti geldi de geçiyor bile.
Her alanda olduğu gibi sivil açısından da veli eğitimi çok önemlidir. Ama maalesef sivil savunma cephesinden dikkatli baktığımızda bu yönün biraz ihmal edildiğini düşünüyorum. Bu nedenle milli eğitim müdürlüğünde göreve başladığım andan itibaren bulunduğum her platformda velilerimizi mutlaka bu eğitimlere, tatbikatlara dâhil etmemiz gerektiğini dile getirmeye çalıştım. Örnek uygulamalı erzak dağıtım tatbikatları yaptık. Anketler düzenledik. İmkânlar oranında katılımcılara teşekkür belgesi verdik. Artısını eksisini ortaya gerekçeleriyle serdik. Ama maalesef bir arpa boyu mesafe kat edemedik diye üzülüyorum. Çünkü bizim meslek birazcık garip sayılır. Atama yapmaz, malzeme dağıtmaz, sınav görevi yazmaz… Ama hep geleceğe yönelik yatırım yapar. O da kırk yılda ya lazım olur ya da olmaz hastalığı hâkim olduğu için pek gereksinim duyulmaz. Taki bir şekilde yaşanıncaya kadar. Ondan sonra da iş işten geçer. Bu hayati önem arz eden hususların zeminden çatıya kadar devlet politikası haline gelmesi lazımdır. Neden mi? Biz okullarımızda çocuklarımıza durmadan depremi, yangını, sığınağı vb. anlatıp duruyoruz. Peki, sonuç ne oluyor? Yaşanan afetlerde ne kadar işe yarıyor? Tartışılır… Çünkü biz çocuklara şunu şöyle yapın, bunu böyle yapın. Evinizde şu tedbiri alın diye tembihler yağdırıyoruz. Çocuk heyecanla eve gidiyor annesine - babasına anlatıyor. Eeee?  Bilinçli olmayan anne-baba tabiri caizse bir HEYT (geç onları, boş ver, bir şey olmaz, elle gelen düğün bayram…) çekiyor. Çocuk iki arada bir derede kalıyor. Okullarındaki sivil savunmacı amcalarının anlattıkları mı doğru yoksa babasının bir şey olmaz, geç onları türü hafife alması mı? Düşünüyor, düşünüyor çözümü matematik probleminden daha zor geliyor.
Bu bağlamda 20 yıldır görev yaptığım il milli eğitim müdürlüğünde, okullara - bağlı kuruluşlara gönüllü olarak, hafta sonu dâhil istenilen zamanda 'depremler - ev kazaları ve korunma' konularında velilere konferans verebiliriz diye kaç defa yazı yazdım hatırlamıyorum. Ama maalesef arzu ettiğimiz şekilde ilgi görmedi. Bu tür konular ilgi görse yaşanan afetler sonrası manzara zaten farklı olur. Tabi bunun birçok sebepleri var. Bu nokta da kafa yoran biri olarak hastalığı da tedaviyi de biliyoruz. İmkânlar oranında piyasaya sunuyoruz ama nafile… Biraz önce bu konulara dair bir çalışmaya şahit oldum. Tamamen yanlış. Yetkililere de bunu söyledim… Vesselam Fuzuli'nin diliyle, ''sussam gönlüm rahat etmiyor, konuşsam sözüm kar etmiyor…''
'Taşı delen suyun kuvveti değil devamlılığıdır' sırrınca, ihtiyaç halinde bir can, bir Canan kurtulmasına vesile olabilmek ve her akşam televizyonlarda eften püften sebeplerle ölenlerin haberlerini duymamak adına yolumuza devam edeceğiz. Yoksa başka bir beklentimiz mevcut değildir.
Ben yetkili olsam, okullarda öğrencilere verilen eğitimi askıya alır önce ailelerine veririm. Adabına uygun olarak kullanıldığında en müsait alanlardan biri de camilerdir. Çünkü cemaat resen dinlemek zorundadır. Başka alanda bunu bulamazsınız. Hatta bunun için mini imkânlar sunarım. 'Sağlam zemin sağlam çatı' misali ondan sonra öğrencilere verilen eğitim daha etkili olur. İnanmazsanız bir de bunu deneyin. Ne olacak san ki, çoğu şeyi deneme yanılma yoluyla öğrenmiyoruz mu? 
(Elhamdülillah, özlemim olan muhatap kitleye ulaşmak adına 2020 de Camilerimizde program yapmaya başladık. Darısı Türkiye turu. Bu bağlamda Valiliğimize, il müdürlüğümüze ve müftülüğümüze kalbi teşekkürlerimi arz ediyorum. Her şey HEPİMİZ için)
20 yıl zarfında en az bir defa da olsa bizleri velileriyle buluşturan okulları sıralamak, şimdi görevde olan ve olmayan müdürlerine de vefa borcu olarak teşekkür etmek istiyorum. Temennim o dur ki, tabiri caizse bu nokta da bedava hamal bulmuşken değerlendirilebilir… ( M. Kemal Okulu, Mehmetçik Lisesi, Danişment Gazi Okulu, Yumurta Okulu, Toprak Sanayi Okulu, İstiklal Okulu, Cumhuriyet lisesi, F.S. Mehmet Okulu, Atatürk Okulu, Hürriyet Okulu, Karşıyaka Okulu, Karşıyaka Anaokulu, : M. Akif Okulu, Ertuğrul Gazi Okulu, İsmail Kakaç Okulu, 75. Yıl Cumhuriyet Okulu, Sağlık Lisesi, TOKİ Lisesi, Y. Sultan Selim Okulu, Ziya Gökalp Okulu, İHL, Ömer Kömürcü İHO, M.Akif Anaokulu, M.Sinan Anadolu Lisesi, Dumlupınar Ortaokulu)
ÖZETİN ÖZETİ:  Sürçü lisan eyledikse  afala… Yok eğer hakikatleri söyledikse dikkate alına. Afet eğitiminde bazen ' Zemindeki gür fikir, zirvedeki kör fikri geçebilir'

YIKILIRSA KARIŞMAM (!)
Kum denizden alınırsa,
Çimento eksik konulursa,
Süsleyip satışa sunulursa,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)

Planlar itina ile çizilip te,
Uygulamada es geçilirse,
Sağlamlar bırakılıp, sakat seçilirse,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)

Bilinçsiz tadilat yapılırsa,
Kiriş engel diye atılırsa,
Kolon boş toprağa batırılırsa,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)

Boyaya, cilaya takılırsan,
Fayanslara iyice bakınırsan,
Yapanı sormadan sakınırsan,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)

Tatbikatlar planda kalırsa,
Kiriş güçlü olup, kolon cılızsa,
Normalde zor ayakta durursa,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)

Deprem konferansları dinlenmezse,
İş başa gelmeyince önemsenmezse,
Kaderde yazılı olan başa gelir denirse,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)

Bir mesaj var, ince düşünüp anlayana.
Yoksa 'karışmam sözü' hiç yakışır mı bana,
Bir daha gelmeyeceğimize göre şu dünyaya,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)
    
ODABAŞI söyledi,  hep söyleyecek,
Bilgisizlikten ziyade, ilgisizlik öldürecek.
Gördüklerimi söylesem, herkesi güldürecek,
Depremlerde yıkılırsa karışmam (!)
                                (Mahir Odabaşı -2010)