Geçtiğimiz hafta Merkez Bankalarının faiz kararları ve piyasalara olan etkileri ile makroekonomik verilerin ekonomilerin üzerindeki büyüme etkisi ve resesyon beklentileri gündemi oluşturdu.

      İlk olarak yurt içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Nisan ayının sonunda yapmış olduğu para politikası kurulu toplantısı takip edilmişti. Açıklanan karara göre; TCMB politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı beklentilere paralel olarak 14 Mayıs Genel Seçimlerinden önceki son toplantıda %8,50’de sabit bırakılmıştı. Karar metninde çok büyük değişiklikler olmaması ile birlikte para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğuna dair ifadeler tekrar edilmişti. Son dönemde yaşanan banka iflasları ile alakalı olarak da ‘’banka iflaslarının tetiklediği finansal istikrarı tehdit eden koşullar’’ın oluşması ile birlikte gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişelerinin devam ettiğine dikkat çekilmişti. Bu karar ile birlikte faiz oranlarındaki indirimler üst üste iki kez duraklatılmış oldu. Açıklanan faiz kararının kur üzerinde etkisi sınırlı olmakla birlikte; Liralaşma stratejisi kapsamında bu süreçte Türk Lirasının değerini korumak amacıyla bankalara yönelik TL mevduatları artırmak, döviz işlemlerini sınırlamak ve ticari kredi faizlerini düşürmek gibi bir dizi uygulama hayata geçirildi. Ancak seçim döneminde son düzlüğe girilmesiyle birlikte belirsizliklerin tedirginlik yarattığı ortamda Türk Lirası özellikle Mart ayı içerisinde ivme kazanarak dolar karşısında yılbaşından itibaren yüzde 4’ün üzerinde değer kaybetti. TL üzerinde baskı artarken serbest piyasa ile resmi kur arasında makas aralığı da artış gösterdi. Kur tarafında bu yönde bir eğilim olurken Borsa İstanbul tarafında da seçim öncesi sert satışlar geldiğini, yatırımcıların Kur Korumalı Mevduata ve güvenli liman olarak sene başından bu yana pozitif bir görünüm sergileyen altına kaydığını gördük. İşlem hacimlerinin de düşmesi ile birlikte neredeyse 4300 puan seviyesine kadar geri çekilmeler gözlendi. Fakat art arda gelen satışlar sonrası geri çekilen bu seviyelerin ileriye dönük hisse tarafında yatırım yapmak isteyen yatırımcı profilleri için çok ciddi alım fırsatları yaratabileceğini düşünmekte fayda var.  

      Geçtiğimiz hafta 3 Mayıs’ta Amerika Merkez Bankası Fed tarafından gerçekleştirilen FOMC toplantısından gelen faiz kararı da aynı şekilde piyasaları şaşırtmadı. Küresel piyasalarda Fed’in Mayıs ayında 25 baz puanlık faiz artışına gideceğine yönelik beklentiler halihazırda fiyatlanmaya başlamıştı. ABD Merkez Bankası politika faizini 25 baz puan artırdı ve böylece faiz oranı son 16 yılın en yüksek seviyesi yüzde 5 ve 5,25 aralığına yükselmiş oldu. Karar öncesinde faiz artış döngüsünün Mayıs ayı itibari ile son bulacağına dair beklentiler güçlenirken, Fed Başkanı Powell yaptığı açıklamada faiz artırımlarının durması yönünde bir karar alınmadığını ve Haziran ayı içerisinde gerçekleştirilecek olan toplantıda ekonomik verilerin dikkate alınarak sıkılaştırma döngüsüne dair bir karar verilebileceğini, %2’lik enflasyon hedefine ulaşabilmek için gerekirse faizi artırmaktan çekinmeyeceklerini belirtti. Ancak bu açıklamalar piyasalarda Powell’ın bu yıl içerisinde olası faiz indirimleri beklentilerini en azından püskürtmek amacıyla yapıldığı şeklinde yorumlandı. Başkan açıklamasında bankacılık sektöründeki son gelişmelere de değindi. ABD’de First Republic Bank’ın kötü açıklanan finansalları sonrası ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu FDIC tarafından bankanın iflası açıklanmıştı. Bankacılık krizi ile birlikte ABD’de 2 ay içerisinde Silicon Valley Bank ve Signature Bank’tan sonra iflas eden üçüncü banka olan First Republic Bank ABD Hükümetinin çağrısı sonrası JPMorgan Chase’e satıldığı duyuruldu. Powell açıklamasında bankacılık sektöründe koşulların Mart ayının başından bu yana büyük ölçüde iyileştiğini ve bankacılık sisteminin sağlam ve dirençli olduğunu belirterek, sektör koşullarının takip edildiğini belirtti.  Özellikle bankacılık krizinden kaynaklı endişelerin önemli ölçüde etkilediği risk iştahı baskılanmaya devam ederken güvenli liman olan altına talebin arttığını görmüştük. Mart ayı itibari ile ons altın fiyatları 1800 dolar seviyesinden 2000 dolar seviyesini aşan fiyatlamaya ulaşmıştı. Nisan ortası itibari ile altın fiyatları doların toparlanması, Fed tarafında faiz artış beklentisi ve yüksek getiriler altının üzerinde baskı oluşturmuş ve ons altın fiyatları 1970 dolar seviyesine doğru nispeten geri çekilmişti. Geçtiğimiz hafta açıklanan Fed faiz artışı beklentilere paralel gelince ve sene içerisindeki son faiz artışı olması beklentisiyle birlikte ons altın 2065 dolar seviyesini test etti. Böylelikle 8 Mart 2022 tarihinde kaydetmiş olduğu 2070 dolar seviyesinden bu yana en yüksek fiyatlamayı gördü. Ons altın tarafında yaşanan bu hareketlilik yurtiçi gram altın fiyatlarına da yansıdı ve gram altın tarihi zirvesini de yenileyerek 1291TL seviyesinde fiyatlama gördü.

