VÂSİ'UL CEBÎN-İ ŞERİF
Açık Alnına NA'T:
3. Hudâ vermişdi ana ol kadar ân
Bakanlar bakmağa doyamazdı ey cân
Semâda ay gibi eylerdi rahşân
Münevver cephe-i pâk-i saadet
4. Yazılmışdı anâ "nûrun âlâ nûr"
"Tüsebbih yâ Muhammed ente Mansûr"
Dü âlemde ânın içün oldu manzûr
Münevver cephe-i pâk-i saadet
Açık Alnına Na't:
ALNI AÇIK YÜZÜ AK RESÛLULLAH (SAV)
3. Ey okuyucu! Cenâb-ı Hak Muhammed Mustafâ (sav)'nın tertemiz ve kutlu aln-ı şerifine öyle bir güzellik vermişti ki, gökyüzündeki ay gibi parlar ona bakanlar bakmağa doyamazdı.
Ayın ışığına nur adı verilir. Hazret-i Peygamber (sav)'in nurlu yüzünün yani teşbih ile ay gibi parlak yüzünün dünyayı ışıklara gark ettiği bu ışığı kendine yol gösterici seçenleri ise derinden etkilendiği bu dörtlüğün ana temasını oluşturmaktadır.
4. Muhammed Mustafâ (sav)'nın tertemiz ve kutlu alnında "nur üzerine nur"154 ayeti yazılmış olarak görünmekteydi. Onun için her iki âlem de de o mübarek alına nazar edilir, "ey Muhammed sen Allah (cc)'ın yardımına mazhar olmuşsun, O'nu tesbih et".
Bu dörtlükte, Kur'ân-ı Kerîm'de bulunan "Nur Sûresi"155nin ayetlerinin anlamından yola çıkılarak Allah'ı tesbih edenlerin, Allah tarafından ödüllendirileceği hatırlatılmaktadır.Tesbih etmek sıfatlarını söyleyerek Cenâb-ı Hakk'ı övmektir.Tesbihat kalbin şifası ve güvenliği olarak kabul edilir.Allah Teâlâ'yı tenzih etmek onun zatını inançla, sözle ve davranışlarımızla layık olmayan her türlü şaibedenâri tutmaktır. Cüneyd-i Bağdadî'nin elinde tesbih zikrullah ile meşgul olduğunu görenler dediler ki: "Siz bu şerefinizle hâlâ teşbihle mi meşgul oluyorsunuz?" o da şöyle cevap verdi:" Bu Allah'a vasıl olduğum yoldur , bundan aslâ vaz geçmem.156
.............................................................................
(154) Kur'ân-ı Kerîm, Nûr Sûresi, 24/35.
(155) Kur'ân-ı Kerîm, Nûr Sûresi, 35,36,37,38.
(156) Safer Baba,Tasavvuf Terimleri, İst.1998, sh. 282a