      Son olarak 4 Mayıs’ta Avrupa Merkez Bankası ECB’nin faiz kararı takip edildi. Merkez Bankası politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 3,50 seviyesinden yüzde 3,75 seviyesine taşımış oldu ve bu üst üste gerçekleşen yedinci faiz artışı olarak kaydedildi. Beklentiler doğrultusunda gelen ve şaşırtmayan faiz kararının hemen ardından Euro tarafı hafif değer kaybetti ve Fed faiz kararı sonrası 1,1090 seviyesine kadar yükselen paritede 1,1000 seviyesine kadar geri çekilmeler gözlendi. Euro Bölgesi’nde açıklanan son öncü verilere göre enflasyon yıllık bazda yüzde 6,9’dan yüzde 7,0’ye ufak bir artışla yükselmişti.  Mart ayında çekirdek fiyatlardaki büyümede %5,7 seviyesinde zirveye ulaşılırken Nisan ayında çekirdek enflasyonda ise ufak yavaşlama gözlenmesi ile birlikte yüzde 5,6 seviyesine gerilemişti.  Euro Bölgesi’nde büyüme verisi de yine aynı şekilde sınırlı kalmış ve %0,1’lik artış gerçekleşmişti. Merkez Bankası açıklamasında buna da dikkat çekildi ve manşet enflasyonun son aylarda düştüğü ancak çekirdek fiyat baskılarının güçlü olmaya devam ettiğine dair ifadelere yer verildi. Faiz artışlarının reel ekonomiye aktarımının gücü belirsizliğini korumaya devam ederken, kurulun %2’lik enflasyon hedefine geri dönmesini sağlamak ve para politikası aktarımının düzgün işleyişini korumak için yetkisi dahilindeki tüm enstrümanları kullanmaya hazır olduğu belirtildi. Faiz artışlarında tamam mı devam mı sorusuna yanıtı gelecek verilerin belirleyeceği aktarıldı. ECB’nin Fed’e göre faiz artışlarında daha geç kalması, enflasyonun hala kontrol altına alınamaması ve büyüme verisinde de sınırlı geri çekilmeler görülmesi sebebiyle piyasalarda Avrupa Merkez Bankasının faiz artışlarına devam edebileceği beklentileri ağırlığını koruyor.

Merkezi İstanbul Maslak’ta bulunan Ahlatcı Yatırım Menkul Değerler A.Ş. İstanbul Göktürk, Ankara İrtibat Büroları ve Çorum Şube ile BİST, VİOP, Forex, Opsiyon ve Yurtdışı Vadeli Ürünler (Futures), Bireysel Portföy Yönetimi ve Kurumsal Finansman alanlarında hizmet vermektedir. Ahlatcı Yatırım markasıyla sermaye piyasası faaliyetlerine başlayan kurumumuz, kalite ve güven prensiplerine bağlı, kurumsal bir yönetim yapısına sahiptir. Sizde yatırımlarınızı Ahlatcı Yatırımda değerlendirebilirsiniz.

Çorum Şube İletişim Bilgileri;

Gülabibey Mahallesi, Eğridere Sokak No:17 Merkez-Çorum  

Çağrı Merkezi:

444 0 968 - 0850 450 0066

İletişim:

Tel :  +90 364 211 1019

fax : +90 212 290 2141

+90 538 406 7166

E-mail:

[email protected]